O PARALAR KİMİN CEBİNDE? – 10 Kasım 2020
Herkes soruyor ya, “Deprem vergileri nerede?” diye, gerçekten de öyle. Nerede bu deprem vergileri, he? Bu deprem vergileri nerede?
Dostlar, deprem vergilerinin nerede olduğuna ayrıntılı bir şekilde bakacağız ancak öncelikle ‘deprem vergisi’ diye bir vergi türünün olmadığının altını çizerek kavram karmaşasına bir son verelim. Herkesin her deprem sonrası ağzında sakız gibi çiğnediği deprem vergisi, aslında 1999 yılındaki deprem sonrası hayatımıza giren özel iletişim vergisidir.
Dönemin Ecevit hükümeti, 17 Ağustos ve 12 Kasım 1999’daki depremlerinin ardından ortaya çıkan bütçe açığını kapatmak için bir takım ek vergilerin yanı sıra özel iletişim vergisi ve özel işlem vergisi adı altında yeni vergiler almaya başladı.
Bu yasa çıkarken sadece 1 yıl alınacağı belirtilen bu vergiler, üst üste 3 yıl uzatıldı. 2003 yılından sonra da özel işlem vergisi kaldırıldı, ‘deprem vergisi’ olarak bilinen vergilerden özel iletişim vergisi ise kalıcı hale getirildi.
Bu vergiyle alakalı insanları kandırmak için kullanılan bir başka konu ise sanki vatandaştan alınan bu vergiler, ayrı bir yerde toplanıyor ve depremle ilgili giderler dışında kullanılması yasak ancak bu hükümet buna uymuyor ve kafasına göre de istediği yere harcıyor. Yok öyle bir şey!
Bütçe Kanununa göre hususi bir biçimde bu tür vergiler toplanamıyor zaten. Bütçe bütün vergiler toplanıyor ardından ihtiyaca göre de harcanıyor.
Bu sadece bizim ülkemizde böyle değil ha! Hani birilerinin hayran olduğu o modern Batı dünyası var ya, orada da aynı sistem işliyor. Onlarda da vergiler belli giderlere tahsis edilmiyor, kamu giderlerini karşılamak üzere ortak bütçede toplanıyor ve kamusal ihtiyaçlar için de oradan harcanıyor. Bu harcamanın içerisine deprem için yapılan harcamalar girdiği gibi, yol, köprü, hastane yapımı ve çalışanların ücretlerinin ödenmesi de giriyor.
Ancak depremle ilgili bir fon kurulursa burada toplanan paraların amacına uygun şekilde kullanılması gerekiyor. Aynı işsizlik fonunda olduğu gibi.
Buradaki kavram karmaşası son bulmuştur herhâlde. ‘Deprem vergisi’ diye bir vergi yok dostlar. Anlaştık?
Şimdi para konuşmaya başlayabiliriz. Bakalım bu deprem vergileri adı altında sorulan bu vergiler neredeymiş?
AK Parti’nin iktidarda olduğu 17 yıllık dönemde bugünün parasıyla 147 milyar TL, demin bahsettiğimiz vergi kalemleri adı altında, para toplanmış. 147 milyar TL…
Başkan Erdoğan, bu açıklamasında bazı kalemleri dâhil etmediği için 5 kat demiş ancak resmi verilere baktığımızda toplanan verginin tam 8 katı yani 1,21 trilyon lira deprem için harcanmış yani eski parayla 1,21 kentilyon. Kentilyon ne ya? Ne, katrilyonun bir üstü mü? Nedir o? Paraya bak be! Kelime dağarcığımıza bile oturmuyor.
Peki, bu kadar para nereye harcanmış, ne yapılmış? Gelin anlatalım.
Son İzmir depremi dışında 1999 yılından bugüne kadar meydana gelen ve can kayıplarının olduğu 7 büyük deprem için toplam 246 milyar lira harcanmış. Bu para doğrudan vatandaşa dokunan harcamalar.
Depremle ilgili dolaylı yapılan harcamalara baktığımızda ise eğitim yatırımları için 202 milyar, sağlık yatırımları için 105 milyar, kentsel dönüşüm yatırımları için 112 milyar, ulaştırma yatırımları için 488 milyar, acil yardım yatırımları için ise 11,5 milyar lira para harcanmış.
Peki, bu yatırımlar deprem öncesi ve sonrası için bize ne gibi kazanımlar sağladı? Ona da bakalım hemen.
2003’te deprem master planı hazırlandı. 2005’te 8 bin 500 personelle Avrupa’nın en büyük acil müdahale ekibi olan Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi yani UMKE kuruldu, 2009’da da hepinizin tanıdığı AFAD kuruldu. Yeni nesil bilmez, eskiden ne UMKE vardı, ne AFAD… Deprem olduğunda vatandaş bırak yardım isteyeceği, soru soracağı görevli dahi bulamazdı. Bir Kızılay vardı, onun da durumu ortadaydı. 1999 depremindeki o skandallarını yaşı 30-35’in üzerinde olanlar iyi bilirler.
Paraların nereye harcandığını anlatmaya devam edelim. Deprem bina yönetmeliği, gelişen teknolojiyle güncellendi.
Deprem gözlem istasyonu 1100’e çıkarıldı. Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı 2014’te hayata geçirildi.
Deprem riskine karşı 12 bin okul analiz edildi. MEB müfredatı deprem riski ve eğitimine göre yeniden düzenlendi.
Depreme karşı güvence altına alınmış konut sayısı 1999’da 50 bin iken bu rakam şimdi 9 milyona ulaştı.
İşte bunların hepsi, “Deprem vergileri nerede?” sorusuna cevap niteliğindeki kısa bir özet.
Bu saydığım bilgiler, ulaşılması çok zor, gizli bilgiler falan da değil he! Daha bu yılın başında Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, deprem için harcanan paraları detaylı bir şekilde açıkladı yani aslında herkesin bir tık uzağında bu meşhur sorunun cevabı.
Bakmayın siz muhalefet parti liderlerinin “Deprem vergileri nerede?” diye sorduklarına. Aslında o kadar iyi biliyorlar ki nerede olduklarını, nerelere harcandıklarını ama işlerine gelmiyor işte. İnsanların deprem acısını suiistimal ederek hükümete yönelik öfkeye dönüştürmekten başka bir amaçları yok. Deprem, vergi, acı falan hiçbir tanesi bunların umurunda bile değil.
Toplanan vergiler ile yapılan harcama arasında 8 kattan daha fazla farkı kalem kalem anlattık. Haaa, yeterli mi bunlar? Görünen o ki değil. Depremle alakalı yapılması gereken çok daha şey var ama bunların hepsini sadece devletten bekleyemeyiz.
Hep birlikte el ele vererek bunları yapabiliriz. Devletin yanında durarak, eksik gördüklerimizi de dillendirerek bunu başarabiliriz. Burada konu insan hayatı olduğu için de partiler üstü bir yaklaşımla ülkemizin deprem çalışmasına katkıda bulunabiliriz.
Ama bugüne kadar toplanan verginin 8 katından daha fazla para harcanmışken birileri de çıkıp “Ulan, helal olsun bu adamlara be. Topladıkları vergilerden daha çok para harcamışlar. Tebrik etmek lazım bunları.” der mi? Demez. İşte bunu demedikleri için “Deprem vergileri nerede?” diye soranları muhatap alıp cevap vermeye de değmez. Çünkü bunların hepsi umutsuz vaka. Yapacak hiçbir şey yok.
İzmir depreminde hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara da acil şifalar diliyoruz. Bunun yanında bazılarına da hem akıl hem de vicdan sağlığı diliyoruz.
Kalın sağlıcakla.