4 İŞLEM BİLMEDEN ADAM ÇARPMAYA ÇALIŞAN SOLCULAR! – 21 Nisan 2020
Geçen yıl arkadaşlarla Özbekistan’a bir gezimiz olmuştu. Taşkent, Buhara, Semerkand’ı kapsayan bir gezi ve o gezi esnasında da matematiğin babası olarak kabul edilen yani sıfırı bulan kişi Müslüman bir bilim adamı olan Harezmî’nin doğduğu evi de ziyaret ettik. O evin önüne gelince şöyle düşünmüştüm: Yahu acaba bu Harezmî’yi bize niye anlatmadılar? Niye hep bize Batı’daki ilim, bilim adamlarını ezberlettiler de bizden olan Harezmî’yi niye öğretmediler bize? He? Sonra cevap verdim kendi kendime. Harezmî, Müslüman bir bilim adamı olduğu için okullarda öğretilmedi bize. E hiç kimse de belgeselini yapmadı, filmini de çekmedi. Yani bendeki değeri bana tanıtmadılar.
Neyse hazır Harezmî demişken, matematik demişken geçen gün Halk TV’de İsmail Saymaz’la birlikte birkaç tane üstün akıllı solcu gazeteci –Ne kadar güzel oldu. Üstün, akıllı, solcu, gazeteci.- canlı yayında oturmuş hesap kitap yapıyorlar. Bir şeyleri topluyorlar, çarpıyorlar, bölüyorlar. Yani bir şey arıyorlar, bir sonuç arıyorlar. Buldukları sonuçtan da mutlu olmadıklarından yeniden yeniden çarpıp bölüyorlar canlı yayında.
Şimdi şu hakkı teslim edelim:
Bu salgın sürecinde her gün şeffaf bir şekilde ve kurumsal disiplini de elden bırakmadan Sağlık Bakanlığı bütün verileri açıklıyor. Böyle takvim yaprağı gibi. İşte şu kadar test, şu kadar vefat, şu kadar yeni vaka, entübe, taburcu… Hepsini tek tek rakamlarla ve grafiklerle anlatıyorlar.
E iyi de bu Halk TV’deki memnuniyetsizler neyin hesabını kitabını yapıyorlar? Daha doğrusu bir türlü neyin hesabını kitabını yapamıyorlar, ne istiyorlar bunlar?
Ahmet Hakan çok güzel anlatmış bu hallerini. Bakın ne yapıyorlar biliyor musunuz? Ölü sayısını vaka sayısına bölüyorlar. Çıkan sonucu yoğun bakım sayısıyla çarpıyorlar. Oradan da çıkan rakama toplam test sayısını ekliyorlar. Bakıyorlar ki yok, yeterince yüksek çıkmıyor rakam.
Yeniden hesaplamaya başlıyorlar. Bu sefer entübe sayısıyla vaka sayısını çarpıp ölüm sayısına bölüyorlar. Sonra da buldukları sonucu İtalya’nın toplam test sayısına ekliyorlar. Bakıyorlar, e e yok. Yine istedikleri sonuç çıkmıyor. Yani başka bir şey arıyorlar, başka bir şey görmek istiyorlar çünkü.
Bu sefer günün tespit edilen vaka sayısını taburcu olan hasta sayısıyla çarpıp çıkan rakama da karantinaya alınmış köy sayısını ekleyip ondan sonra da bu rakamı da Küba’nın yardım ettiği ülke sayısıyla çarpıyorlar. Sonuç? Yok, e e yine hayal ettikleri rakama ulaşamıyorlar.
Tekrar soruyorum. Ne istiyor, ne arıyor bu vefasız aymazlar? He?
Bunlar istiyorlar ki Türkiye’nin sonuçları felaket çıksın. İstiyorlar ki Türkiye bu salgın sürecini dünyada en kötü yöneten ülke olsun. Sağlık sistemi çöksün, ölüm sayıları on binlere çıksın, test sayısı düşsün, işte vaka sayısı artsın istiyorlar. Bu ülke öyle bir hale gelsin ki bu Erdoğan’dan kurtulalım istiyorlar.
Ama yok bu sefer de istediğiniz olmayacak. Bu sefer de bu devleti aşağılayamayacaksınız. Bu milleti kandıramayacaksınız. Harezmî’yi mezarında ters döndürecek matematik oyunlarına da girseniz bu milletin küllerinden yeniden doğuşunu engelleyemeyeceksiniz. Bunu kafanıza çakın!
Ha bu arada hazır hesap makineleri elinizdeyken bir baksanıza şimdi bir günde dökülen 500 bin ton asfaltı Adana’da yapılan o sahra hastanesindeki tam donanımlı(!) yoğun bakım odası sayısıyla bir çarpın. Çıkan rakamın üzerine de 75 liradan alıp 150 liradan İstanbulluya çakılmak istenen o yardım kolilerinden elde edilecek kârı ekleyince ne çıkıyor? He? Bir baksanıza ya. Siz var ya siz…
Neyse dostlar sizler evde kalın, sağlıcakla kalın.