BU MİLLETİ TANIMAYAN SÖZDE ÖZGÜRLÜKÇÜ TİPLER – 1 Ağustos 2017

Birkaç gündür gazetelerde, televizyonlarda ve sosyal medyada daha önce yediğimiz bir pilav pişirilip servis edilmeye çalışılıyor.

28 Şubat sürecinde yediğimiz veya yemek zorunda bırakıldığımız bu pilavın içerisinde Aczimendiler, Fadime Şahin’ler, Müslüm Gündüz’ler, Ali Kalkancılar, domuz bağı ile işlenen vahşi cinayetler, tekkeler, takkeler ve takiyyeler.

Bir korku dünyası, bir endişe dünyası oluşturup ardından sokaklarda tanklar yürüttüler. Ardından postalların gölgesinde bin yıl yürümesini hayal ettikleri bir diktatörlük inşa ettiler.

Şimdi de şekli, tadı, tuzu aynı o pilavın modern bir versiyonunu pişirip servis etmeye çalışıyorlar.

Bu toplumun en hassas damarlarından biri olan kadınlar üzerinden bir özgürlük(!) ve laiklik üzerinden tehlike algısı oluşturmaya çalışıyorlar.

Şortlu kıza tekme, heykele saldırı, Anıtkabir’e imar, açık giyen kadına darp vs.vs.

Algının ikinci adımı olan “Kıyafetime, giyim şeklime karışma” diye bir kampanya da başlatılmış.

Gezi, darbe girişiminde Taksim’de poz verip ardından Bodrum’a tatile giden sözde aydın(!), entelektüel(!) tipler de devreye sokularak ağlar bir bir örülmeye başlamış bile.

İşin ilginç yanı yıllarca tesettüründen dolayı dışlanmış, zulüm görmüş ablalarımızın “Hukka” dan çıkmayan kızları da bir yandan nargileye asılırken diğer yandan bu kampanyaya destek tweetleri atıyor.

Hepsini anlarım da biri var ki, o zat-ı şahaneyi anlamak için nasıl bir kafaya ulaşmak gerekiyor bilmiyorum.

O zat-ı şahane Hürriyet’in cesur(!), özgür(!), entelektüel(!) yazarı Ayşe Arman.

Daha dün denize haşama ile giren bayanlara demediğini bırakmayan, insanların kılık kıyafetinden dolayı aşağılayan bu Ayşe, şimdi çıkmış kılık kıyafet üzerinden özgürlük mavalları çekiyor bize.

İnsanda ar olmalı, haya olmalı, insanda omurga olmalı.

Hadi bunlar yok, insanda Allah korkusu olmalı, o da olmadı insanda utanmada mı olmaz arkadaş? Bu ülkede kıyafet özgürlüğünden en son bahsedecek bu kadının ön plana sürülmesi bu çalışma ile bir iç çatışma bekleyenlerin stratejik bir hatası diye düşünüyorum.

Neyse biz bu zat-ı şahaneyi okuyucunun takdirine bırakalım.

Dün, 28 Şubat’ta pişirip yedirdiğiniz pilav bugün para etmiyor beyler.

Bu millet artık tiyatrolarla yöneteceğiniz, gazete manşetleriyle dizayn edeceğiniz millet değil.

Bu millet, Sultan Abdülhamid gibi düşmanın kuracağı oyunun bir adım sonrasını görüp oyun kuran bir millet.

Bu millet, 3-5 sünepenin, 3-5 tatlı su demokratının o küçük akıllarıyla kontrol altına alabilecekleri bir millet değil.

Aksini düşünen varsa 15 Temmuz gecesi ölümü öldüren bu milleti iyi okumaya, dinlemeye, görmeye ve anlamaya davet ediyoruz.

Kalın sağlıcakla…