ELAZIĞ’DA DEPREM OLDU BİZ NE YAPACAĞIZ? – 25 Ocak 2020
Bunu nasıl yapıyorlar ya?
Bu kadar yoksunlukla, bu kadar nefretle olaylara bakacak kadar ne ara insanlıktan, vicdandan, merhametten bu denli uzaklaşıp böyle karaktersiz hale geldi bazı insanlar?
Hiç kimsenin yarasına bakmadan, oradakilerin psikolojilerini düşünmeden, bir insanın yarasına merhem olmak için dertlenme yerine insanların yarasını daha da deşmek için nasıl da fırsatçı olmuşlar? Biri çıkıyor espiri yapıyor, kimi başka şehirlerde oturduğu kafeden yalan yanlış paylaşımlarla algı peşinde… Bazıları da daha çok insan ölsün, daha çok bina çöksün, daha çok insan enkaz altında kalsın. Kalsın ki bizde buradan devlete, hükümete çakalım derdinde.
Siyasetiniz de, ideolojiniz de, kininiz de, nefretiniz de, o saçma sapan mizah anlayışınız da yerin dibine batsın be. Yerin dibine batsın!
Deprem oldu deprem. Deprem oldu! Ülkemizde acımız var, yüreğimiz yanıyor…
Bu ülkede güzel bir haber duymak için nefeslerini tutmuş dün geceden beri gözüne uyku girmeden televizyonlardan, sosyal medyadan, haber sitelerinden gelecek güzel bir haberi bekleyen milyonlarca insan var ya.
Ama maalesef ki maalesef bu ülkede bir de hala depremin mizahını yapmaya çalışan hastalıklı beyinler var, kişiliksizler var, onların adına utandıklarımız var. Boş verelim bunları yaa. Vallahi boş verelim bunları. Takılmayalım bunlara, görmeyelim bunları, cevap vermeyelim bunlara. Yani sanki hiç yoklar ki varlıklarından da bir fayda yok ya. Biz, bize gelelim bize. Biz, bize gelelim.
Deprem haberini aldığımız andan itibaren ülke olarak kenetlendik, tek vücut olduk. Ülkemizin bütün birimleri harekete geçti. Askeri uçaklar, helikopterler anında havalandı. Malatya’da, Elazığ’da ve çevre illerde gece vakti okulların, kültür merkezlerinin, gençlik merkezlerinin kapıları açıldı. Isıtıldı oralar, eksi 11 dereceyi gören o kış gecesinde vatandaşlarımız güvenli ve sıcak yerlerde geceyi geçirebilsin diye. Camilerimiz hakeza öyle. Türk Hava Yolları anında ek seferlerini organize etti, GSM operatörleri bölgedeki insanlar kullansın diye de ücretsiz konuşma hakkı ve internet tanımlandı hesaplara. Sağlık Bakanlığı, Kızılay ve AFAD yarım saat içinde organize olup bölgeye ulaştılar. Enerji Bakanlığı alt yapıda yaşanacak sıkıntıları önlemek için nasıl hazırlıklar yapıldığını paylaşıp bir nebze de olsa yüreğimize su serpiyor. Valilikler, belediyeler, vakıflar, dernekler herkes teyakkuzda.
Birçok belediye kendi imkanları dahilinde hemen kampanyalar başlattı. Battaniye, ısıtıcı topluyor, Diyarbakır’daki büyük oteller ücretsiz konaklama için kapılarımız açık deyip komşusunu buyur ediyorlar. 81 ilde seferberlik başlatıldı. Herkes elini taşın altına koyup enkaz altından gelebilecek bir güzel habere duacı bekliyor bütün ülke.
Türkiye eski Türkiye değil. Türkiye Gölcük depreminde, o Düzce depremindeki gibi aciz, çaresiz, güçsüz bir Türkiye değil Elhamdülillah. Dün Van’da, Kütahya Simav’da deprem olduğunda, nasıl bütün yaraları en kısa sürede sarmışsa Türkiye, bugün de devlet-millet el ele vererek bu acılı günlerin de üstesinden gelecektir.
Biz büyük bir devletiz. Büyük ve asil de bir milletiz, yekûnüz. Hele hele de böyle günlerde hiç kimsenin ayıramayacağı kadar da kenetleniriz birbirine.
Dün gece deprem sırasında o yaşadığı çaresizliği paylaşan bir anne şöyle diyordu:
11. kattaydık, ben oğluma oğlum bana sarıldı. Çaresizdik ve aynı evin içerisinde sadece sarılabildik. Sarılmaktan başka bir şey de yapamazdık. Bir saniye sonramızın bile garantisi yokken sadece sarılmak geldi aklımıza diyor…
Sahi, sahi biz birbirimize sadece insan olarak sarılabilsek hangi enkazın altında kalırız ki?