KORONA VAR, GURBETÇİLER GELMESİN! – 11 Haziran 2020

Korona

Türkiye gündemine ayak uyduracağım, gündemi takip edeceğim derseniz ohoo Allah yardımcınız olsun. Hangi birine yetişeceksin? Gündeme düşen bir olayı biraz araştırayım, nedir ne değildir diye biraz bir şeyler bakayım, kurcalayayım diyorsun bir bakıyorsun ki konuyla ilgili bilgin olmuş ama gündem geçmiş yani konu bayatlamış. Neyi ele alıp konuşacaksın ki veya neyin üzerine yazıp çizeceksin?

“Ayasofya’nın ibadete açılıp açılmamasını mı konuşacaksın yoksa küçük eniştenin gündem olayım diye saçmalıklarını mı takip edeceksin? CHP’nin terörist sevicilerini ve vatan hainlerini Meclis’ten nasıl cansiperane savunduğunu mu yazacaksın yoksa her önüne gelene hakaret eden, parmak sallayan o Özgür Özel’in pataklanmasını mı konuşacaksın? Yusufeli Barajı gibi ki Türkiye’nin en büyük barajı, Çanakkale 18 Mart Köprüsü gibi, 45 günde bitirilen 2 acil durum hastanesini mi konuşacaksın yoksa çam, sakura ne demek onu mu araştıracaksın? Kafeler akşam niye erken kapanıyor, işte tatil nasıl yapacağız? Düğün salonları, sinemalar, konserler nasıl olacak, acaba açılacak mı?” gibi sorular da var yani dostlar konular da gündem de yoğun.

Bunun yanında birde sosyal medya ortamında yığınla devam eden yalan, iftira, hakaret ve musluk açma durumları da var tabi ama bütün bu yoğunluğun içerisinde bir zümre var ki bu zümrenin konuştuğu, yazdığı, paylaştığı bir konu var ki görünce kanım dondu, üzüldüm hata utandım.

Yurt dışında yaşayan gurbetçilerimize ithafen aptalca, yüzsüzce ve terbiyesizce söylenen, “İşte bu sene gelmeyin izne, tatile memlekete gelmeyin, virüsü getirecek bu gurbetçiler, işte bu sene izne gelmezseniz ölür müsünüz? Yine işte arabalarınızla buraya hava atmaya mı geliyorsunuz?” değil mi?

Her sene gelirken işte bize çikolata getir, şu hediyeyi bu hediyeyi getir dediğimiz gurbetçilerimiz, akrabalarımız onlar. Kızımı oğlu mu evlendireceğim, ya şöyle 2-3 bin euro borç versene, işte ev alacağım, araba alacağım,  işte bana biraz koltuk çıksana, omuz vursana, borç versene dediğimiz kişiler ki bu borçların da birçoğunu da geri ödemediğimiz insanlar bunlar. Aradan 3-5 gün tatil olunca da oğlumuzu kızımızı Avrupa’ya gezmeye gönderdiğimiz, evlerinde misafir etmesini istediğimiz akrabalarımız, arkadaşlarımız onlar bizim.

Hiç düşünmedik, aklımıza bile gelmedi. Siz orada ne yersiniz ne içersiniz, bayramınız nasıl geçiyor, yılın 11 ayı öldünüz mü kaldınız mı hasta mısınız diye vatandaş olarak hiç merak etmediğimiz ve sadece para ağacı olarak gördüğümüz gurbetçilerimiz onlar.

Onlar gurbetteyken yani oradayken zaten sığınmacı, işçi, yabancı; e buraya geliyorlar Almancı, gurbetçi yani ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamayan ama memleket hasretini, memleket sevgisini, memleket kıymetini her daim yüreğinde canlı tutan bu ülkenin fedakâr ama garip evlatları onlar.

Maske takmadan sokağa çıkan, sosyal mesafeyi hiçe sayıp o Kordon’da kol kola dans eden, parklarda kucak kucağa oturanlar kalkıyor kendi vatanlarına, kendi memleketlerine özlem gidermek, sılayırahim yapmak için gelmek isteyenlere laf söylüyor.

Neyse bu tipler her zaman vardı bundan sonra da maalesef olacaklar. Sen bunlara aldırma gurbetteki kardeşim. Biz senin özlemini, hasretini biliyoruz. Biz senin o gurbet elde nasıl çileler çekerek Anadolu tabiriyle gâvurun pisliğini temizleyerek helalinden rızkını nasıl kazandığını ve o kazancını ülkene nasıl getirdiğini, ülkene nasıl yatırım yaptığını çok iyi biliyoruz. Biz senin Avrupa’da ay yıldızlı bayrağımızı evinde, arabanda, tişörtüne nasıl gururla taşıdığını ve nasıl gururla dalgalandırdığını adımız gibi biliyoruz. Biz senin salgın kurallarına herkesten daha çok riayet edeceğine, tedbirler alacağına da inanıyoruz ve bizler yani buradaki, memleketteki akrabalarınız arkadaşlarınız olarak 11 aydır memleketten uzakta olan sizleri özledik ve sizlerle buluşmayı da iple çekiyoruz.

Gurbetteki kardeşim unutma:

Bu memleket ötede beride havlayanlardan, her fırsatta ülkesine çakmak isteyenlerden, memleketini Avrupalılara şikâyet edenlerden daha çok senin, senin vatanındır ve sen bu ülkenin fedakâr, cefakâr ve sadık olan gerçek sahibisin.

Sizi seviyoruz, sizi özledik ve tedbirli, dikkatli bir şekilde de sizinle kavuşmayı bekliyoruz. Sıla yolunuz açık olsun.

Kalın sağlıcakla.