MODERN ÇAĞIN HASTALIĞI İLGİ MANYAKLIĞI – 08 Ocak 2020

Modern Çağın Hastalığı Ilgi Manyaklığı

21. yüzyılla birlikte adını dahi doğru dürüst söyleyemediğimiz türlü türlü yeni hastalıklarla tanıştık. Önceden veremdi, vebaydı, sıtmaydı, çiçek hastalığıydı, tifoydu… Böyle adını duyduğumuzda birkaç adım geri gittiğimiz hastalıklar varken şimdilerde ise panik atak, tükenmişlik sendromu, uyku bozukluğu, yıpranmışlık, stres bozukluğu, hikikomori, gastrit… (Gastrit diye bir hastalık mı olur ya? Böyle sanki yanından birini kovuyormuş gibi. La gastrit!)

Neyse bu modern çağın kronikleşmiş hastalıklarından biri de ilgi manyaklığı hastalığı. Öyle uyduruyorum falan da zannetmeyin ha. Tıbben kabul edilmiş bir hastalık çeşidi bu. Psikolojik hizmet veren birçok klinik de bu hastalık üzerinden fena para kazanıyorlar.

Bu ilgi manyaklığı hastalığını biraz araştırdım nedir ne değildir diye ve karşıma şu sonuç çıktı:

Çevresindeki insanların dikkatini çekmek için girdiği her ortamda her ne pahasına olursa olsun odak noktası olmak için insanüstü bir gayret ortaya koyma hali.

Bu hastalığa yakalanan kişilerin de kendine güveni yani özgüven problemi olduğundan türlü hareketler yaparak, yalan gerçek ayırt etmeden her konuda bir şeyler söyleyerek etrafındakilerin dikkatini ve ilgisini çekerek egosunu tatmin etmeye çalışırlar. Devamlı konuşulmak için iyi veya kötü fark etmez takla üstüne takla atma hali…

Aklınıza geldi mi biri? Benim geldi en azından.

Şimdi, envai çeşit organizasyonla bu topraklardaki huzuru ortadan kaldırmak isteyenler; ülkemizi Irak’a, Lübnan’a, Suriye’ye, Mısır’a çevirmek isteyenler bu ilgi manyaklığına yakalanmış bir hastayı bulmuşlar ve ortaya da bir sirk kurup cambazı da ipin üzerine çıkarmışlar ve ardından da soyguna başlamışlar ve maalesef ki maalesef biz de işimizi gücümüzü bıraktık bu sirk maymunundan bozma cambaza bakıyoruz. Söğüşlüyorlar bizi.

Ufak bir yağmurda İstanbul’u sel basıyor, biz işte tatile gitti mi, Bodrum’da mıydı, yata mı bindi, ya işte geri geldi mi sonra… Biz bunu konuşuyoruz.

İstanbul’a 9 aydır çivi çakılmamışinsanlar işlerinden atılmış, vatandaş metrobüste kucak kucağa yolculuk yapıyor; biz temel atmama törenini, işte İBB tarafından raflara çıkarılıp satılan PKK’lı teröristlerin kitaplarını konuşuyoruz

Güney sınırımızda PKK’sına, PYD’sine, Amerika’sına, Fransızına karşı amansız bir mücadele veriyoruz, Diyarbakır’da anneler evlatları için dağ gibi meydana dikilmişler, peki biz biz neyi konuşuyoruz? Terör örgütüne yardım eden, o belediyenin kaynaklarını, araçlarını PKK’ya kullandıranların yerine kayyum atanmasını protesto eden o terör sempatizanlarına desteğe giden kişiyi konuşuyoruz.

Ülkemizde deprem oluyor deprem. Tüm ülke başkanıyla, bakanlarıyla, ekipleriyle, ekipmanlarıyla canhıraş bir gayret ortaya koyuyor, bizler bir hastanın kayak yapmasını, kayağa gitmesini konuşuyoruz. Yok işte acaba direkt mi gitti yoksa hani bir yere gidiyordu da Elazığ’a uğradı da öyle mi gitti, yani bir şeyleri ıskaladı mı veya ıskaladıysa bir daha hakkı var… Neyi konuşuyoruz ya, neyi konuşuyoruz? Gündemimize bak.

Bakın dostlar Esenyurt bölgesindeki Kürt seçmen ki seçimlerde gizli bir ittifakla bir blokta toplamışlardı onları ve onlar kendilerine vaat edilenleri yerine getirilmedi diye son 2-3 aydır bu ilgi manyaklığı hastalığına yakalanan arkadaşa olan destekleri düşmeye başlamıştı. Hooop hemen bir tiyatro organize ettiler ve bu hasta arkadaşımızın eşini de alıp o tiyatroya götürdüler. Ardından bizler başladık yazıp çizmeye. Vay efendim böyle şey olur mu, bunlar ne yapmaya çalışıyor, hatta ve hatta sadece yazıp çizmeyi boşver bu konuda yorum yapmayan, bir şeyler yazıp çizmeyenlere de oturduk kızdık.

Sonra ne mi oldu?

Ülke gündemine oturunca o tiyatro oyunu ve o oyuna gidenler Esenyurt’taki o küskün kitlenin gönlünü alıp tekrar kendilerine olan desteğin aynısını yakaladı bu Şam şeytanları.

Yani kullanıldık dostlar ve maalesef hala da kullanılıyoruz.

Yahu bir düşünün biz vatandaş olarak birilerinin hastalığını tedavi edebilir miyiz? Yok. Peki o hastalığa bir merhem bir ilaç üretebiliriz miyiz? Yok. Eee? O zaman yapmamız gereken şey bu ilgi toplamak için, kendini göstermek konuşturmak için gitmeyeceği yer, söylemeyeceği yalan, yemeyeceği halt olmayan bu hastaları yazmamak, çizmemek ve konuşmamak.

Birileri haddini hududunu bilecek ya. Adam kendini Cumhurbaşkanıyla aynı sıklette görüyor. Adama bak ya. Fare olmuş, kendini dağla kıyaslıyor.

Bizler kendi işimize bakacağız, bu ülke için yapılanları konuşacağız ve yapılacak olanları anlatacağız. Kendi davamızı anlatacağız, dava arkadaşlarımızın yaptığı fedakârlıkları konuşacağız. Altını çiziyorum, kendi gündemimize döneceğiz.

Bu 7 Kocalı Hürmüz’ün 2020 versiyonu hasta adamı ve o adamları kendi hallerine bırakalım. Hasta bu ya, hasta hasta. Yapacak bir şey yok yani hasta.

Yani dostlar hastalara iyi davranalım ve hasta haklarına biraz saygılı duyalım.

Kalın sağlıcakla.