SALTANATI CHP SÜRDÜRÜYOR! – 18 Ekim 2020
Bu videoda, Cumhuriyet tarihi boyunca devletin çeşitli kurumlarına çöreklenmiş, varlığını milletten toplanan vergilerden ödenen maaşa borçlu olmasına rağmen aynı milletin seçtiği siyasetçilere tepeden bakan, onlara hakaret etmekten, iftira atmaktan ve çirkin çirkin lakaplar takmaktan hiç çekinmeyen bir ailenin günümüzdeki son temsilcisini anlatacağız.
Hani dedesi İçişleri Bakanlığı ve TBMM Başkanvekilliği, amcalarından bir tanesi 12 Mart döneminde Devlet Bakanlığı, Fahri Korutürk dönemindeyse Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği yapmış, diğer amcası TRT’nin ilk Genel Müdürü olan, babası ise Gümrük ve Tekel Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuş bir isim.
Hani saltanat kalkmıştı? Adamlar babadan oğula, oğuldan toruna…
Eminim ki yaşça biraz büyük olan ve Türk siyasetini yakından takip edenlerin kafasında bir isim oluşmuştur.
Neyse, lafı uzatıp sizleri de daha fazla merakta bırakmayalım:
Bahsettiğimiz kişi Cumhuriyet Halk Partisi’nin mevcut sözcüsü Faik Öztrak’tan başkası değil.
Özellikle Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a “Sosyete Damat” yakıştırmasıyla tanıyoruz biz onu.
Bakanlığın ve vekilliğin babadan oğula geçtiği, adeta gelenek haline geldiği bir aileden çıkıp, devlette üst düzey bürokratlık görevlerinde bulunmuş ve son olarak da 5 dönemdir milletvekilliği yapan Faik Öztrak, Trabzon’un Dernekpazarı’ndan bir yazarın bir mütefekkirin oğlu olarak, kendi tabiriyle köylü bir adamın oğlu olarak dünyaya gelip, ülkenin ekonomik olarak en büyük saldırılarından birini yaşadığı dönemde elini değil gövdesini taşın altına koyarak, Hazine ve Maliye Bakanlığı gibi ateşten gömlek bir makamın büyük sorumluluğunu omuzlarına alan adama “sosyete” yakıştırması yapıyor. Fıkra gibi bir şey işte!
Gelin hep birlikte biz asıl sosyetenin kim olduğuna bakalım.
1954 yılında Ankara’da doğan Faik Öztrak, (bakın burası çok önemli!) İstanbul Saint Joseph Lisesi’ni, ardından da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye ve Ekonomi bölümünü bitirmiş, ardından da İngiltere’de Kraliçe’nin Birmingham Üniversitesi’nde Kalkınma Finansı konusunda master yapmıştır. Saint Joseph Lisesi, Birmingham Üniversitesi, hangisi sosyete?
1978 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman yardımcısı olarak çalışma hayatına adım atan Öztrak, aile geleneğini devam ettirerek devlete kapağı atmıştır. 42 yıllık devlet-siyaset serüveninin son 13 yılını da CHP Tekirdağ Milletvekili olarak sürdürüyor.
Ancak Faik Öztrak’ın hikâyesi bununla sınırlı değil. İşin en cafcaflı yerine şimdi geliyoruz.
Biz Faik Öztrak’ın ismini en fazla Bülent Ecevit döneminde patlak veren o meşhur 2001 krizinden hatırlıyoruz.
Şimdilerde Türkiye’nin ekonomi politikasını yerden yere vuran, Bakan Albayrak’ın yaptığı o kritik hamleleri “Sosyete Damat” yakıştırmasıyla itibarsızlaştırmaya çalışan Faik Öztrak, ekonomiyi düze çıkarmak için IMF kapılarında sürünülen günlerde Dünya Bankasından transfer edilen Kemal Derviş’in yancısı olarak girdi hayatımıza.
Hazine Müsteşarı olarak görev yaptığı 2,5 yılda 13 bankanın batmasına, sadece bankacılık sektöründe 1 yılda 40 bin kişinin işsiz kalmasına, faizlerin yüzde 190’a çıkmasına, ülkenin anahtarının IMF’e teslim edilip, ekonominin dibe vurmasına hiçbir çözüm üretemeyen Faik Öztrak, şimdilerde uzman ekonomist edasıyla akıl vermeye çalışıyor. Bekâra karı boşamak kolay. Madem bu kadar becerin vardı, elinde imkân varken gösterseydin ya hünerini!
2001 ekonomik krizinde biraz likidite desteğiyle ayakta kalma imkânı olmasına rağmen hiçbir adım atmayarak bankayı batırıp yabancılara satışını gerçekleştiren ekibin içinde yine Faik Öztrak vardı.
Anlıyorsunuz değil mi şimdi Faik Öztrak’ın kuyruk acısını! Kendisi ekonomik kriz döneminde kurtarıcı olarak getirilen ekipte her şeyi eline yüzüne bulaştırıp Türkiye’yi iyice batağa sürüklerken Berat Albayrak, Cumhuriyet tarihinin belki de en büyük ekonomik saldırısı karşısında dik durup, dev dalgalarla baş ederek gemiyi sağlam ve sakin bir şekilde limana yanaştırmaya çalıştırıyor, Öztrak ve zihniyetinin ekonomik kaos hayalleri ve IMF’le kapılar ardında yaptığı görüşmeler de boşa çıkıyor.
Faik Öztrak’ın bu kibirli bakış açısı ve zehirli dili yalnızca Bakan Albayrak’a yönelik de değil he. Milletin yüzde 52 oyla Cumhurbaşkanı seçtiği Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğini 18 yıldır hazmedemeyen bu CHP zihniyetinin tipik bir temsilcisi olan Öztrak, gözünü kör eden Erdoğan düşmanlığıyla Türkiye’nin savunma sanayiinde adeta bir devrim yapan Selçuk Bayraktar’ı da hedef almaktan hiç çekinmedi. Dünyanın gıptayla baktığı, hayranlıkla izlediği İHA ve SİHA teknolojisinin altında imzası olan Selçuk Bayraktar için de “Havacı Damat, Dronecu Damat” ifadelerini kullanan Öztrak, yerli ve milli kavramlarından ne kadar uzak olduğunu bizlere bir kez daha göstermiş oldu.
Selçuk Bayraktar’ın başarılarını küçümseye çalışan bu haset zihniyetini, Ermenistan’a gitmeye davet ediyoruz. Onlar anlatır size bu “Dronecu Damatın” Karabağ’ı kendilerine nasıl dar ettiğini!
Her gün ekranlarda gördüğümüz, siyaset yapacağım diye, muhalefet yapacağım diye insanların iş tutuşlarını, çalışmalarını eleştirmek yerine kişiliklerine, ailelerine sövmeyi kendinde hak gören bir ismin kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini sizlere anlatmaya çalıştık.
Gönül isterdi ki 100 yıldır devletin ve milletin sırtına bir kene gibi yapışmış olan bu aile mensuplarının bir iki tane de işlerini, icraatlarını sizlere anlatalım ama yok.
Bizim oralarda anlatılan bir fıkra vardır:
1950’li yıllarda Trabzon Of’ta seçim çalışması yapan CHP milletvekili adayı sıcak ve nemli bir günde bir kahvehaneye girer. Kahvehanenin sahibi ile konuşup kısa bir seçim konuşması yapacaklarını söyleyip müsaade isterler. CHP’li vekil adayı bir sandalyenin üstüne çıkar ve başlar konuşmaya… Laiklikten girer özgürlükten çıkar, Batı’nın gelişmişliğinden köylülerin nasıl efendi olduğuna kadar hatta Hz. Ali’nin, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” sözünü bir başkasına atfederek böyle süslü cümleleri de art arda dizerek konuşmasına devam eder. Kahvedeki millet dinliyor ama bu vekil adayının ne dediğini ne söylemeye çalıştığını nenden bahsettiğini bir türlü anlayamıyor. CHP’li vekil adayı konuşmaya devam ederken terler ve ceketini çıkarıp yanında duran kahveciye uzatır, “Bunu bir yere asar mısın?” der. Kahveci de, “Sayın vekilim sizin CHP 30 yıldır bu ülkeye bir çivi çakmadı ki, bu ceketi nereye asayım?” der.
100 yıldır bu ülkede bir dikili ağacı dahi olmayanların maskelerini tek tek düşürmeye devam, arkası da gelecek inşallah.
Kalın sağlıcakla.