”SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI” İLANINDA SUÇLU KİM? 11 Nisan 2020

6

Günlerce sosyal medyada yazıldı çizildi. Haberlerde, televizyon programlarında da defaatle dile getirildi sokağa çıkma yasağı gelsin diye. İşte İspanya’da var, İtalya’da var, bizde niye yok? İşte bak Güney Kore’ye, Çin’e hepsi uyguladı, biz niye uygulamıyoruz? İşte İstanbul’da, İzmir, Ankara gibi illerde sokağa çıkma yasağı uygulamamak milleti ölüme sürüklemek demektir, dendi. Bilen bilmeyen, anlayan anlamayan herkes yani ağzı olan konuştu ve dün gece saat 22.00 gibi 31 ilde 48 saat yani 2 gün sokağa çıkma yasağı getirildi. Ve hiçbirimizin hoşuna gitmeyen, tasvip etmediğimiz birçoğumuzun da kızdığı, üzüldüğü hatta utandığı bir manzarayla karşılaştık dün gece.

 Birileri ‘İşte böyle sokağa çıkma yasağı mı getirilir, insan birkaç gün önceden haber verir, yangından mal kaçırır gibi iki saat kala sokağa çıkma yasağı mı olur? ‘ dedi; bazıları da; ‘Bak birçok şeyi güzel yaptılar bu süreçte ama bu sokağa çıkma işini organize edemediler.’ dedi ve haklıydılar da.

Başka birileri de ‘Yahu kıtlık mı var? İki gün yemezsen ölür müsün? Gitti bir aylık emeklerimiz. Görürsünüz 15 gün sonra vaka sayısında patlama olacak.’ dedi. Onlar da haklıydılar.

Yahu arkadaş ne bileyim, milletin fırınlara, bakkallara hücum ettiğini görünce ben de çıktım evden. Yani evimde çocuğum var bez alacaktım, işte yok evimde hastam var ilaç alacaktım, işte dediler ki yasak işi uzar onun için işte un, şeker, makarna aldım, yanına da işte kuruyemişti, kolaydı, luppoydu işte bir şeyler aldım.’ dedi. Belki de bunlar da haklıydı.

Yani dün gece herkes haklıydı diyelim. Devlet yanlış yaptı, İçişleri yanlış yaptı, işte sokağa çıkanlar yanlış yaptı, kapalı olması gereken saatte dükkânlarını açan bakkalı, manavı, tekeli hepsi yanlış yaptı. Ortaya çıkan görüntüler de bizim insanımıza yakışmadı diyelim. Ne geçecek elimize? He? Ne geçecek elimize? Koca bir hiç! Hiçbir şey elimize geçmeyecek.

Koca Kur’an-ı Kerim’de Allah 90 yerde yani 90 ayette yarattığıma kefilim derken inanmadın, güvenmedin ona. Sadece bir tane ayette “Şeytan, insanı fakirlikle ve aç kalmayla korkutur.’ uyarısına yenildin maalesef. Yenildin.  Maskesinden kolonyasına kadar, yardım kolilerinden maaşlara ikramiyelere kadar kapına getiren, tek tek kapıları çalarak ‘Bir isteğiniz var mı?’ diye sipariş alan, yaşlıların tarlasını süren odunlarını kıran, vatandaşa ne isterse 100’lük rakısından yarım kilo sivri bibere kadar ayağına getiren, seni evinde sahipsiz bırakmayacağını söyleyen devletine inanmadın, güvenmedin. Aç kalırım korkusuyla kişiliğinden, insanlığından, adamlığından taviz verdin.

Ama olan oldu. Oturup ahlanma, vahlanma, birilerine saldırma, önüne geleni suçlama vakti değil bu günler. Oturup siyaset uğruna, ideolojik takıntılar uğruna milleti bölme, galeyana getirme, kışkırtma veyahut da ayrıştırma vakti hiç değil. Hiç değil.

Beyler dün akşam olan biteni yazarak, konuşarak, o görüntüleri elden ele yayarak, ülkemize, milletimize hakaret ederek ne yapmış oluruz biliyor musunuz veya sana oy verip seni belediye başkanı seçenlere hizmet etme yerine laf ebeliği yaparak hükümete, İçişleri Bakanı’na yani devlete hakaret ederek ne yapmış oluyorsun biliyor musun? Günlerdir uykusuz bir şekilde canlarını ortaya koyan, bir aydır doğru düzgün evlerine gidemeyen, eşine çocuğuna sarılamayan Sağlık Bakanı’na, doktorlara, hemşirelere, hasta bakıcılara ayıp etmiş olursun. Ayıp etmiş oluruz.

Onun için 83 milyon koca bir millet olarak, içimizdeki bazı sorumsuzların bir anlık boşluğuna gelip yaptığı ve hiç kimsenin onaylamadığı dün akşamki hareketlerden dolayı önce 1 milyon 60 bin sağlık ordumuzdan, o gece gündüz koşturan polislerimizden, jandarmalarımızdan, kapı kapı gezen o Vefa Destek Ekiplerimizden, fabrikalarda, atölyelerde ve okullarda maske, dezenfektan üreten o emekçilerimizden özür dilememiz gerekiyor. Sonra da dün akşamki manzaradan gerekli dersi çıkarıp gevşemeden, çözülmeden, kuralları çiğnemeden, birbirine hakaret etmeden, hiç kimseyi suçlamadan, el ele vererek daha da sıkı tedbirler alarak bu süreci devam ettirmeliyiz.

Bakın dostlar; biz haddimizi bilerek, eksiği, kusuru, noksanı konuşma yerine, üzerimize düşenleri eksiksiz bir şekilde yerine getirebilirsek 1 aya kalmaz Allah’ın da yardımıyla bu virüs illetinden kurtuluruz. Hadi boş ver, bırak şimdi olumsuz düşünmeyi ve kızgın kızgın konuşmayı. Yüzüne bir tebessüm, yüreğine bir gayret, içinde de hafif de bir pişmanlık hisset. Ardından topla kendini, güven devletine ve saygı göster o emek verenlere. Bak o zaman yarınlar daha da hayırlı olacak.

Lütfen! Evde kalın, sağlıcakla kalın.