ÜLKEMİZE ve İNANÇLARIMIZA SALDIRAN ENVER AYSEVER’iN DERDi NE? – 21 Mart 2020

Lkemi̇ze Ve İnançlarimiza Saldiran Enver Ayseverin Derdi Ne 1

Tüm dünyayı kasıp kavuran virüs ile devletler, milletler eşi benzeri görülmemiş bir mücadelenin içerisindeler. Ülkemiz de sürecin başladığı ilk günden itibaren devlet-millet el ele verip topyekûn bir mücadeleye girişti.

O üç beş başına buyruk, her şeyi kendisinin daha iyi bildiğini düşünen, kendisini düşünmediği gibi çevresindeki insanların hayatlarına da saygısı olmayan kişileri, yani çürük elmaları kenara koyarsak iyi bir mücadele veriyoruz. Bu mücadele yöntemimizi daha da üst seviyelere taşırsak bu süreci minimum zararla atlatacağız inşallah.

Virüsü atlarız atlatmasına da bazı fikri, karakteri, yüreği çürümüş olanlar var ki onlarla nasıl başa çıkacağız, o virüslerden ne zaman ve nasıl kurtulacağız bilmiyorum, vallahi bilmiyorum.

Enver Aysever diye bir terbiyesiz, ahlaksız, insan görünümlü virüs var. Bu adam bir karikatür paylaşarak o beynindeki necaseti kusmuş. İnsanların inancına, imanına hakareti fikir özgürlüğü zanneden bu deyyusu görünce bir kere daha anladım ki, bu ülkedeki muhalefet anlayışı küfür üstüne, hakaret üstüne, ayrıştırma ve bölme üzerine kurulmuş.

Bu ahlaksızlığı da, bu terbiyesizliği de, bu hainliği de her zaman olduğu gibi yine gazetecilik kisvesi altında yapıyorlar.

Ama bazı zamanlar vardır ya ak ile kara ayrılır birbirinden, yani takke düşer kel görünür.

Evet, Enver Aysever ve onun gibi fırsatçı provokatörlerin maskeleri de tek tek düşüyor.

Gazeteci, sanatçı, aydın, siyasetçi, yazarçizer maskesi ile bu milletin birliğine ve beraberliğine dinamit koymak isteyenlerin gerçek yüzlerini görüyoruz bu süreçte, bundan sonra da göreceğiz.

Umreden gelen ve öncesinde evlerinde sonrasında da KYK yurtlarında 14 günlük karantina sürecini sabırla bekleyen 21 bin kişi varken 3-5 bilinçsiz umreci üzerinden dine, imana, İslam’a saldıran bu aymazlar Avrupa’dan yurda dönen ve yüzde 80’i de 14 gün kuralına uymadan çarşı, pazar, AVM, işte diskotek, meyhane gezen 146 bin kişiden bu 14 gün kuralına uymayanlara tek kelime etmezler.

Dünyanın bir ucundaki bir tane vatandaşı için oraya özel uçak gönderen ve hiç kimseden bir kuruş para almadan 100 milyarlık paketle iş dünyasına, ekonomiye can suyu olmaya çalışan, tedbirleriyle, fedakârlıklarıyla, şeffaflığıyla dünya milletlerini ve devletlerini imrendiren Türkiye’ye tek bir tane olumlu bir şey söylemeyeceksin ama hadi git orada yaşa desem burun kıvıracağın Küba için sabah akşam güzelleme yapacaksın değil mi?

Eyvah eyvah… Koca 82 milyonun içerisinde bu 3-5 çıban gibi duran tipler ki Fatih Portakal denen Amerikalı Fox’un o süslü finosu da buna dâhil, virüsün bile Batılısına hayran olan Yılmaz Özdil o da dâhil, o da demişken sabah akşam insanlara kin nefret kusan oda TV ekibi de buna dâhil felaket tellallığı ile, ayrıştırıcı dilleri ile bu sürece destek olmayı kenara koy, köstek olmak için uğraşıyorlar.

Zannediyorlar ki böyle ahlaksızca, böyle kindarca, haince yazıp çizdiklerinde veya konuştuklarında kendi taraftarları onları alkışlayacak.

Yok oğlum yok, anlamıyor musun yok. Sizinle aynı ideolojiye sahip, sizinle aynı partiyi savunan insanlar bile bu süreçteki söylediklerinize, yazıp çizdiklerinize kızıyor ve sizden nefret ediyorlar, hatta tiksiniyorlar sizden.

Hee diyeceksiniz ki olur mu ya? Bunları destekleyenler de var.

Doğrudur, bu ahlaksızları destekleyen, bunlara alkış tutanlar da aynı bunlar gibi karakterden yoksun olanlardır. Onların da hepsini toplasan bir elin parmağını geçmez.

Hani Anadolu’da bir söz var ya, “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” diye; hele şu süreç bir geçsin hayırlısıyla, bu millet sis dağıldıktan sonra at izini de, it izini de birbirinden ayıracaktır. Rahat olun.

Kalın sağlıcakla.