AHMET ŞIK; T.C. TERÖRİSTTİR. PEKİ SEN NESİN? – 08 Haziran 2021

08 Hazi̇ran Copy 2

HDP’den milletvekili seçilip TBMM’ye giren ve bu milletin verdiği paralarla maaş alan, kendisine makam odası tahsis edilen, yine bu milletin vergileriyle özel kaleminin, telefon faturalarının, altına verilen arabanın dahi paralarının ödendiği Ahmet Şık’ı tanımayan yoktur herhalde…

Ergenekon kumpas davaları esnasında FETÖ örgütünün elemanları tarafından mağdur edilmişti, hapse atılmıştı. İlk o zaman duyduk bunun adını ama o ne yaptı? FETÖ ile mücadele etme yerine FETÖ’nün avukatlığına soyundu. KHK mağdurları için özgürlük istiyormuş, hani şu millete F-16’larla bomba atan örgütün mensuplarına. Neyse…

Kendi kendinin tarifiyle halkların özgürlüğünü savunan biriymiş ama  bizim tarifimizle de PKK terör örgütü ve onun gibi böyle değişik harflerden oluşan terör örgütlerinin sempatizanı, savunucusu hatta basın sözcüsü. Hatırlayın, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ı makamında katleden o teröristleri kahraman göstermeye çalışmıştı bize.

Şimdi bu Ahmet Şık hangi platformu buluyorsa oradan yardırıyor, hem bu ülkeye hem de devlete. Ahmet Şık’a göre bu devlet terörist devlet ama kimin kucağında olduğu belli olmayan PKK/YPG terörist değil, onlar özgürlük savaşçısı hatta gerilla onlar. Tabii yersen…

Devamlı konuşuyor bu adam, barıştan, demokrasiden, özgürlükten bahsediyor hep konuşurken, fırsatını da bulunca ağzına ne geliyorsa söylüyor; kışkırtıyor, tehdit ediyor, bu milletin hassas noktalarını kaşıyor, açıkta olan sinir uçlarına dokunuyor.

Tipi hiç müsait olmamasına rağmen aklı sıra kahraman olacak. Tutuklanacak ya veya başına bir şey gelince de direkt mağdura yatacak. “Bakın işte bu ülkede özgürlük yok, bu ülkede diktatör var!” diye Batı’lı abilerine şikayet edecek, diğer o özgür gazetecilerde olduğu gibi. “Bir gazeteci olarak sesimizi kısıyorlar bizim, susturuyorlar bizi.”

Her türlü hukuksuzluğu yapıyor ama  onu gözaltına almaya çalışsan veyahutta da mahkemeye çıkarmak istesen, “Ben milletvekiliyim, benim dokunulmazlığım var.” diyecek, “Kanun var.” diyecek.

Sistem hep aynı. Böyle türlü türlü küfrü, türlü türlü ihaneti fütursuzca yapacaksın ama sana ne zaman bunun hesabı sorulmak istenirse de tasolarını toplayıp ben oynamıyorum deyip çekip gideceksin, değil mi?

Bu Ahmet Şık geçen gün böyle cazgır gibi kendini atmış meydana. Sosyal medyada gördüm. Milletin vekili olarak bu milletin dertlerini feryat etmeye değil ha, öldürülen veyahutta da cezaevinde olan teröristlerin hakkını, hukukunu savunmak için inmiş meydanlara.

Ağzından böyle salyalar aka aka bu ülkeye saydırıyor. Nerede biliyor musunuz? Hem de bu ülkenin meydanlarında ve bu ülkenin insanının yüzüne yüzüne söylüyor bunları. Peki amaç ne? Birisi saldırsın ona da kıymete binsin, kıyamet kopsun. Allah’tan hiç kimse tınlamadı onu.

Şimdi dostlar bu ülkede birçok köpek sokakta başıboş bir şekilde havlıyor ve kimsede dönüp yahu bu köpek niye havlıyor demiyor yani köpektir, havlar deyip geçiyor. Bu Ahmet Şık’ın çemkirmesine de hiç kimse tepki vermedi ama o kendini yırtmaya devam etti. Sonuç? Ahmet Şık bağırdığı ile kaldı.

Dediğim gibi oradaki vatandaşlar ilgilenmedi bile bununla, kendi haline bıraktı yani. Bazıları da yazık ya deyip acımış da olabilir.

Bu Ahmet Şık geçen gün, hani o kendine özgür medya diyen ama belediyeler tarafından fonlanan besleme bir TV kanalı var ya, heh ona çıkmıştı. Oradan da Türkiye Cumhuriyeti devleti için katil devlet demiş. Diyorum ya; mayınlı tarlalalarda sörf yapıyor, sonra başına bir kaza gelecek Allah muhafaza, neyse… Bir de demiş ki bir yayında, “Bu ülkeyi yıkacağız, yeni bir devlet kuracağız.” Hani iyorlar ya, bu lanet şişede durduğu gibi durmuyor arkadaş. Çünkü aklı başında adamın söyleyeceği şeyler değil bunlar veyahutta da bu Ahmet Şık bu ülkeyi böyle kumdan kale zannediyor, hani işte “Beğenmedik onu yıkalım onu, sonra yenisini yaparız, aaa onu da beğenmedik, onu da yıkalım…” Değil mi?

Allah’ım bizi neyle imtihan ediyorsun, kurban olduğum? Neyse…

Bu Ahmet Şık’ın konuşmalarını görünce aklıma bir hikâye geldi:

Bir köpek böyle karşısında kurt ona doğru havlıyormuş, hem de ne havlamak… Yırtıyor kendini, böyle dişlerini sıkıyor, hırlıyor. Aradan da pırt pırt osuruyormuş. Sormuşlar, “Ya köpek kardeş niye havlıyorsun böyle hararetli hararetli?” Demiş ki, “Karşımdaki kurdu etkilemeye, onu sindirmeye çalışıyorum.” Demişler ona, “İyide havlarken neden osuruyorsun? “Oğlum” demiş, “karşımdaki kurt lan, korkumdan da dibimi tutamıyorum ki.”

Onun için osurarak konuşanların ne olduklarını da ne yapmaya çalıştıklarını da iyi biliyor bu millet. Onun için herkes rahat olsun.

Heee bu arada bir Fransız gazetesi bir karikatür paylaşmış. Ya arkadaş yıl olmuş 2021, hala bizi böyle yeniçeri kıyafetleriyle çiziyorlar.

Osmanlı yıkılmış, yerine yeni bir devlet kurmuşuz, o kadar kılık kıyafet kanunu yapmışız, böyle uşaklar gibi kuyruklu smokinler giymişiz, pozlar vermişiz, “Biz de sizin gibiyiz, bizi lütfen böyle kabul edin” demişiz hatta şapka takmayanları darağaçlarına çıkarmışız ama adamlar hala böyle tasvir ediyor bizi…

Çünkü niye biliyor musunuz? Sen unutsan da birileri unutmuyor senin geçmişini de, senin kim olduğunu da. Anladın?

Kalın sağlıcakla.