Kur’an-ı Kerim’de Bakara Suresi’nde “Hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir. Hoşlandığınız bir şey de sizin için kötü olabilir. Gerçeği Allah bilir, siz bilemezsiniz.” diye çok güzel bir ayet var. Biz bu ayeti “Her şerde bir hayır vardır.” diye kısaltarak sık sık kullanırız. Başımıza kötü bir olay geldiğinde “Vardır bunda da bir hayır.” diyerek tevekkül eder, Allah’a sığınırız. İşte şuan içinden geçtiğimiz ekonomik açıdan zorlu dönemde de ben bu sözü sık sık tekrarlar oldum. Çünkü Allah’ın kesin hükümlerle yasak ettiği bir illete, faize karşı veriliyor bu mücadele. O yüzden sonunun hayırla biteceğine adım kadar eminim. Ancak size bu ayeti hatırlatmamın sebebi bu değil. Verdiğimiz bu zorlu mücadelenin başka başka faydalarını da görmeye başladık. Mesela küresel ekonomik
Size doğrudan ve kısa yoldan zengin olmanın yolunu anlatacağım dostlar, iyi dinleyin. Bakın şimdi, ne yapıyorsunuz biliyor musunuz? Evdekilerden helallik alıp “Yeter ulan bu memlekette süründüğümüz, ben para kazanmaya, zengin olmaya gidiyorum” diye ilk uçağa atlıyorsunuz ve ver elini Avrupa, Amerika… Almanya’ya, Fransa’ya, Avusturya’ya, Hollanda’ya, New York’a ya da İsviçre’ye. Zaten havalimanından iner inmez sizi orada elinde şöyle balya balya Euro’yla, dolarla sizi karşılayan bir ekip oluyor ama öyle böyle değil! Öyle yüklü bir para veriyorlar ki size, parayı taşımaya gücünüz yetmiyor yani o kadar bir para pul yani. Gözünü sevdiğimin Avrupası işte, parası da bereketli diyorsun yani. Bunun yanında, çok kolay da iş buluyorsunuz Avrupa’da. Patronlar da hem böyle çok medeni, çok
Bilmem hatırlar mısınız? 2019’daki yerel seçimlere az bir zaman kala adının anlamını taşıyan, böyle efendiliğiyle, tevazusuyla tanıdığımız adı Yusuf olan bir genç düşmüştü Türkiye’nin gündemine. Kendisi seçim çalışmaları için gönüllü olarak AK Parti broşürü dağıtmaya sokağa çıkıyor ve İYİ Partili bir vatandaşa da broşür götürüyor. Hanımefendinin kapısını çalıyor, bahçesinden balkonuna doğru broşürü uzatıyor. Normalde bu durumda ne yapılır? Kapına gelen kişiyi ya buyur edersin ya da dersin ki benim fikirlerim senin bu elinde tuttuğun partinin ideolojisiyle uyuşmuyor, onun için bana broşür bırakmana gerek yok, sağ ol kardeşim deyip gönderirsin kişiyi. Hele hele kendinden yaşça küçük bir genç ise bu diyaloğu yaşadığın, onu insani bir şekilde karşılar ve o şekilde uğurlarsın ama yook.
Merkez Bankası ne yapacak? Acaba faizi indirecek mi? Bir daha faiz inerse yandık! Dolar, avro fırlar! Bu gidişat hiç iyi değil! Merkez Bankası yine faizi indirdi! Ne yapmaya çalışıyor bunlar? Dolar tarihi zirveye ulaştı! Dolar 12 lirayı aştı! Doların yükselişi hız kesmiyor! Dolardan yeni bir rekor! N’apıyor abi bu adamlar? Bu döviz kuru ne olacak? Ekonomi berbat! Kriz var! Battık, bittik, yandık, öldük biz! Son günlerde hepimizin en çok duyduğu, hatta kullandığı sözler bunlar! Faiz aşağı, dolar yukarı… Merkez Bankası aşağı, enflasyon yukarı… Herkes işi gücü bıraktı dolar kaça çıkacak, kaça inecek onu takip ediyor? Merkez Bankası faizle ilgili bir karar açıklayacaksa sokaktaki vatandaştan en tepedeki ekonomiste kadar herkes kulak kesiliyor. Heyecanla maçın başlama saatini bekleyen
Bugün yine bir Netflix dizisiyle karşınızdayım ama bu sefer ki dizi Squid Game gibi yabancı bir dizi değil. Bizle alakalı, bizim oyuncularımızın yer aldığı ama Netflix’te yayımlanan bir Türk dizisi. Adı “Kulüp…” Yayımlandığı günden beri çok konuşuluyor bu dizi. Özellikle Türk dizi ve film sektörünün bir numaralı gündemi oldu son 10-15 gündür. Çok beğenildi, dekorlarına, oyunculuklara ve senaryosuna övgüler dizildi. Dizinin merkezinde, özellikle İstanbul Galata çevresinde yaşayan Seferad Yahudilerinden bir kadının zorlu hayat mücadelesi anlatılıyor. Birçoğumuzun varlıklarından bile çok da haberdar olmadığı ancak yüz yıllardır bu topraklarda yaşayan azınlık bir grubun hikâyesine odaklanması açısından gerçekten ilginç ve dikkat çekici bir iş olmuş. Böyle konuşunca şimdi size oturup da
Türkiye’de şu an da en çok konuşulan konu ne? Dolar ve ekonomi. Türkiye’de şu an da her arkadaş grubunda her ortamda her Mecliste hatta her ikili muhabbette konuşulan konu? Dolar. Devletin şu an yapacağı her büyük hamlenin göz ardı edilmesine, duyulmasına, faydalarının, yararlarının konuşulmasına engel olan şey ne? Dolar. Yanlış mıyım? Bu videoyu seçim sürecine giderken, tekrar tekrar yayınlayacağım, hatırlatacağım devamlı, yeniden karşınıza getireceğim. Çünkü 2023’te normal bir seçime gitmiyor bu ülke. Daha doğrusu normal bir seçime gitmemesi için her koldan görev dağılımları yapıldı ve işlemeye koyuldu. Türkiye eksenini Doğu veya Batı’ya mahkûm olmaktan çıkarıp, “Hayır kardeşim Türkiye merkez olacak, Türkiye tam bağımsızlık için birilerinin kapısında dilenirse hiçbir zaman tam
Bu işte bir hinliğin olduğunu görmüyor musunuz? Dünya son 2 yılda pandemi nedeniyle karanlık bir tünele girmişken, tedarik zincirleri bir bir kırılmış, İngiltere’de kamyonları sürecek şoför, Amerika’da konteynerleri boşaltacak adam bulunamazken, Avrupa’da benzin istasyonlarında kuyruklar oluşmuşken, Çin dünyadaki hiçbir ülkeden ürün kabul etmiyorken Türkiye 2021 yılının eylül ayında, yani 2 ay önce Cumhuriyet tarihinin ihracat rekorunu kırıyor. Bir ayda 20.5 milyar dolarlık mal satılmışken dünyaya, Ülkelerin kanını emen IMF bile Türkiye’nin 2021 yılı büyüme rakamını %5,5 dan %9’a çıkarmışken, Borsa İstanbul son 3 ayda %25 büyüyerek kendi rekorunu kırmışken, Yerli savunma sanayiinde akıl almaz işler ve üretimler yapılıyorken, Dünyadan silah dilenen değil dünyaya silah ve askeri malzeme
100. yılına adım adım yaklaşan bin yıllık kadim bir medeniyetin son kurulan devleti Türkiye Cumhuriyeti’nin en güçlü çağı şimdi başlıyor. “Hadi oradan, doları anlatsana!” Bu güne kadar kurulan 16 Türk devletinin en son versiyonu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve yeni yüzyılın ticaret ağı, sanayi güzergâhı, tedarik zinciri yeniden şekilleniyor. “Sen şimdi boş ver onu bunu da doları konuşsana, hadi doları konuş!” Yeryüzünde yaşayan 1.5 milyar Müslüman âleminin umudunu bağladığı Türkiye Cumhuriyeti’nin liderliğinde 100 yılın hayali olan turan devletleri, yeni çağın süper gücü olarak birilerinin tarafında veya birilerinin ekseninde değil yeni bir taraf olarak, din ve kan kardeşleriyle birlikte yeniden doğuyorlar! “Yahu bundan bize ne ya? Sıkıyorsa doları konuşsana!” Türkiye Cumhuriyeti ve
Çocukları topluyorlar, uçakları uçuruyorlar, her taraf silah, çocukları silahla kandırıyorlar, akılları sıra teknolojik hamle yaptıklarını sanıyorlar. Hani tamam Selçuk Selçuk da e kardeşim o Teknofest’in yapıldığı Yeşilköy’ün etrafında oturan insanlar uçak seslerinden rahatsız oluyorlar. O sesler, o uçaklar, o jetler, o gösteriler nedir arkadaş ya? Tamam, çocuklarımız geleceğimiz falan filan da, hani bir yere kadar yani. Siz o uçakları uçurdukça o yakın evlerde oturanlar size sayıp sövüyor he. Haksız da değiller. Ayrıca Yenikapı’da bir vals gösterisi yapmak kadar önemli bir hizmet mi yani Teknofest? Sonuçta vals nerede; Teknofest, bilimmiş, gelecekmiş bunlar nerede? Bu düşünceleri, bu sözleri Garo Paylan’dan aldık. Yalnız biz nasıl düşünemedik ya? Vallahi var ya çoluk çocuk boşa
Ülkenizde bazen öyle adımlar atılır, arka planda sessiz sessiz öyle hamleler yapılır ya da doğru düzgün haber bile olmayan öyle anlaşmalar imzalanır ki, önemini, değerini, kıymetini daha sonra, belki yıllar yıllar sonra anlarsınız, fark edersiniz. Mesela ülkemizin DEAŞ ve PKK terörüne karşı Suriye’ye düzenlediği harekâtlar, Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin DAEŞ ile mücadeleye yönelik almış olduğu kararlar çerçevesinde düzenlendi. Ha bir de Suriye ile Türkiye arasında 1998 yılında imzalanan Adana Mutabakatı var. Bu mutabakatla Türkiye, ulusal güvenliği söz konusu olduğunda Suriye topraklarında terör örgütü PKK’ya operasyon düzenleme hakkına sahip oldu. Yıllar önce imzalanan farklı