HEDEF: TÜRKİYE’Yİ KAOSA SÜRÜKLEMEK! – 25 KASIM 2021
Türkiye’de şu an da en çok konuşulan konu ne? Dolar ve ekonomi. Türkiye’de şu an da her arkadaş grubunda her ortamda her Mecliste hatta her ikili muhabbette konuşulan konu? Dolar. Devletin şu an yapacağı her büyük hamlenin göz ardı edilmesine, duyulmasına, faydalarının, yararlarının konuşulmasına engel olan şey ne? Dolar. Yanlış mıyım?
Bu videoyu seçim sürecine giderken, tekrar tekrar yayınlayacağım, hatırlatacağım devamlı, yeniden karşınıza getireceğim. Çünkü 2023’te normal bir seçime gitmiyor bu ülke. Daha doğrusu normal bir seçime gitmemesi için her koldan görev dağılımları yapıldı ve işlemeye koyuldu. Türkiye eksenini Doğu veya Batı’ya mahkûm olmaktan çıkarıp, “Hayır kardeşim Türkiye merkez olacak, Türkiye tam bağımsızlık için birilerinin kapısında dilenirse hiçbir zaman tam anlamıyla süper güç olamayacak” dendiğinden beri devamlı badire, devamlı yaptırım ve devamlı oyunlara maruz kaldı ve kalmaya da devam ediyor.
“Yok ya, ne alaka şimdi?” diyorsanız eğer oturun bir düşünün, hatırlayın şu son 20 yılda ülkenin başına gelenleri!
Rahip Brunson meselesi normal bir şey miydi? Askerlerin verdiği o e-muhtıra öylesine yapılmış bir girişim miydi? Eski ABD Başkanı Trump’ın açık açık bizim dolarımız var ve sizi hizaya getiririz açıklamasını birisi anlatsın bize yani bu açıklamalar iki devletin şakalaşmasıydı?
Peki, şu anda ABD’nin mevcut başkanı Biden’in neredeyse seçim vaadi olarak Türkiye’deki muhalif müttefiklerimizle Erdoğan’a karşı duracağız ve onu göndereceğiz demesine ne diyorsunuz yani bu da mı öylesine söylenmiş bir şaka?
Ha bir de bunun yanında demokrasi, özgürlük, adalet, iyi bir dünya, refah, huzur diye bu kelimeleri dilinden düşürmeyen ABD, Türkiye’de iç karışıklığa, darbeye, kaosa, savaşa neden olan FETÖ örgüt lideri Fetullah Gülen’i neden besliyor halen? Neden yemini vermeye devam ediyor? Neden bu kadar belge, bilgi, resmi taahhüttüler kendilerine usulüne göre verilmişken, bırak bunları 15 Temmuz gecesi yaşanmışken neden hala 3 maymunu oynamada ısrarlı? Birisi bunu açıklasın.
Şöyle bir durun ve manzarayı sadece uzaktan biraz izleyin, izlemeyi deneyin. Siyasi partiniz, fikriniz, ideolojiniz, tarafınız her neyse bırakın onları bir kenara. Dolar da az kalsın kenarda, siz gelin şu manzaraya birlikte bir bakalım.
ABD Türkiye’yi çembere almaya çalışıyor. Yıllarca bize şunu yaptı:
Sakın büyüme, büyümeye kalma ama küçülme de. Ne ayağa kalk ne de öl. Orada dur yani küçülsen de zararı olmaz ama büyümeyi aklından bile geçirme. Neye ihtiyacın varsa söyle; ben getireyim, ben vereyim sana. Geçmişte de yardım ettim ya, hatırlasana Marshall yardımlarını. Aman unutma he, müttefikiz biz ve hep buradayız, hep sizin yanınızdayız.
ABD böyle söyledi bize ama şimdi NATO ayağına Yunan adalarından Trakya sınırına kadar her tarafta üs kuruyor. Onun yanında aşağıda PYD’yi silahlandırıp orada da yeni bir devletçik oluşturmaya çalışıyor. Bunlar yetmezmiş gibi bir de ABD Türkiye’yi tehdit eden Doğu Akdeniz tasarısını senatoya sundu. Adama bak, hem müttefikiz hem de tanklarını, toplarını Yunanistan’a çıkardı, orada hazırlık yapıyor. Hayırdır, Amerika oraya tatil için mi geliyor? Hani bizim bilmediğimiz bir şey mi var ortada yoksa Türkiye’de otorite, yönetim ve lider boşluğunun oluşması için zemin mi hazırlıyor? He? Ajanlarını mı saldı kahvelere, okullara, üniversitelere, köylere, mahallelere?
Bir ülkedeki vatandaşlar birbirine düşmeden iç karışıklık çıkmaz yani iç karışıklık çıkmadan da ABD bu topraklarda istediğini alamaz. Onun için Yunanistan da evimizin dibinde uçaklarıyla, tanklarıyla, toplarıyla hazırlanıyor. ABD bütün bunları yaparken de seni beni dolara baktırıyor, doları konuşturuyor bize.
Şimdi bu dünyayı yönetmeye çalışan bu üst aklın planlarına göre 2025’e kadar parçalanması gereken 25 ülkeden biri Türkiye’ydi ve 2013’ten sonra ülkemizde bir otorite boşluğu oluşturulacak ve Türkiye işgale açık bir hale geldiğinde bölme planı tıkır tıkır, yavaş yavaş işleyecekti. Türkiye de işgale açık hale geldiğinde bölme planı tıkır tıkır işleyecekti ve Türkiye’de bu planları gerçekleştirmek içinde ilk hedef otorite boşluğuydu. Bu kutsal görevi de tabii ki FETÖ ve FETÖ’nün hainlerine vermişlerdi. Bak sen tesadüfe ki Gezi kalkışması ne zaman oldu? 2013. Tüm dünya basınında Gezi ve Erdoğan manşetleri büyük puntolarla bir bir atılıyordu ama seni beni dolara baktırıyorlar, uyutuyorlar ve Türkiye’yi bölme mesajını haritasıyla birlikte verdiler.
New York Times Gazetesi 2016 yılında ABD’nin Eski Başkanı Wilson’un 100 yıl önce çizdiği ve Türkiye’yi üçe dörde bölen haritayı yayınladı. Bu yayınlanan harita öylesine çizilmiş bir karikatür veyahut da bir çizim falan değildi. Times Gazetesi, ABD’nin derin devletine bağlıdır. Yapmak istediklerinin mesajı önce Times aracılığıyla gazetelerde verilir, sonra harekete geçilir. Türkiye’yi; Kürdistan, Ermenistan, Mezopotamya, Suriye ve Türkiye olarak parçalara ayırdılar. Bu haritayı da 2016 yılında tekrar hatırlattılar. Bak sen tesadüfe ki Türkiye’de 15 Temmuz darbe girişimi tam da o yıl oldu yani 2016 yılının temmuz ayında.
Komplocular burada mısınız? Hadi açıklayın bakalım bunu. Haritaya göre Marmara, İstanbul ve İzmir’i de içerisine alan bölge uluslararası Konstantinopolis devleti, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güneydoğu Anadolu’da Kürdistan, orta bölge de Türkiye diye bölünüyor.
Gelin hatırlayalım. Geçen sene CHP’nin İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer İzmir’in kendi bayrağı ve parasının olması gerektiğini söyledi. Bu normal bir çıkış mı? He? İzmir’in mahallerini bile doğru düzgün bilmeyen bir adam, Tunç Soyer’in bu konuşması tesadüf müydü sizce? Ha bir de bu Tunç Soyer Masonmuş diyorlar yani Wilson gibi Mason’muş, kuşlar söylüyor. Adamlar böyle böyle yürüyorlar ama sana bana doları konuşturuyorlar yani senin benim vatan sevgimizi dolarla satın almaya kalkıyorlar. Dur dur, devam ediyorum, bekleyin biraz daha.
ABD’nin derin devletine çalışan Yahudi kökenli bir Amerikalı var, diplomat Henry Kissenger. Bu adam, “Kıyamet savaşı olacak diyor ve Orta Doğu’daki dengeler tamamen değişecek. 7 ülke işgal edilip Büyük İsrail Devleti kurulacak. Bu 7 ülkeden biri de kesinlikle Türkiye olacak.” demişti. Bundan haberiniz var mı? He? Yahu adam açık açık söylüyor ama ne hikmetse bunu hiç kimse görmüyor, duymuyor, bilmiyor ve konuşmuyor. Çünkü tek amaçları var, Türkiye’yi işgal edip stratejik bölmeyi yapmak. Bunun içinde Türkiye’de acilen bir otorite boşluğu lazım, her geçen gün daha da zorlaşacak.
Onun için uyan uyan! Bir dön, bir bak etrafına şöyle! İşgalde bakmayacaklar sen hangi partidensin, sen hangi tarafsın veyahut da hangi fikirdesin diye! O masada çizdikleri neyse sahada onu yapmaya kalkacaklar. Onun için de çeride bizim kendi aramızdaki sesi yükseltiyorlar, beni sana, seni de bana düşman ederek doları konuşturuyorlar.
Şimdi asıl ifşalara başlıyorum.
15 Temmuz’daki o hain darbe girişimini organize eden yurtta sulh konseyinin eski üyesi Tuğamiral Sinan Sürer’in odasında birkaç tane doküman ele geçirilmişti ve o dokümanlar da Türkiye’yi iç savaşa sürükleyecek ve bölünmesine neden olacak planlar tespit edildi. İç savaş ve Türkiye’yi bölme planı; bunda da görevli olan FETÖ ve FETÖ’nün sanki bizdenmiş gibi görünen o satılmış köpekleriydi. Hani kendilerine hizmet hareketi diyorlardı ya, onların hizmeti Türkiye’yi bölmek.
İşte o ele geçirilen ülkemizi bölme planında ne vardı sayayım size:
Deniz Kuvvetlerini FETÖ ile ele geçir.
Türkiye’yi Akdeniz’de operasyon yapamayacak hale getir.
15 Temmuz darbesiyle de Türkiye’yi içine kapat ve tamamen pasivize et.
Akdeniz’de, Suriye’de, Afrika’da, Orta Doğu’da Türkiye’siz toprak paylaşımını yap, haritayı çiz ve yoluna bak.
Amaa o süper akıl, süper güç dedikleri ‘’kafaların’’ planlarını sen ben bozduk. Allah’ın da yardımıyla, onun bu ülkeye ve bu ülkenin çocuklarının yüreklerine verdiği o ruhla bu az önce saydığım planları sen ben bozduk. Senin annen, benim kız kardeşim bozdu, kapı komşum, memleketten köylüm, şehirdeki arkadaşım bozdu bu planları yani millet olarak biz bozduk bu planı.
Amacım ne korkutmak ne abartmak ne de büyük büyük cümleler kurmak ama dostlar gözünüzü açın, farkına varın, ayağa kalkın, içinizdeki nefsi sesleri susturun ve ayık olun! Türkiye apaçık bir şekilde örtülü savaşın tam ortasındadır. Hadi, bu söylediklerimi de alın taşıyın manşetlerinize. Amerika’dan fonlanan ama bağımsız gazetecilik diye takılan soylu soysuzlar yazın bu söylediklerimi de köşelerinizde, gazetelerinizde veyahut da bu söylediklerimi televizyonlarda konuşun. Bu saydıklarımdan sadece birine, bakın sadece birine de deyin ki, “Hayır ya, o öyle değil, o şöyle…” Hadi varsa yazın bakayım, konuşun!
Ne gerek var ki? Troll de, yalaka de, hakaret et, küfür et geç karşıya. Bırak şimdi, söylediklerime cevap ver cevap! Bir tanesinede de ki, “Yok arkadaş bu öyle değil, şöyle…” Desene!
Nedir kardeşim bu ülkeden istedikleri? Nedir bu ülkede paylaşamadıkları? Bu kadar zorlamalarının sebebi nedir? Bu kadar bölmek istemelerinin sebebi ne? Bir düşün! Ben söyleyeyim mi?
Güneydoğu petrol denizi. Uzaydan tespit ettiler bunu, çökecekler ama ülkemiz bölünmeden buraya çökemezler.
Kapadokya’ya kadar sınırları dayanan Büyük İsrail Devleti’ni kuramazlar. Tekrar ediyorum, ülke bölünmeden buraya çökemezler.
Bölgede güçlü bir devlet, sağlam bir otorite ve güçlü bir lider bunun için istemiyorlar. Hedeflerine giderken kendilerini durduracak hiçbir engel istemiyorlar. Türkiye’yi bölüp minimalize edecekler ve tehdit olmaktan çıkaracaklar. Çökecekler dostlar, çökecekler! Ümüğümüze çökecekler ama az önce de belirttiğim gibi bu ülke bölünmeden buraya çökemezler.
Türkiye 2016-2021 yılları arasında son 5 senede kendini otorite ilan ederek bu oyunu bozdu ve içerideki bölme odaklarını da tek tek tasfiye etti. Peki duruyorlar mu? Yok. Bugünlerde ekonomi üzerinden yine dalga dalga sızdılar ve önümüzdeki günlerde gelecek bunun kokusu, bekleyin. Türkiye ne yaptı? Akdeniz’e indi, biz kendi içimizdeki meselelerden kafamızı kaldırıp da bunun ne demek olduğunu halen daha anlayamıyoruz. Eskiden bu ülkede ordunun Türkiye’si vardı, ordu ne derse ne söylese devlet hizaya gelir ve bunu yapardı, yapmak zorundaydı. Aksi halde darbe yaparlardı ama artık devran değişti. Artık Türkiye’nin bir ordusu var. Akdeniz’e inip Libya ile anlaşarak savunma kalkanı kurduk. Ordumuz hem MİT ile hem de silahlarla hızlı bir şekilde modernize edildi. Geçen haftalarda terörist başı o Apo’nun Öcalan’ın benden sonra örgütte sözü geçecek kişi odur dediği PKK’nın o sözde kurucularından Fuat kod adlı Ali Haydar Kaytan, MİT’in yaptığı özel bir operasyonla etkisiz hale getirildi, gebertildi ve dostlar ölümü örgüt içerisinde dahi gizlendi. Defin işlemlerinde yer alan bütün örgüt kadroları da infaz edildi ama sana bana doları konuşturuyorlar.
Bir bakıyorsun böyle sessiz sedasız Amerika Yunanistan’ın kuzeyinden güneyine kadar askeri olarak yerleşmeye başladı. Her tarafta üs kurdu. Yahu neden? Neden? Amerika bu üsleri niye kuruyor? Bir düşün! Silah ve savaş mühimmatını yığdı bölgeye ve hala yığmaya da devam ediyor. Tam bu arada dünyanın gözü önünde Yunanistanlı Milletvekili çıkıyor, geçen sene hatırla, Türkiye bayrağını ikiye yırttı. O mesajı hatırlıyor musun? “Türkiye’yi böyle böleceğiz, böyle yırtıp atacağız!” diyor ama bizi bunlara kör edip doları konuşturuyorlar.
Türkiye burada yeni bir hamle koydu ortaya. MİT için güvenlikli ve aktif olacak KALE adında bir bina yaptı. İçerisine de o metafizik istihbarat ve yüksek teknoloji eklendi. Metafizik istihbaratın ne olduğunu biliyorsunuz herhalde? Hani o üç harflilerle (!) yapılan, eski sistemlerle yapılan, eski kitaplarda yazan bir istihbarat sistemi. Bu KALE dediğimiz yapıyı dinlemek veya oraya sızmak imkânsız. Bunun yanında istihbarat örgütlerimize dış operasyon izni verildi. İsrail, Hakan Fidan üzerinden KALE’yi tehdit etti, gözdağı verdi. Çünkü artık Türkiye’deki MİT’i kaybettiler ve bu da resmileştirildi. Bir buraya bak, bir bunun arkasındaki planı gör, bir sorgula ama yook, sana bana doları konuşturuyorlar.
Son 8-10 yılda bu ülkede çok şey kaybettiler ve bunların hepsini geri almaya gelecekler. Türkiye’de kaybettikleri etkiyi yeniden kazanmak için kozlarını ve saldırı dozlarını artıracaklar, öyle gelecekler. Herkes rahat olsun! Türk Silahlı Kuvvetleri artık devletin ve Türkiye’nin. MİT artık devletin ve Türkiye’nin. İstihbarat artık devletin ve Türkiye’nin. Bunların hepsini yeniden ele geçirmek ve o büyük hayallerini yani Türkiye’yi bölme planlarını hayata geçirmek için gece gündüz saldıracaklar ve geri gelecekler. Çünkü başka bir yolları yok. Tek yol bu ve onun için yeniden yeniden deniyorlar.
Türkiye’de iç savaş çıkarıp otorite boşluğu yaratmak istiyorlar ve bunun için de bizim aklımıza dahi gelmeyecek yerlerden başlayacaklar yine. Futbol, parti, ideoloji, ekonomi, hayvan hakları… Birçok konu kaşınarak kontrollü bir şekilde kaos oluşturulacak. Bunu yaparken de yani darbe ve iç savaşın anahtar kelimeleri de “demokrasi ve özgürlük.” Tıpkı yurtta sulh, cihanda sulh dedikleri gibi.
Bu bölgedeki petrol ve enerji kaynaklarının kontrolünü tek başlarına kazanmak için de seni beni maşa olarak kullanacaklar. Siyasi kavgalar, parti kavgaları arttığı anda da ajanlarını Türkiye’ye yollayacaklar. İç savaşı körükleyecekler. Ortalığı ateşe verecekler. Türkiye kendi içindeki meselelere odaklanmışken dışarıda ne yapmak istiyorlarsa onu yapacaklar.
Bakın dostlar;
Bu ülkeyi seven, bu milleti seven dostlar; bu olay bir davadır ve bu davada partiler üstüdür. 2023’e giderken kazanılması gereken yalnızca bir seçim değil, tam anlamıyla savaştır. Bunu yumuşatmak için içerideki dil şu olacak:
Seçim bu. Bu yıl kaybedilir, diğerinde kazanılır. Bunu çok da büyük, korku pompalayan sözcüklerle anlamlandırmamak lazım. Milletimiz huzur, özgürlük, demokrasi istiyor. Sadece buna odaklanmalıyız.
Böyle diyecekler. Onun için uyanık ol, ayık ol. Çünkü bizi dolara baktırıyorlar.
Önümüzdeki seçimde yani 2023 seçimlerinde yenilmesi gereken bir parti ya da bir muhalefet değil, başlı başına bir sistem var sistem. Seni, beni, bizi parti kavgasına sürükleyip ortalığı karıştırarak içeride rahat davranmak istiyorlar. Bunun için bir olmaktan başka hiçbir şansımız yok. Birbirimize sahip çıkmaktan başka bir şansımız yok. Ufak tefek hataları örtüp kendi dava arkadaşımıza sarılmaktan başka çıkar yolumuz yok. Enerjimizi kendi içimizde harcayarak dışarıya güçsüz kalma lüksümüz yok dostlar. Bu sıkıntılı zamanda dişimizi sıkıp sonrasındaki ferahı ve ülkemizin bağımsızlığını düşünmekten başka hiçbir niyetimiz yok. Birlik olmaktan, beraber olmaktan, sarılmaktan, kenetlenmekten, ötekileştirmekten uzak durmaktan, bizi kaşımaya kalksalar dahi bunun bir hile olduğu bilinciyle hep ayık olmaktan başka bir yolumuz yok.
Hazır olun, yakında görürsünüz Türkiye büyük Mavi Vatan Tatbikatı yaparak Akdeniz’de ve Karadeniz’de dünyaya meydan okuyacak. Onun için sondaj gemileriyle Mavi Vatan’a yerleşme zemini kuruldu ve her şey hazır. İHA ve SİHA’larla o kukla piyonları etkisiz hale getirildi. Bunun üstüne de Ayasofya’yla tüm dünyaya ve Batı’ya açık bir stratejik mesaj verildi. Bu ülkede, kendi sınırlarımız içerisinde son sözü Batı değil, ABD değil veyahut da o, bu, şu falan değil; bu coğrafyada kararları Türkiye verir! Bu denildi.
Bu söylemleri de sakın particilik veyahut da parti ideolojisiyle düşünmeyin. Sakın bu hamleleri tek bir parti çemberine sıkıştırıp da küçültmeyin. Tarihimizin en büyük tehdidiyle karşı karşıyayız. İçimizde bizdenmiş gibi görünen ama ruhu ve kalbi hiçbir zaman bizden olmayan vatan ve millet hainlerinin algılarına, yalanlarına, oyunlarına, kaşımalarına, bizi birbirimize kırdırma planlarına sakın, sakın kanmayalım! Kendi elimizle kendi milletimize, kendi vatanımıza ve kendi devletimize belki de farkında olmadan ihanet etmeyelim, sırtımızı dönmeyelim, 3-5 doları vatanlarından daha çok sevdiler diye gelecek talihimizi ve şimdiye kadar verdiğimiz mücadeleyi, kararlılığı, yürüyüşü ve ilerleyişi hiç edip heba etmeyelim, çöpe atmayalım.
Bütün bunların yanında eğer ki Türkiye’yi bölme planları başarılı olursa, bizi ne kimse alır ne kimse bayrağı altında taşır ne de kimse bize özgürlük tanır. Bizim bu ülkeden başka gidecek hiçbir yerimiz yok. Şunu da söyleyeyim ama unuttukları, hesaba katmadıkları ve bir türlü bizim gibi düşünemedikleri tek bir şey var. O da bu millete sonuna kadar yeter.
Az önce de belirttim ya, bizim gidecek bir yerimiz yok, evet ama gitmek isteyen de yok! Eğer bu toprağın üstünde yaşamak nasip değilse bize altında yatmayı şeref biliriz. Bunu da herkes böyle bilsin.
Kalın sağlıcakla.