PREZERVATİFCİ METİN UCA’YA KULAK VERİN! – 2 ARALIK 2021

4

Bilmem hatırlar mısınız? 2019’daki yerel seçimlere az bir zaman kala adının anlamını taşıyan, böyle efendiliğiyle, tevazusuyla tanıdığımız adı Yusuf olan bir genç düşmüştü Türkiye’nin gündemine.

Kendisi seçim çalışmaları için gönüllü olarak AK Parti broşürü dağıtmaya sokağa çıkıyor ve İYİ Partili bir vatandaşa da broşür götürüyor. Hanımefendinin kapısını çalıyor, bahçesinden balkonuna doğru broşürü uzatıyor.

Normalde bu durumda ne yapılır? Kapına gelen kişiyi ya buyur edersin ya da dersin ki benim fikirlerim senin bu elinde tuttuğun partinin ideolojisiyle uyuşmuyor, onun için bana broşür bırakmana gerek yok, sağ ol kardeşim deyip gönderirsin kişiyi. Hele hele kendinden yaşça küçük bir genç ise bu diyaloğu yaşadığın, onu insani bir şekilde karşılar ve o şekilde uğurlarsın ama yook. Türk milliyetçisi olduğunu iddia eden bu kadın; kapısına gelen, AK Parti’ye gönül vermiş olan genç Yusuf’u o sırada videoya çekiyor. Kıvrak zekâ ya, aklı sıra o çocuğu aşağılayacak, ezecek, onu çaresiz bırakacak ve sonra da çektiği videoyu sosyal medya hesaplarından yayınlayacak. Ardından da makara kukara yapacaklar onunla yani eğlenecekler, gülecekler. Niyet bu.

İşte bu niyetle tiyatro başlıyor, bu İYİ Partililer tiyatro işini iyi biliyorlar ya…

Böyle saflığı ve temizliği yüzünden akan bu Yusuf yüzlü çocuğa ne diyor kadın biliyor musunuz?

“Sen andımızı biliyor musun? Oku bakayım andımızı. Ne oldu, bitti mi makarnalarınız, kömürleriniz, çaylarınız?” Böyle bir kulak tırmalayan, seviyesiz ve üstten bakan bir tonla Yusuf’u önce aşağılıyor sonrada it kovar gibi kapısından kovuyor. Bu meseleyi o zaman konuşmuştuk ama hazır yeri geldi tekrar soralım o milliyetçilik şovu yapan, milliyetçilik duyarı kasan, okumuş, bilmiş, diploma almış ama ahlak ve edep cahili olan kadına.

Çok saygıdeğer, ultra vatanperver ve çokbilmiş elit hanımefendi.

Bu arada şunu söyleyeyim hitap ederken siz sıfatını hak etmediğin için bundan sonra sen diye konuşacağım, ona göre.

Sen hangi hakla izinsiz bir şekilde o çocuğun videosunu çekiyorsun ve hesaplarında yayınlıyorsun? O gencin üzerinden goy goy yaparken, o delikanlının kalbinin kırılacağını, üzüleceğini veya onurunun, gururunun zedelenebileceğini hiç düşünmedin mi? Hiç aklına gelmedi mi? Sen nasıl bir Türk milliyetçisisin de sırf senden fikir olarak ayrı düşünen gencecik bir çocuğu bu şekilde ezip bu şekilde aşağılamaya kalkıyorsun? Sende hiç merhamet yok mu? Senin de kardeşin, evladın yok mu? Aynı muameleyi birisi senin evladına yapmış olsa ne olurdu diye hiç düşünmedin mi? He bir de o okuduğun üniversitede nezaket, görgü, misafir karşılama, kendinden küçüklerle iletişim kurmayla ilgili bir ders yoktu herhâlde ki bu kadar cahil bu kadar eksik bu kadar yobaz kalabilmişsin sen. Demek ki neymiş edep, ahlak, görgü öyle diplomayla, lüks evlerde oturmayla olmuyormuş. Değil mi? Neyse…

Yusuf bu kadının karşısında öyle beyefendi öyle metanetli ve öyle ağırbaşlı durmuştu ki bu kadın aklı sıra kapısına gelen o çocuğu ezecekken, yayınladığı videodan sonra Yusuf adeta bir kahraman oldu. Videoyu izleyen herkes Yusuf’a sahip çıktı, Yusuf’u savundular ve hani o “Bize Yusuflar, Ömerler lazım!” sözü de buradan çıkmıştı dostlar.

Hatırladınız mı şimdi Yusuf’u nereden tanıdığımızı? Bugünlerde, Yusuf’la alakalı yeni bir şey çıktı karşımıza ama bu sefer dolaylı yoldan karşılaştık bu Yusuf denen genç kardeşimizle. Yine utanmazın biri Yusuf üzerinden kinini, nefretini kusmaya çalışmış.

Popülaritesini kaybetmenin hezimetini ve psikolojik travmasını iliklerine kadar yaşayan, kapı dışarı edildiği ekranlardan o tutmayan kitaplarından, ateist olursam adım konuşulur diye piyasa kovalayan, dünün kullanılıp çöpe atılmış tuvalet kâğıdı tipli bir ismin tweetinde denk geldik Yusuf’a.

Kimdir bu adam? Metin Uca. Yerinde bir güzelleme oldu değil mi, dünün kullanılıp çöpe atılmış tuvalet kâğıdı tipli? Gerçi eksik yerleri var da onları birazdan dolduracağım, biraz bekleyin.

Belki bilmeyeniniz vardır, olay tam olarak şöyle:

Kurbağa Prens adlı bir Twitter hesabı Yusuf’un fotoğrafını alıp bu kimdir? (Yanlış cevap) yazarak paylaşıyor yani eğlenmek için Yusuf’u alıyorlar ortaya. Sonra tweeti alıntılayan bu Metin Uca aynen şunu yazıyor:

“İstenmeyen gebeliklerde prezervatif kullanmanın öneminin kanıtı.” Evet evet, doğru okudunuz, “İstenmeyen gebeliklerde prezervatif kullanmanın öneminin kanıtı!” Yusuf’a söylüyor onu, öyle yazdı o tweetin üstüne.

Eveeet, şimdi bundan sonra söyleyeceğim her söz bana aittir; bilerek ve isteyerek söylemişimdir. Çünkü hak etmiştir bu tipler, onun için konuşmuşumdur. Gel Bakalım Metin Uca. Anladığın dilden gidiyorum bak! Sonra sakın ağlama.

Şimdi sen kimsin, kimin nesi kimin fesisin bilmiyorum. Tevellüdün kaç onu da bilmiyorum, soyun sopun nedir ondan da haberim yok. Ne yazık ki anneni babanı da tanımıyoruz, nasıl bir doğum süreci oldu, seninle alakalı nasıl bir niyetleri vardı kafaların da onu da bilmiyorum. Belki de kazayla olmuşsundur yani senin durum biraz muamma. Onun için senin bu üreme hikâyendeki karışıklığı çözse çözse Müge Anlı çözer yani bu konu bizi biraz aşar.

İnan yaşadığın travmaları da bilmiyoruz, topun inşaata kaçtıktan sonra mı böyle oldun yoksa hep böyle miydin onu da bilmiyoruz.

Normal insanlarda akıl beyne doğrudan bağlıdır ama seninkinde durum biraz farklı sanırım. Aklın başka bir tarafına bağlı yani belli ki bir kopukluk var, bir tıkanıklık bir yetersizlik var ve yetkilileri de seni bu zavallı ve aciz durumdan kurtarmaları için göreve davet ediyoruz. Çünkü bu halini görünce ülke adına çok üzülüyoruz.

Daha önceki tweetlerinde de yine yazmıştın. Kurban Bayramında dalga geçtiğin o kurban edilen hayvanların boku bile gübre oluyor da bir işe yarıyor ama sen? Nereden bakarsan bak o gübre kadar bile işe yaramıyorsun, onun için senin adına da üzülüyoruz.

Prezervatif kullanma konusunda bilirkişi olmaya soyunmuşsun galiba. Yalnız sana tavsiyemiz önce kendi çevrende senin kanını, senin ırkını, senin genini taşıyan birinci derece akrabalarından deneyerek başla bu işe. Kullanma kılavuzunu önce yakınlarında test ederek başla ki onlarda bir tane daha senin gibi imtihanlık bir canlıya maruz kalmasınlar şu 3 günlük dünyada. Gerçekten senin yakınların, akrabaların adına da endişe duyuyoruz ve onlar adına da üzülüyoruz.

Küçükken lağımlı sularda çok mu oynadın bilmiyorum, çünkü ağzından çıkan her laftan sonra insanın aklına lağım gelmesinin başka bir açıklaması olamaz herhalde. Onun için bunu bir düşün yani çocukluğuna bir in.

Metin Uca; iyi mi, yeter mi yoksa böyle devam edeyim mi? Aslında YouTube platformu biraz izin verse daha neler söyleyeceğim neler de neyse…

Anladığın dilden konuşmak istedim özellikle hani bir yerlerde birkaç gram kalmış beyninle zorlanmadan bu videoyu izleyebil diye.

Keşke kara mizah ve soytarılık alanında kariyer yapmayı hedefleseydin. İnan çok daha başarılı olurdun. Ciddi söylüyorum. He bir de bir şey daha var. Yazın Antalya’da ormanlarımız cayır cayır yanarken yani yüreğimiz kor olmuş tutuşurken, herkes bir koldan seferber olmuşken bu adam yani Metin Uca yine çıkmıştı piyasaya.

Orman yangınlarıyla ilgili yağmur duasına çıkan hocalarla alay etmişti. Komiklik yapmayı denemiş ama bir tarafında patlamıştı o komikliği. Yağmur duasına çıkan insanların görüntülerinin üzerine, “Türkiye’de yaşayan herkes bilir ki ağustos ayında Antalya’ya yağmur yağmaz; duaya değil, bilime inanın.” demişti. Sonra? Peşine Rabbim yağdırdı bir yağmur, indirdi bereketini, düşürdü Mevla’m rahmetini yeryüzüne. Bizim bu aydın, çağdaş, bilim insanı Metin Uca ne yaptı biliyor musunuz? Sırra kadem bastı, böyle deve kuşu gibi kafasını kuma gömdü. Zannetti ki kafamı kuma gömersem hiç kimse beni görmez ama kıçının dışarıda olduğunu o kuş beyni kestiremedi. Böyledir bu tipler. Çıkar, böyle bilir kişi gibi konuşurlar, ahkam keserler. Sonra? Mors olunca da direkt salağa yatarlar. Çünkü başka yapacakları bir şey yoktur.

Bunun gibi daha bir sürü rezillik, kepazelik var bu adamın ana sayfasında, böyle sıra sıra. Aslında bu kepaze tiplere o kadar çok şey söyleyesim var ki, de neyse.

Son olarak bu Metin Uca ve bu Metin Uca zihniyetli tiplere birkaç şey daha söyleyip konuyu kapatayım.

Benim annemin, bacımın, kardeşimin başörtüsüyle, çarşafıyla, yaşantısıyla, inançlarıyla dalga geçmeye kalktığınızda komik değil rezil oluyorsunuz!

İslami değerlerle, Kur’an’la, peygamberlerle, sahabelerle alay etmeye kalktığınızda pragmatist değil imandan nasiplenmemiş dinsiz, imansız oluyorsunuz!

Gencecik bir çocukla sırf sizden farklı düşünüyor diye, sırf sizinle aynı partiyi desteklemiyor diye, bu seviyesizlikte konuştuğunuzda bilirkişi falan değil, tam aksine zır cahil ve kendi ideolojik takıntınızla kör olmuş faşist oluyorsunuz!

Birilerinin size kakaladığı içi boş tatlı su demokratikliğini savunup da bir başkasının demokratik hakkına adice hakaret ederken modern, entelektüel ya da akil kişi değil; omurgasız ve ikiyüzlü oluyorsunuz.

Yaptığınız bu seviyesizlikten, bu terbiyesizlikten, bu ahlaksızlıktan sonra “alçaksın Metin Uca” diye yazanları okuyup gurur duyduğunu söylerken kendinden emin veya umursamaz değil, düpedüz ar damarı çatlamış ve utanmaz biri oluyorsunuz!

Ateist olmanız kendiniz dışında hiç kimseyi ilgilendirmez ama o ateizmi bir başkasının inançları üzerinde kullanamazsınız; benim inancımı, benim imanımı, benim değerlerimi kendi içindeki mutsuzluğa ve yetersizliğe alet edemezsin, sen ölmeyi pamuk tıkamaktan ibaret sayarken benim inandığım ahirete benim üzerinden hakaret edemezsin!

“Türkiye’de fikir özgürlüğü, konuşma özgürlüğü yok” diye ortalığı ayağa kaldıranlar, “bu ülke iyice kutuplaştırıldı, hiç kimsenin kimseye saygısı kalmamış” diye duyar kasanlar; ulan çıkıp bir çift söz söylesenize bu herife, sen ne terbiyesiz, ahlaksız bir kişi olmuşsun desenize bu ekran hokkabazına. Bu Metin Uca denen zat-ı şahanenin mahallesindeki gazeteciler, yazarlar, televizyoncular çıkıp “Bu kadar da aşağılık olunmaz, bu şekilde de konuşulmaz ki arkadaş” diye ayar versenize kendisine, bu ağzı lağım çukuruna dönmüş Metin Uca’nın yanındaki o şakşakçılar, o paylaşımını beğenen, retweet yapanlar “eleştiri, muhaliflik bir yere kadar tamam da bu olacak iş değil” diye ağzının payını versenize bu mevsimi geçmiş turşuluk hıyarın ama neredee!

Küfür eden, saldıran, hakaret eden kendi mahallenizden olunca nasıl da üç maymunu oynuyorsunuz, görmüyor, konuşmuyor, duymuyorsunuz nasıl da o konuşan dilleriniz lal oluyor. İşte bu tipler hep böyleydi dostlar. Bunların dedeleri de böyleydi; ikircikli, ikiyüzlü… Tabii kendileri de böyle…

Tabii insan olmak cibilliyet meselesidir. Onun için demiş ya büyüklerimiz:

Katranı kaynatsan olmaz ki şeker

Cinsine tükürdüğüm cinsine çeker

Metin Uca hadi şimdi al bu söylediklerimi, bunlarla da gurur duy. Öyle ya, sana kim hakaret ediyorsa onlarla gurur duyuyorsun hatta bu yakıştırmalarımızı al, şifa niyetine bir yerlerine sür! Tamam?

Ama şunu unutmayın:

Ne kadar saldırsanız da, ne kadar aşağılamaya çalışsanız da, ne kadar bir yerlerinizi yırtsanız da biz bu ülkenin yarınları için o Yusuf yüzlü gençleri sevecek ve onlar bu kutlu yolda dik durdukça da onları baş tacı etmeye devam edeceğiz. Sizin gibilere de; bizim gençlerimize, bizim değerlilerimize saldırdıkça hak ettiğiniz dilden cevap vereceğiz. Eeee öyle başa böyle tarak yani!

Kalın sağlıcakla.