ASLINA BAK NEYMİŞ! – 03 AĞUSTOS 2021
Vatanını gerçekten seven ve bu süreci gören herkesin içi yandı. Kendisine ateşin çocukları diyenler bu kundaklamaları kabul edip, “Evet biz yaptık, biz yaktık, biz sebep olduk, biz istedik, biz bu tezgahı kurduk.” derken içimizden birileri çıkıp, “Hayır ya, siz yapmadınız bunu.” diye farklı bir şekilde bağırmaya başladı. Hatta “Hay Allah ya, nereden çıktı da bu kundaklamaları sahiplendiniz? Tam da hükûmeti köşeye sıkıştırmıştık, şimdi bu açıklamaları da lehlerine çevirirler.” diye bir şeyler yazdı çizdi. Yok yok, şimdi kavga sırası değil. O sebepten girmiyorum bu çöplüğün leşlerinin isimlerini vermeye.
Herkes dört bir yandan yangını takip ediyor, yangını konuşuyor, dualar ediyor, kenetleniyor, iyi niyetle imkânı dahilinde sahada çalışıyor birileri, koşturuyor. Uzakta olanlar da fidan bağışlama kampanyalarına katılıyor. Yangının 4. gününde yani 132 yerde yangın çıkmış, 125’i kontrol altına alınmış yani yangını yavaş yavaş kontrol altına almaya yaklaşmışız biraz daha kenetlenip yekûn olarak tedbirler aldığımızda atlatacağımıza inanmaya başlamışız. Taaak, bir gece yarısı aynı anda, aynı dilden, aynı görsellerle aynı açıklamalarla bir paylaşım, “Global Call” yani “küresel çağrı.” Help Türkiye, Türkiye’ye yardım edin. Muazzam bir taktik değil mi? İnanılmaz güzel işleyen bir sistem.
Yahu arkadaş, yanan bir ağaç için dünya ülkelerinden destek beklemek neden kötü olsun ki, böyle bir günde her şey mübahtır, yeter ki bir can daha kaybolmasın, geleceğimizden bir nefeslik ağaç daha yok olmasın değil mi? Hatta öyle şeyler yazıyorlar, öyle şeyler paylaşıyorlar ki Instagram’da başlayan bu olay Twitter’a bir anda girdi. Mavi tikli hesaplar, herkes, “Global Call” diye Türkiye’ye yardım istiyor. Resmi olduğu onaylanan büyük büyük hesaplar hepsi bunu paylaşıyor. Yahu bir durun, nasıl bu kadar hızlı yayıldı? He? Ne zaman planlandı bu ya da nasıl bu kadar elden ele hızla dağıldı? Bu akıl nereden çıktı? Bu metin gerçekten bizim düşündüğümüz o saf ve iyi niyetli duygularla mı yazıldı derken yürüyor da yürüyor içerikler. Ya, her tarafa yayıldı bunlar. TikTok, Instagram, Twitter, Facebook, işte Scorp… Her yerde. Ünlü oyuncu, şarkıcı, sosyal medya fenomenleri hemen dolaşıma soktu bu yardım çağrısını. Hem de o kadar hızlı yayıldı ki Instagram’daki paylaşım sayısı ilk bir saatte 30 bini aştı. Twitter’da yayılması daha bir başka. Yarım saat içinde 600 binden fazla paylaşım yapıldı .
Etiket, “Türkiye’ye yardım edin.” Her şey iyi niyetli, her şey memleket için değil mi? Tabii. Taki bu paylaşımın hızına etki eden sayfaların bot hesaplar olduğu ortaya çıkana kadar, taki bunu paylaşan fenomen isimlerin bu görsel ve açıklamayı ajans tarafından aldıkları ortaya çıkana kadar. Malum “küresel çağrı” patladı. Ya bir de güzel kardeşim, oyuna geldiğinden bile haberi olmayan iyi niyetli, duyarlı arkadaşlar; Türkiye halihazırda diplomasi olarak diğer devletlerden destek ilişkilerini yürütüyor. Hırvatistan’dan, Azerbaycan’dan, İspanya, Rusya, onun yanında birkaç devlet daha…
NASA verileri her yerde, istediğimiz şekilde görüp takip edebiliyoruz! Birileri bu paylaşımlarla dünyayı mı haberdar ediyor? Yani Türkiye’de olan yangından dünyanın haberi yok mu? Bazıları şöyle söylüyor: Diğer devletler Türkiye talepte bulunmadan da yardım etmek istese ilişki süreci hızlandırılamaz mıydı. Öyle mi?
Bir kez daha söylüyorum, uyanık olun. Yalvarırım şu operasyon sürecini her şeyden bağımsız bir şekilde dinleyin.
Bakın; operasyon Instagram’da Influencer, Twitter’da ise sahte hesaplar üzerinden yürütüldü. Bu yardım çağrısının milyonlarca kişiye ulaşmasını sağlayan hesapların çoğunluğu yakın zamanda açılmış hesaplar ve daha önce hiç tweet atmamış ama mavi tikli, onaylı hesaplardı.
Peki, dünyaya yapılan bu yardım çağrısının içeriğinde ne var? He? Tek elden hazırlanan ve herkesin birebir paylaştığı metin 3 dilde hazırlanmış ve bu 3 dilde hazırlanan metinde ne var he?
Bir de bu metine eşlik eden bir görsel var. Böyle yanan ağaçların görüldüğü fotoğrafın üzerine büyük puntolarla “Türkiye’ye yardım edin ve Küresel Çağrı” başlıkları yazılı. Başlığın altındaki metinde ise Türkiye’de 60 noktada yangın olduğu iddia ediliyor. Halbuki bu paylaşımın yayıldığı sırada yani pazar gecesinde Türkiye’de çıkan yaklaşık 130 yangının büyük çoğunluğu söndürülmüş ve sadece 7 tanesi devam ediyordu.
Peki, dünyaya yapılan bu yardım çağrısı ile ne amaçlandı? He? Hiç lafı uzatmadan baştan söyleyeyim hatta birileri bundan sonrasını izlemeyebilir. Çünkü söylediklerimiz çok ütopik gelecek ama bu iş tam olarak da Türkiye’ye dış müdahale çağrısıdır! (her paylaşım yapanın niyetinin bu olduğunu tenzih ediyorum ve hiç kimsenin de bunu o anki insani duygularla böyle bir oyunu düşündüğünü de zannetmiyorum)
Bu etikete yani küresel çağrı etiketine yangınların sönmesi için iyi niyetli bir şekilde yazan yüz binlerce insan var ama bunun bir ajans oyunu olduğu, planlı ve programlı bir şekilde yapıldığı açık ve seçik ortada.
Bu işin içinde iki tane ana aktör var. İlki bu çağrıyı hazırlayan yani planlayıcı, ikincisi ise bunu yayarak bu planı hayata geçiren maşalar. Maşalar, ajanstan gelen reklam parasının devamı için bu yardım çağrısını paylaşmakta herhangi bir sıkıntı görmüyorlar. Bazıları da çıkıp diyor ya,işte “Biz bunu parayla paylaşmadık.” diye. Evet, evet, doğru. Bu paylaşımı paralı yapmıyorlar, elbette ama ajans ay içerisinde veriyor 20 tane reklam veyahut da üç beş iş birliği… Eee? Böyle bir dönemde de bunu paylaş demiş sana. Şimdi geri çevrilir mi hiç, değil mi? Her şey para mı canııımmm?(!) Maalesef aynen böyle işledi bu süreç.
Bunu paylaşan kişilerin bir diğer amaçları da böyle gündemi etkisi altına almış bir konu hakkında duyarlı olduklarını ve insani taraflarını göstererek kitlesini böyle bir hedefe itmek, etkilemek yani. Kendi kendine duyar kasıyorlar, imaj çalışması yapıyorlar.
Bu oyunun maşalarının amaçları planlayıcıya göre daha masum ve daha bireysel. Asıl sıkıntı planlayıcıda yani bu oyunu planlayıcının, bu çağrıdaki birinci amacı; Türkiye yangınları söndürmekte yetersiz, işte halkın kendisinden umudunu kestiği aciz bir ülke ve yönetilemeyen bir ülke resmi çizmek. Değil mi? Birinci amaçları bu.
İkinci amaçları ve en tehlikelisi de turizmi baltalamak. 1,5 yıldır devam eden bu pandemi sınırlaması sonrası böyle rahat bir nefes almaya çalışan sektöre darbe vurmak. Ülkemize gelecek 35-40 milyar dolar dövizin önünü kesmek. Haliyle de ekonomik olarak ülkemizi daraltmak.
Hedefleri, Türkiye’yi ziyaret etmeyi planlayan turistler. Onları korkutup, kaçırmak istiyorlar. Bir düşünsenize; siz, birçok yerinde yangın olan ve bir türlü de bu yangınları söndürmeyi beceremeyen bir ülkeye turistik ziyaret yapmak ister misiniz?
İşte “Help Turkey” ve “Global Call” çağrılarının arkasındaki gerçek amaç budur ve ortada hiçbir iyi niyet yok. Sadece Türkiye’ye zarar vermeye çalışıyorlar.
Onun için bu videoyu izleyen herkesten ricam, böyle zor zamanlarda sosyal medyada paylaşılan içeriklere karşı çok daha dikkatli olmaları. Zira, sevdiğiniz bir ünlü veya bir sosyal medya fenomeni aracılığıyla sizi de böyle karanlık planlara alet edebilirler ve Türkiye aleyhine yani ülkenizin aleyhine çalışmanıza sebep olabilirler.
Onun için uyanık olacağız, uyanık olacağız, uyanık olacağız ve ülkemizi ölümüne savunacağız! Ölümüne savunacağız!
Kalın sağlıcakla.