CENAZEDE YİNE ŞOV YAPTILAR! – 11 AĞUSTOS 2021

Bizim Anadolu irfanında ölen kişinin arkasından saygı duyulurdu. Biraz sessiz kalınırdı. Kimse kimseye o çok üzüldü, bu az üzüldü diye böyle bir acı yarıştırmaya kalkmazdı. Cenazeye kim geldi, kim gelmedi diye böyle tek tek adam da aranmazdı. Edepti, susulurdu.
Konuya öyle bir girdim ama toparlayacağım. Hepimizin ekranlardan tanıdığı Alişan biricik kardeşini kaybetti. Hepimize hak olan o berzah alemine uğurladı benim de bir kere denk gelip tanıştığım Selçuk Tektaş kardeşimizi. 20 gün süren yoğun bakım sürecinin ardından tüm aile bu kayıpla yanıyor, kavruluyor. Ana evladına, ağabey kardeşine, hayat arkadaşı eşine, çocukları babasına, dostları can arkadaşlarına yanıyor yani acı var, acı yaşanıyor. Dedim ya yoğun bakım sürecinin ardından zaten hastane kapılarında perişan olan aile bir de vefat haberiyle zaten perişan, yorgun, bitik bir hale geldi ama artık magazin de, artık habercilik de öyle bir hal almış ki yemin ediyorum Allah iki kat daha sabır versin o aileye.
Anne ağlıyor, böyle suratının içine içine görüntü çeken muhabir işimi yaptım diyor. Kızı gelip babasının tabutuna sarılıyor, bunu paylaşan magazin sayfaları bir de ona başlık atıyor. İşte 12 yaşındaki o melek kız demiş ki; “Babam bizi bıraktı, sen bizi bırakma.” Sarıldığı yengesine öyle demiş.
Babası falan bırakmadı o çocuğu. Aslanlar gibi babası var o kızların, şimdiye kadar yaşamış oldukları bağ ömür boyu yeter o kızlara. Elbette açığı olur, elbette dinmeyecek özlemleri, elbette hatıraların yetersiz kaldığı çok yer olacak ama duyguyu sömürüden bari bir gün vazgeçelim be kardeşim. Sanat camiasında var ya bir söz, “Ne olursa olsun şov devam etmeli” diye bir söz… Cenaze evini herkes bir kenara bırakmış; yok efendim kim cenazeye katıldı, kim neden katılmadı, hani nerede Demet Akalın, neredeydi işte, hani Seda Sayan nerede, kim konserini iptal etti, Alişan’ın küs olduğu hangi ünlü isim ona zeytin dalı uzattı, cenazeye katılan isimler arasında tek bir kişi yoktu, Alişan’ın kardeşinin cenazesine katılan ünlü isimlerden işte çarpıcı açıklamalar!
Musalla taşında helallik alınırken bile poz kesenler, böyle büyük gözlükleri altında mikrofon kovalayanlar, ölüm ona hiç yakışmadı diye demeç verenler… Yok kardeşim yok, yok kardeşim; şovun devam etmediği yerler de var, şovunuzun kesilmesi gerektiği durumlar da var, halkın sizi kahramanlaştırdığı ama samimiyetten yoksun tavırlarınızın hiç ama hiç uygun olmadığı yerler de var.
Bu videoyu çekmeden önce böyle tesadüf olarak karşıma bir fotoğraf çıktı. Şöyle yazıyordu fotoğrafta. Bir mezar taşı ve üstünde de aynen şu yazı: “Hiç acele etmeyin, boşuna da zorlamayın, herkesin bir gün tektaşı olacak.” diye yani demem o ki dostlar, cenazede ünlü sayan kişiler, taziye evinde ünlü arayan kişiler gerçekten zavallısınız. Ölümün hak olduğunu unuturcasına ölümün bir gün hepimize geleceğini hiç aklınıza getirmeden işte Seda Sayan, Lerzan Mutlu, Demet Akalın muhabbetleri yapıyorsunuz. Bir cenazeye saygı Instagram paylaşımından belli olmaz. Az paylaşanın umurunda değil, çok paylaşan çok üzüldü diye yarış tutulmaz. Allah rızası için çıkalım şu kafadan ya. O dünyanın balon bir dünya olduğunu, sadece yansıtmak istediğimiz, hayatımızın belli bir kısmını sergilediğimiz bir alan olduğunu, hayatımızın birebir gerçeği olmadığını söylesin artık birileri, bağırsın bunu hem de yüksek sesle bağırsın.
Yahu yeter! Bırakın insanlar acısını yaşasın, yasını tutsun. Bırakın insanlar kardeşinin mezarında hüngür hüngür gözyaşı döksün, konuşsun, dertleşsin. İyi de işte bu mesleğin cilvesi de magazin ama diye ağzını böyle eğe eğe konuşan arkadaşlar; hiç görme, hiç çekim yapma, hiç haber yapma demiyoruz ki. Sadece yalan yanlış başlıklar atma, daha fazla tıklanacağım diye gözünü kırpmadan o küçücük çocukları, acılı bir aileyi, anneyi, babayı, abiyi, kardeşi harcama diyoruz sadece.
Biri de ne yazmış biliyor musunuz? Vallahi de billahi de hani yok artık dedim, pes dedim bunu okuyunca, bu kadarı da olmaz dedim; “Arkadaşlar Alişan’a AKP’li diye yüklenmeyin, bence o aslında AKP’li değil yani öyle davranıyor, onun için ona da başın sağ olsun demeliyiz. Kızmayalım ona.” böyle yazmış.
Kafayı yiyeceğim ya! Ölen kişi senin siyasi görüşünden olmayınca ne güzel oldu mu diyoruz biz? Acıyı paylaşmayı sadece kendimize benzeyen insanlarla mı bir tutar olduk? Konuşulmak için, haber olmak için, adımızın geçmesi için ölümü bile ne zaman kullanır olduk be? Biz bunları ne zaman aklımıza getirir olduk Allah aşkına açıklasın biri bunu bana ya.
Tayyip Erdoğan taziye telefonu açmış, bu Alişan’ın da zaten ne olduğu belliymiş… Ulan batsın o kafanızın içindeki asla yumuşamayan, asla ısınmayan, asla kenara atamadığınız o zihniyet. Eğer o izlediğimiz görüntülere, o kulaklarımızda yankılanan seslere karşı hala bunu diyebiliyorsanız insanlığınızı bir gözden geçirin. Omurganıza bir bakın yerinde mi diye.
Acının tarifinin olmadığı yerde baş öne eğilir, acıya ortak olunur; he olamıyorsan da daha da deşmezsin, daha da üzerine gitmezsin, daha da can yakmazsın bizim edebimizde. Bayramını evladının tabutuyla karşılayan bir annenin en acıklı fotoğrafını aramaya uğraşmazsın. Aile çekim için saygı duymanı istediğinde daha da burnunun dibine dibine sokulmaya çalışmazsın.
Yarın o küçük kızlar büyüyecek. Annelerini, babalarını son yolculuğunda gururla uğurlandığını onlara anlattığında senin benim çektiğimiz o fotoğraflar çıkacak karşılarına. Bir ömür attığımız o başlıklar çıkacak karşılarına. Bunu isteyen genel yayın yönetmenleri de, bunu haber yapan muhabirler de, bunları deli gibi merakla izleyen, okuyan bizler de ortağız bu ayıba.
He bu işin bu tarafı varken bir de Alişan’ın kardeşine dualar, hatmi şerifler, Yasinler, tespih hatimleri toplayıp gönderen de binlerce insan vardı tabii. İşte biz hiç tanımadığımız birinin acısına kalben ortak olabilen bir milletiz. Komşusunun cenazesinde onun evine giderken kim olduğunu unutarak gideriz kapısına. Bizi diğerlerinden ayrı kılan özelliğimizdir bu; çünkü bir tencere yemeğiyle cenaze evinin kapısını çalmak, bir şeye ihtiyacınız var mı diye sormadan gördüğümüz ihtiyacı hemen o an gidermeye çalışmak, böyle günlerde varlığımızla manevi güç katmak. Bu değil midir biz deyince aklımıza gelen özelliklerimiz, he?
Öyle bir şey ki artık oturduğumuz yerden hüküm kesiyoruz, acı yarıştırıyoruz, acıların siyasi kimliğini tartışıyoruz, ölümden sonra bile cenazenin magazinini yapıyoruz.
Şimdi bu olan biteni görünce aklımıza şu geliyor:
Ya pardon da yani kimse kusura bakmasın ama biz kimiz ya? Biz kimiz gerçekten soruyorum. Biz kimiz he? Bu ne yargılama, bu ne herkesi sınıflandırma, bu ne en doğruyu sadece bir tek ben bilirim diye böyle gerim gerim gerilmeler, bu ne doymak bilmezlik yahu!
Ölüm bile bizi uyandırmaya yetmiyorsa, ölüm gerçeği bile hala dünyevi yarışlarımızdan bizi alıkoyamıyorsa, ölüm bile hâlâ bu dünyadaki madde bağımlılığımızı az biraz da olsa dindiremiyorsa geçmiş olsun hepimize! Geçmiş olsun hepimize!
Evet, ateş düştüğü yeri yakıyor. Paparaziler çekildiğinde o anne bir başına yanıyor, o kardeş bir başına ağlıyor, o eş yalnız başına yatağa giriyor ve herkes çekildiğinde, magazin basınındaki o şov manşetleri artık dikkat çekmediğinde o kabre gidip dua eden, gerçekten gönülden el açıp dualar gönderen o samimi insanlar kalıyor geride.
Kardeşini kaybeden bir sanatçımızın acısını paylaşınca o sanatçının partisini, siyasi görüşünü, fikirlerini falan almıyorsunuz buna emin olabilirsiniz. Hiç tanımadığımız birinin acısına ortak olduğumuzda o insanla aynı hayat görüşünde veyahut da aynı çizgide olmuş olmuyoruz merak etmeyin. Ölüm gibi, düğün gibi hayatın içindeki acıyı ve sevinci kalben paylaştığımızda sadece insan oluyoruz.
Zor ve sıkıntılı bir süreçten geçiyoruz; seller, depremler, yangınlar, salgın hastalıklar… Birçok kişi hayatını kaybediyor, birçok kişi hastanelerde mücadele ediyor. Biraz anlamaya çalışalım, biraz empati kurmaya gayret edelim ve günlük üç beş dakika da olsa insan olduğumuzu unutmayalım.
Şu an da hastanelerde şifa bekleyen tüm hastalarımıza Allah’tan şifa niyaz ediyoruz ve hayatını kaybeden tüm yakınlarımıza, eşlerimize, dostlarımıza veyahut da sadece ekranlardan tanıdığımız insanlara Allah’tan rahmet diliyoruz. Allah yâr ve yardımcımız olsun.
Kalın sağlıcakla.