BEL ALTI VURDULAR! CANLI YAYINDA KAPIŞTILAR – 8 EKİM 2021
Böyle bir masanın etrafında toplanıyorlar, adı magazin olan program kisvesi altıda devamlı saydırıyorlar. İnsanların ahlakını ve mahrem değerlerini hiç edip olmadık bir masada böyle tek tek bozuk para gibi adam harcıyorlar. Üzerinde durdukları isimlerin kim olduğundan çok bir şov programı adı altında sunmaları daha da fena. Bu aralar Türkiye’nin gündeminde öyle bir konu var ki akıllara zarar. Herkes şunu konuşuyor, herkes bu haberin peşinde, herkes bu olayın arkasını böyle deşiyor, eşeliyor. Yılların zamparası Mehmet Ali Erbil; TikToker yani kendini sanatçı diye sunan Ece Ronay diye bir kızın klibinde oynamış yani destek vermiş, gençlerin önünü açmış. Neyse, basın açıklamaları yapılmış. Klibin setine magazin kameraları gitmiş, ohooo… İşte şöyle saygı sevgi mesajları, işte böyle profesyonellik sinyalleri falan filan…
Hoop 2 gün sonra Ece Ronay denilen kız Mehmet Ali Erbil’le yazışmalarını ifşa ediyor yani ses kayıtlarını yayınlıyor. Son derece seviyesiz, çirkin ve belden aşağı muhabbetler yani. Kız şöyle diyor, “Tabii ki olmaz Mehmet Ali Bey, ifşalayacağım sizin bu yazdıklarınızı.” Mehmet Ali Bey de, “Yayınla, ben de senin bendeki görüntülerini ifşa ederim.” diyor ve leş bir muhabbet. Bu leş muhabbet en dip seviyede devam ediyor.
Ece Ronay denilen kız kim biliyor musun? Böyle polise küfrederek canlı yayınlar açan, böyle müstehcen halli TikTok videolarını yayınlayan ve bunları yaptıktan sonra da kendisinin içerik ürettiğini zanneden bir kız. Bu kızla alakalı hiçbir şey söylemeyeceğim. Sadece Allah hidayet versin, çünkü bunlara başka bir temenni falan yapılamaz herhalde. Neyse sonra işler iyice karışıyor. Mehmet Ali Erbil bu konuyu konuşan bir magazin programına telefonla katılıyor. Deniz Akkaya, Seren Serengil falan var masada. Deniz Akkaya’yla Mehmet Ali Erbil birbirlerine giriyorlar canlı yayında. Böyle ağza alınmayacak sözleri, o meşhur belden aşağı vururum seni çirkinliğine kadar gidiyor. Böyle bağıra bağıra canlı yayında birbirlerine giriyorlar. Bilmiyorum tabii o sırada reji ne diyor! “Off ya, çok güzel bir muhabbet, devam devam, kesin trendlerdeyiz.” diye mi düşünüyorlar bilmiyorum. Tabii anne olan Deniz Akkaya çileden çıkıyor, “Adamsan konuşursun.” diyor, “Beni geçmişimden vurmaya kalkma, ben de seni fena vururum.” diyor.
İyice ateşleniyor ortalık, devam ediyor konu. Ahlaki değerlerin kapı nöbetçisi masadaki o kadınlar, gözdağı veriyorlar ama başka insanlar için maymun diyorlar, vücudu patlamış diyorlar, yaşlanmış teyze diye dalga geçip çıplaklık konuşuyorlar ama kendi rezilliklerine toz kondurmuyorlar ve ne oluyor biliyor musunuz? Türkiye gündemi bu mevzuyla çalkalanıp duruyor. YouTube’un trend listesinde programın her partı yani her bölümü böyle ayrı ayrı en üst sıralarda yer alıyor ve işin garibi de bu yeni şarkısı çıkacak olan kız da gündem oluyor, klibi de izlenme rekorları kırıyor ve tüm bu kepazeliğe hiç kimsenin sesi çıkmıyor. Özgür yaşam, isteyen istediğini diyebilir, isteyen istediği hayatı yaşayabilir, aaa burnunu her şeye de sokma canım goygoyları dönüyor ya.
Hani Arif Nihat Asya’nın bir sözü var ya; cumamız pazar oldu, bize ne olduysa azar azar oldu diye. Evet, olan oldu artık dostlar ve bundan sonrada azar azar değil böyle gümbür gümbür oluyor ne oluyorsa.
Bu ne rezil bir haldir böyle ya! Öyle veya böyle sizin bu leş gündemleriniz neden karşısına çıkıyor bu milletin ya? O bol makyajdan, o fazla efektten kendileri bile kendilerini tanımakta zorlanırken oturuyorlar bir masada: o çirkin, bu ablak surat, o selülitli, bu madde bağımlısı… Yahu nedir bu Allah aşkına ya ve buna ne diyorlar biliyor musunuz? Aile kutsalını koruyan bir yaşam programı. Allah Allah…
Yyahu arkadaş benim çocuğum sizi tanımak zorunda mı? He? Kazayla da olsa böyle saçma sapan programlarınıza denk gelip de bu hayasız konuşmalarınızı beynine işlemek zorunda mı? He?
Bu konuşmalar, bu program tarzları normal değil yahu. Vallahi normal değil, billahi normal değil. Mehmet Ali Erbil mi kaldı artık ya? Bu Mehmet Ali Erbil denen adamın şov anlayışı kadınlara sarılmak, milletin pantolonunu aşağı çekmek ve parmaktan sonra diye yıllarca prim yapmış bir şovmen. E peki bugün yaptığına şaşırıyor muyuz? Yoo! Adam 7’sinde neyse 70’inde de odur. Peki o kızın bunu ifşaladığına şaşırdık mı? Yook, o da yok. Çünkü reklamını yaptı, şarkısını patlattı. Hani vardır ya, reklamın iyisi kötüsü olmazmış, dayan gitsin baba ve bunların hepsinin yanında bu magazin programlarının bunu gündemlerine alıp kavga dövüş sömürülerine şaşırdık mı? Yook! Niçin? Reyting aldılar. En üst sıralara çıktılar. İşte tam da burayı anlatmaya çalışıyorum dostlar. Tam da burayla benim derdim var. Normalleşti bunlar, “Ne var ki bunda ya, yoook canım, sanki ilk kez mi görüyoruz bunları…” gibi tepkiler veriyoruz. Alıştık çünkü. Sustuğumuz için, bunları takip edip izlediğimiz için normalleştirdik, makarasını yapmak için bile olsa bunları konuşarak prim verdik bunlara. Medeni olacağız derken rezil ettik kendimizi. Modern olacağız derken yok ettik değerlerimizi. Bunlar küçük, masum dedikodular diye hafiflettik dilimizden dökülenleri. Arkadaşlar aralarında konuşuyorlar, “Hadi gel, iki dedikodu yapalım. Ay ay ay, dur akşamı kılayım öyle yaparız dedikoduyu…” Ne kadar sıradanlaştırdık ya.
Haa bir de şu var, “E şu an karşımda olsa böyle yüzüne de söylerim aynılarını.” Bak bak bak, ne kadar da mert değil mi? Ne kadar da delikanlı ne kadar da omurgalı bir duruş sahibi değil mi? O zaman yüzü olduğu zaman söyle onları. Adam bir günahı işliyor, diyor ki benim annemin haberi var, babamın haberi var. Hee annenin babanın haberi var mı? Devam abi o zaman…
Yok öyle bir dünya, Allah var Allah! Bunları gördükçe, bunlar önüme düştükçe böyle içim kaynıyor ya. Ha bir de ne yapıyorlar biliyor musun? Bu kadınları yılın annesi seçiyorlar, böyle alkışlıyorlar ekranlarda, devleştiriyorlar onları.
Geçen hafta konuştuğumuz bir konu vardı ya, Yasak elma diye bir dizi, FOX TV’de, onun rezilliklerini konuşmuştuk. Bu haftaki yeni bölümlerden birinin başlığı ne biliyor musunuz dostlar? Mücevherini metresinin evinde buldu. Ay ay ay, dur bir bakalım ne olacak ya? Mücevherini metresinin evinde buldu, Allah Allah. O mücevher oraya nasıl…
Ne oluyoruz ya? Kocaman metres, kocaman yasak ilişki, kocaman normalleştirdiğimiz yenidünya aslında dostlar.
İspanya’da 18 yaşına giren çocukların evden ayrılması için devlet destekleme paketi veriyormuş ama bir şartla: tekrar eve dönmek yok. Nasıl da gençleri düşünen, nasıl da gençlerin böyle kendi ayakları üzerinde durması için kafa patlatılıp yapılan bir hizmet değil mi? Hatta bizim ülkede de bekliyorum ben birilerinden. Bunu Meclise sunup, işte gençlerin kalbini fethetmeye aday olsalar, “Gençler biz sizinleyiz” derken kafalarının arkasındaki bin bir tilkiyi yine gizleseler. Değil mi? Bence 10 numara bir proje bu, hadi kapsın biri bunu! Hakikaten he, bunu şimdi kapar birisi.
Bakın dostlar; aile, aile, aile… Dağıt aileyi, daha başka hiçbir şey yapmaya kalkma. Zaten gerisi kendiliğinden gelir. Kafa direkt bu dostlar. Belki bu ara hep aynı şeyleri söylüyorum ama bizim zihnimizi kontrol altına alıp hep o kendi kirli bilgilerini depolayama zorluyorlar, buna çalışıyorlar.
Ya bir şey söyleyeceğim. Bugün aile konusunda konuşacak kişi Deniz Akkaya veya Seren Serengil mi Allah aşkına ya? Kızı için, Ayşe’yi kendime yaptım diye gazetelere röportajlar veren, evlenmeden çocuk sahibi olmayı kendi kişisel hayat tercihi diye sunan bu kadın mı, “En büyük özlemim sıcacık bir aile” deyip sürekli bu konuda duygu kasan, kamuoyu yapan ama aile mahremiyetine sıra geldiği zaman 0 saygısı olan Seren Serengil mi aile kurumunu ayakta tutmaya öncü kişi olacak? He? Biz Mehmet Ali Erbil’i tanıyoruz, nasıl flörtöz olduğunu da biliyoruz diyerek Mehmet Ali Erbil’i savunan kadın mı aile kurumunu koruyacak? He veyahut da o PKK’yı, teröristleri savunan ve aynı zamanda da destekleyen bir kız mı bugün senin, benim çocuğumun önüne düşecek? He? Klibi bilmem kaç milyon tıklanacak, TikTok’ta polise küfredip, bugün tacize uğradım diye mağdur rolüyle kendine PR kasacak… Allah Allah. Eee ben neyim? Ben, ne verirlerse versinler sorgusuz sualsiz yiyen bir kitleyim, onların gözünde değil mi?
Dostlar, bu konuda ebeveynlerden önce bizim çocuklarımız sistemi değiştirmeye adım atmalılar. Kardeşlerimizi, evlatlarımızı buna göre hazırlayacağız. İstemiyoruz ya bu eski usul isimlerin ekranlarda bizim yerimize orada oturmalarını desinler. Onların yerine daha iyi işlerle gelebilmek için üretmeye odaklansınlar. Bir devir bitti bitti. Oturun evinizde yiyin birbirinizi. Kavganızı, dövüşünüzü, o birbirinize yaptığınız ahlaksız ithamları özelden yapın ya. Hep beraber sesimizi yükseltelim. Ekranlardaki bu kirli ve ucuz muhabbet edenler tek tek ayrılsınlar gözümüzün önünden. Emekli olup, gidip kırmızı ruj sürerek kabuklarına çekilsinler bir zahmet. Bunu dillendirelim.
Bu arada bir şey daha var. Bu seviyesizlik ve bu aşağılık durumda sorumlu olarak belki bu saydığım isimleri görüyoruz ama asıl sorumlu sensin, asıl sorumlu benim, biziz yani. Bu isimleri buraya taşıyan ve onlara reyting kazandıran bizleriz suçlu.
Onun için bu videonun sonunda yalvarıyorum:
Canım teyzem, güzel ablam, iyi niyetli kardeşim, kıymetli abim, değerli genç kardeşim… İzleme bunları izleme, izlettirme bunları. YAP-MA!
Başka ne söyleyeyim ki?
Kalın sağlıcakla.