Dünya siyasetinde son dönemde aşırı sağcı yani herkesin anlayacağı dilde söyleyelim “Irkçı, faşist” siyasetçiler seslerini her zamankinden daha fazla yükseltmeye, vatandaşı oldukları ülkelerde daha fazla ilgi görmeye başladılar. Yabancı düşmanlıklarının yanı sıra İslam’a ve Müslümanlara olan nefretlerini böyle açık açık dile getiren bu kişiler, halktan da biraz karşılık bulunca iyicene azıttılar, dillerinin, eylemlerinin ayarı kaçtı.

İşte buna Fransa’da muhalefetteki siyasetçi Marine Le Pen’i örnek gösterebiliriz. Gerçi Macron’un da bundan geri kalır yanı yok ya, neyse…

Almanya’daki aşırı sağcı parti AFD, 2013 yılından beri oylarını artırarak son yapılan seçimde ana muhalefet partisi konumuna yükseldi.

Kasım ayındaki seçimde koltuğunu kaptıran eski ABD Başkanı Trump’ı da bunların arasında sayabiliriz. O da göreve gelir gelmez göçmen ve Müslüman karşıtı birçok karara imza atmış ve Müslüman ülkelerden gelenlerin ABD’ye girişini yasaklamıştı.

Ama bunların haricinde öyle bir siyasetçi, öyle bir tip var ki ona hangi kötü sıfatı kullansak az gelir. Hollanda’daki Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders’ten bahsediyorum. Geriye doğru taradığı o platin sarısı saçlarıyla herkesin anında gözünün önüne gelmiştir eminim.

Adolf Hitler’i mumla aratacak derecede ırkçı olan bu adamın en büyük derdi Müslümanlar ve tabii Türkiye, onun yanında da Recep Tayyip Erdoğan.

Gara’daki şehitlerimizin acısıyla kavrulduğumuz şu günlerde, bu ırkçı faşist yine boş durmadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın IŞID militanlarına benzetildiği bir resim paylaşarak üzerine de terörist yazdı.

Liderliğini yaptığı partisinin adı “özgürlük” olan bu ırkçı, hiç utanmadan; halkının yüzde 50’sinden fazlasının desteğini alarak seçilen Türkiye’nin cumhurbaşkanına terörist diyebiliyor ve bizim ülkemiz haricinde hiçbir yerden de çıt çıkmıyor, tepki de gelmiyor.

Mesela daha önce İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Boğaziçi provokatörlerinin Kâbe saygısızlığı hakkındaki açıklamasını kısıtlayan Twitter, böyle bir paylaşıma herhangi bir kısıtlama getirmiyor, müdahale de etmiyor.

Hollandalı bilmem ne lalesi, bunu ilk kez de yapmıyor. Daha önce de defalarca kez Müslümanları ve ülkemizi hedef almıştı.

Bu insan müsveddesi, 2018 yılında Peygamber Efendimiz hakkında bir karikatür yarışması başlatmış ve gelecek çalışmalarla da sergi açacağını duyurmuştu. Türkiye ve diğer İslam ülkelerinden gelen tepkiler sonrası geri adım atmak zorunda kaldı.

Hollanda’da 2017’deki genel seçim öncesinde, tüm stratejisini İslam ve Müslüman karşıtlığı üzerine kuran bu Wilders, kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’i, Hitler’in Kavgam kitabına benzeterek ülkede yasaklanması gerektiğini söylemişti.

Yıllar geçtikçe kin dolu söylemlerine yenilerini ekleyen bu Wilders, koronavirüs salgını sürecinde de Müslümanlara karşı hakaretten hiç geri durmamıştı. Yoğun bakım servislerinin Muhammed ve Fatma’lar tarafından doldurulduğunu, kendi vatandaşlarına yer kalmadığını söylemişti.

Önümüzdeki mart ayında yapılacak seçimler için de aynı stratejiyi uygulayan bu ırkçı faşist, seçim vaadi olarak “İslam’dan Arındırma Bakanlığı” kurulacağı sözünü verdi.

Katolik bir ailede yetişmesine rağmen ateist olan bu Wilders, 1998 yılından beri Hollanda’da milletvekilliği ve siyasi parti liderliği yapıyor.

Bir düşünsenize; Türkiye’de veya herhangi bir İslam ülkesinde, bu adamın Müslümanlara karşı yaptığının benzerini Hristiyanlara karşı yapan bir siyasetçi olduğunu.

Düşünemediniz değil mi? Olmaz çünkü.

Bu söylemleri dile getiren birinin bırakın siyaset yapmasını nefes dahi almasına izin vermezler ama bunları İslam’a ve Müslümanlara karşı yapınca hiçbir şey olmuyor.

Avrupa’da aşırı sağ denince, yabancı karşıtlığı denince, Müslüman karşıtlığı denince ilk akla gelen isim olan bu Wilders, iş evliliğe gelince aynı tavrı göstermemiş. İşe bak ki evlendiği kadın bir Macar vatandaşı. Hatta Türk kökenli bir Macar.

Neyse dostlar, biz zaten bu Wilders ve benzerlerinden farklı bir tutum veyahutta da Müslümanlarla alakalı övgü dolu bir tavır beklersek zaten yanılgıya düşeriz.

Batı’nın demokrasi ve özgürlük makyajıyla gizlenmiş o gerçek yüzünü her fırsatta ifşa eden, yaptıkları ikiyüzlülükleri ve insanlık dışı davranışları cesurca, korkmadan onların yüzlerine haykıran bir adamı sevmelerini beklemek hata olurdu zaten.

İmam Şafi’nin geçen videomuzda da bahsettiğimiz sözünü bir kez daha hatırlatalım:

Fitne zamanı düşman okunu takip edin, o oklar sizi Hak ehline götürür.

Evet, bizler düşmanın kim veya kimler olduğunu da biliyoruz, saldırdıkları adamı da tanıyoruz. Yerimiz de belli, tarafımızda.

Her ne olursa olsun, koca bir ümmetin umudu olan Uzun Adam’ın yanında durmaya devam edeceğiz.

Kalın sağlıcakla.