CAN ATAKLI BUNU NASIL DERSİN? – 25 HAZİRAN

25 Hazi̇ran

Türk televizyon tarihinin en talihsiz açıklamasını yine Türk televizyonlarının en gereksiz kişisi yapmış yani Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya çalışmış. Kim? Can Ataklı.

Bu Can Ataklı, boyunu aşan sularda kulaç sallamaya başlamış bu son günlerde. Milletin ezanına, kutsalına saldırmış. Şaşırdık mı? Hayır. Bu zihniyet her şeyi sever. Herkese mavi boncuk dağıtır. Çocuklara, kadınlara, işte hayvanlara, ağaçlara… Tabii sözde(!) ama aynı vatanı paylaştığı hatta aynı mahalleyi paylaştığı komşusuyla, iş arkadaşıyla, akrabasıyla herhangi bir hukuku yoktur bu tiplerin. Çünkü sıradan bu insanlar hiçbir zaman ilgilendirmez bunları.

İslam dininin sosyal hayatı nasıl en ince ayrıntısına kadar dizayn etmiş olduğunu da bilmezler, merak da etmezler. Menfaat ve din düşmanlığı dışında hiçbir insani ilişkileri yoktur bunların ama bizim var. Çünkü biz elhamdülillah Müslümanız.

Bizim hayatımız farzlar, işte sünnetler ve edepler ile örülüdür. Yemek yemekten sokakta yürümeye, talebelikten memurluğa, annelikten komşuluğa sorumlu olduğumuz adabımuaşeret kuralları vardır. Bu kurallar kendi özgür alanımızda en keyifli bir şekilde yaşamayı ve başkasının sınırlarını ihlal etmemeyi öğretir bize ve bu edeplerden biri de başkasının inançlarına dil uzatmamak, kutsalına saygısızlık yapmamaktır.

Bu her konuda kendini haklı ve bilgili gören ama her seferinde cahilliğinin altını kendisi çizen topluluğu -en hafif tabirle- saygılı ve edepli olmaya davet ediyorum. Can Ataklı gibilere de şunu söylüyoruz:

Kime, nasıl selam vereceğimizi sizden mi öğreneceğiz? Bu bir!

İkinci husussa Müslümanlar kardeştir! Dünyanın herhangi bir coğrafyasında yaşayan bütün Müslümanlar, Allah’ın selamını yayarlar ve kardeşçe birbirinin hak ve hukukunu korurlar.

Selam bize Allah’ın rahmetini, bereketini hatırlatır.

Selam bize kardeş olduğumuzu hatırlatır.

Kendi yaşadığı metrekaresinde bile huzuru olmayan kişiler, sadece mutlu olmayı, gülmeyi, eğlenmeyi huzur zannedenler bunu asla anlamak istemeseler de dünyanın öbür ucundaki kapıları açan bir kelamdır selam ve bir anahtardır.

Selam bir güvendir, sevgidir, kardeşliktir ve biz çocuklarımıza elbette en güzel şekilde selam vermeyi ve almayı öğreteceğiz. Müminler kardeştir ayeti kerimesinin anlamını da öğretip kulaklarına eritip dökeceğiz. Kardeşliğin hukukunu da öğreteceğiz. Kardeş için yapılabilecek bütün iyilikleri de ve en önemlisi de Allah’ın rahmet ve bereketini de öğreteceğiz ve bizim çocuklarımız Karabağ’dan, Şuşa’dan selamünaleyküm dediği zaman Medine’den aleykümselam diye cevap gelecek. İstanbul’dan verilen bir selam Libya, Trablusgarp’da karşılığını bulacak. Avrupa’nın o kapitalist soğuk ikliminden kurtulup da İslam ile şereflendirilmiş bir İngiliz annenin selamı elbette Doğu Türkistan’da çaresizliği kucaklamış bir annenin kalbine konacak ve biz ve çocuklarımız, safları öyle sık tutuyoruz ki, bekliyoruz. Hem de kol kola değil, can cana bekliyoruz kardan aydınlık sabahları.

Öyleyse birilerini daha da kudurtmak için, birilerinin inadına; duyan kulaklara, hisseden gönüllere şifa olması için aşk ile esselamün aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.

Ebeden ve daima…

Kalın sağlıcakla.