EĞER YAYA GEÇİDİNDEN GEÇTİYSEN YANDIN! SAKIN YAPMA! – 14 EKİM 2021

Yaya Geçidi 1080 1080

Beni bilen bilir. Hiçbir zaman Avrupa sevdam olmamıştır. Avrupa’nın hiçbir ritüelini savunmamış, hiçbir geleneğini benimsememişimdir. Tarihini hele hiç kıyaslamamışımdır bile bizim şanlı Türk tarihimizle. Siyasetine, ideolojisine, kültürlerine, yaşama şekillerine değil özenmek çoğu zaman eleştirmişimdir. Bizim Türk geleneklerimizi, Türk insanımızı örnek göstererek Avrupa’ya her zaman burun kıvırmışımdır.

Hala daha aynı düşünüyorum, dedim ya hiçbir zaman Avrupa hayranlığı olmadı bende elhamdülillah. Ama dün bir video düştü sosyal medyada önüme. Onu izleyince, ‘’Yahu Avrupa’da hiç böyle şeyler olmuyor’’ diye mırıldandığımı, Avrupa’nın meğerse bir özelliğini takdir ettiğimi, beğendiğimi fark ettim.

Durun durun, hemen ‘Bak Abdurrahman Uzun da Avrupa’yı imreniyor’ diye düşünmeyin. İzlediğim videodan bahsedeyim biraz niye öyle içerlediğimi o zaman daha iyi anlayacaksınız.

Video şu dostlar; Ankara’nın bir caddesinde geçiyor olay. Bir Youtube kanalı tarafından da saniye saniye kaydediliyor cep telefonu kamerasına. Yaya geçidinde birkaç vatandaş 3-4 adım ötedeki karşı kaldırıma geçmek için uzun süre araçların yol vermesini bekliyor. Evet, evet… Kanunen geçiş hakkı kendilerinde olan yayalar bir ileri iki geri yaparak araçların durmasını ve kendilerine geçmeleri için müsaade etmelerini bekliyorlar.

Bu arada aralarında da şöyle bir diyalog oluyor. ”Şimdi normalde yaya geçidinde yol vermeleri gerekir. Bekliyoruz, bekliyoruz…” diye böyle kendi kendilerine konuşurlarken tam o esnada bir kargo firmasına ait minibüs şoförü ya insafa gelmiş ya da kameraya alındığını fark etmiş olacak ki duruyor aniden. Yol veriyor vatandaşlara. Hani aksilik olacak ya, var bir talihsizlik, arkadan gelen belediye otobüsü de minibüsün yaya yolunda durmasına ihtimal vermediğinden hızını alamayarak ona arkadan çarpıyor. Tabi al peşine kilit olan bir trafik…

O kenarda bekleyen vatandaşlarda bir bakıyorlar, ”Geçmiş olsun, olacağı buydu” diyerek böyle sağ salim geçiyorlar karşıya.

Bu video adeta sosyal medyada viral oldu birkaç saat içinde. Birazda sosyal deney tadında olduğu için elden ele dolaşarak bütün hesaplarda paylaşımı yapıldı. Bir sürü yorumlar yazıldı videonun altına. Ve sadece benim değil, videoyu izleyenlerin de aynı düşündüğünü fark ettim yorumları okuyunca.

Aynı şekilde bir talihsiz olayda Sakarya’da yaşandı. Yayaya yol vermek isteyen bir sürücü hızını yavaşlatıp durunca, arkasından gelen araçtaki şoför öndekine çarpmamak için direksiyonu kırarak yol kenarındaki tarlaya uçtu. Allah’tan olaylarda ölüm falan yok, çok şükür. Ama ders çıkarılması gereken trajikomik olaylar bunlar. Sonrasında da oturdum bir araştırma yaptım. Gördüm ki, yayalara yol verme konusunda meydana gelen o kadar çok kaza var ki ülkemizde, okudukça üzüldüm açıkçası.

Kimdi bu devamlı ‘üzüldüm, üzüldüm’ diyen?  Hani ‘çok üzüldüm ya’ diyen… Neyse…

Evet, Avrupa’da biri ayağını yola attığında karşıdan gelen araç hızı ne olursa olsun yavaşlayıp yol veriyor yayaya. Onlarca Avrupa ülkesine gittim, ne yalan söyleyeyim adamların bu davranışlarını hakikaten takdir ediyorum. Ama durum bizde maalesef böyle değil. Hatta aksine trafikte ilerlerken biraz yavaşlayınca sebebi ne olursa olsun arkadakinin kornasına, küfrüne maruz kalıyoruz. Hele hele dursak hani yaşlıya, hayvana yol verecek olsak iş kavgaya kadar gidiyor ne yazık ki.

Normali şu: Yaya geçidine yaklaşınca araçlar hızlarını düşürmeli ve arkadaki araçta öndekinin aniden durma ihtimaline karşı her zaman takip mesafesini korumalı. Bu bilgiler aslında ilkokul sıralarında aldığımız dersler. Ve bunu hepimiz biliyoruz, ama maalesef uygulamıyoruz. Medeni bir sürücü ile karşılaşınca da ya kavga ediyoruz ya da bu videodaki gibi kazalara şahit oluyoruz.

Hal böyle olunca yayalar da yol verilmediği ya da araçlara ‘belki durmazlar, hızlarını yavaşlatmazlar’ diye güvenmedikleri için yolun boş olduğu anı bekliyorlar.

Hele hele arabaların böyle vızır vızır geçtiği bir caddeye denk geldiysek geçmiş olsun. Karşıya geçmek için ya şoförle göz göze gelip meramımızı anlatacağız ya da kanat takıp uçmamız gerekiyor.

Yani dostlar kabul edelim, trafikte sabrımız da, anlayışımız da yok denecek kadar az. Ama şunu da bilelim, biz bu değiliz. Avrupa’ya özenecek insanlar değiliz, olmamalıyız da. Bu tarz uygulamalar bizim için hayal olmaması gerek.

İşte deniliyor ki, ‘’Devlet trafikteki sorunlar için çare bulmuyor. Devlet, bir Almanya gibi trafiği rayına oturtamıyor, devlet önüne gelene ehliyet veriyor, işte devlet böyle devlet şöyle…’’

Her olayda olduğu gibi trafik sorunlarında da ihale devlete kalıyor. Günah keçisi yine devlet ilan ediliyor.

Peki devlet bir şey yapmıyor mu?

Bakın bu ülkede trafik üzerine yapılan bazı uygulamalardan bahsedeyim size. Ondan sonra da siz oturun karar verin suçlu kim bizler miyiz yoksa devlet mi?

İçişleri Bakanlığı tarafından belirli aralıklarla Trafik Denetleme Şube Müdürlüğünde görevli polis memurları tarafından trafik güvenliğini sağlamak amacıyla yaya geçidi uygulaması yapılıyor. Özellikle okul önlerinde yapılan bu uygulamayla öğrencilere uygulamalı trafik dersi veriliyor.

Hemen hemen her şehirde trafik eğitim parkları açıldı. Trafik hakkında farkındalığın artması ve özellikle geleceğin şoförlerinin bilinçlenmesi için çocuklara eğitim veriliyor.

Mesela bakanlık, “Yaya Önceliği Kırmızı Çizgimizdir” uygulaması başlatarak ülke genelinde birçok noktada şerit boyama etkinlikleri yaptı. Yani nedir bu? Kavşak giriş ve çıkışları ile yaya ve okul geçitlerine yaklaşırken yavaşlamak, varsa buralardan geçen veya geçmek üzere olan yayalara durarak ilk geçiş hakkını verilmesi için yaya yollarına kırmızı şeritler çekildi. Yani bakanlık öncelik yayanın, öncelik hayatın diyerek farkındalık oluşturmaya çalıştı.

Hatta hatırlayın 2019 yılı ”Yaya öncelikli trafik yılı” ilan edilmişti.

He bir de bunun yanında çok güzel bir çalışmaydı, bazı bölgelerde böyle sürücülerin dikkatini çekmek için 3 boyutlu yaya geçidi uygulaması hayata geçirildi. Farklı bir algılamayla optik yanılsama sağlanıyor. Yani direksiyondaki adam devam ederken önünde böyle şekilli 3 boyutlu çalışmalar yapılmış.

Bu çalışmayla amaçlana şey şu; Sürücülerin yayalara gereken duyarlılığı göstermesi. Onun için yaya geçitleri 3 boyutlu özellikle boyanıyor. Güzel de bir estetik görünüme sahip.

Sürücü bu 3 boyutlu çizilen yaya geçitlerinin oraya geldiği zaman ilk önce burada bir yükselti olduğunu düşünüp, yavaşlıyor, ardından duruyor. Araçlar durunca da yayalar karşıya daha güvenli geçiyor.

Bunun yanında denetimler var. Denetimlerden de örnek verecek olursak, Trafik şube müdürlüğü tarafından özellikle yaya geçitlerine trafik ekipleri görevlendiriliyor. Polisler, sürekli motosiklet ve araç sürücülerine yönelik yaya önceliği denetimi yapıyor. Yayalara yol vermeyen sürücülere de ceza uyguluyor.

Yayaya yol vermemek hem bir hak ihlalidir hem de cezai işleme tabii tutulan bir kural ihlalidir. Yayaya yol vermeme cezası da caydırıcı olsun diye 652 lira yapıldı.

Yani daha ne yapabilir bu devlet bu konuda bilemiyorum. Diyeceğim şey şu, biraz da suçu kendimizde arayalım, biraz da biz koyalım elimizi taşın altına, biz yapalım bir şeyler bu ülke için.

Trafik çok ciddi bir mesele dostlar. Bu konuda çok can kayıpları verdik, çok acılar çektik. Diyorum ki, daha fazla yaşamayalım bu acıları, trafikte bir vatandaşımızın dahi burnu kanamasın. Sadece insanlar değil, hayvanlar dahi yara almasın trafikte.

Çünkü şunu biliyoruz; Bizim yüreğimizde saygı var, merhamet var, sevgi var, hürmet var… Onun için hiç boşuna özendirmeyelim birbirimizi Batıya, o Avrupa’ya. Bizim kanımızda daha fazlası var.

Mesela hatırlayın, Tuzla’da karşıdan karşıya geçmek isteyen yaşlı bir çift bir türlü görünce araçlar durmuyor ve geçemiyorlar. Onları gören ve yardımcı olmak isteyen bir minibüs şoförü de arabasını yan çevirerek yolu kesti. Ardında da o yaşlı çift karşıdan karşıya geçti. Hatta sosyal medyada görüntüleri yayınlandı ve çok da takdir topladı.

Bunun yanında arabaların hızlarından karşıya geçemeyen yaşlıların koluna girerek onlara yardımcı olan gençlerimiz var bizim. Hatta aracından inip görme engelli vatandaşı karşıdan karşıya geçiren sürücüleri hatırlayın.

Dedim ya bizim içimizde var bunlar var. Unutmayın, her şey incelikten kırılır, insan ise kabalıktan kırılır dostlar. Bu videoyu bir duyarlılık adına çekmeye çalıştık. Onun için bizi izleyen dostlara sesleniyoruz. Lütfen, atalım şu içimizdeki trafikte ortaya çıkan kabalığı ve tahammülsüzlüğü bir kenara itelim. Biraz daha birbirimize karşı anlayışlı olalım. Ve ne olursa olsun hoşgörüyü elden bırakmayalım.

Kalın sağlıcakla.