HAZAR ERGÜÇLÜ İÇİN TÜRKİYE AYAĞA KALKTI! 26 Nisan 2021
Amerika Başkanı Joe Biden’in 24 Nisan’da yaptığı bu soykırım açıklamasından sonra bu “sözde soykırım” olayının tarihini, detaylarını, kronolojisini anlattığımız videomuz trendlerde üst sıralara doğru çıktı. Bu videomuzda olay neydi, ne değildi, işte neler yaşandıyı anlatmayacağım. Bunları öğrenmek isteyen dostlar varsa bir önceki videomuzu izleyebilir.
Bugün başka birini konuşacağım, Hazar Ergüçlü. Yeni dönemin popüler oyuncularından biri bu arkadaşımız. Reklam filmleri, oynadığı dizi ve filmler, kendisinden 20 yaş büyük yönetmen sevgilisiyle magazin gündemine gelmiş (ki burası bizi kesinlikle alakadar etmiyor) bir isim Hazar Ergüçlü.
Amerika Başkanı Joe Biden’ın bu, “Ermeni soykırımını tanıyoruz.” açıklamalarından sonra sosyal medya hesaplarında şu fotoğrafı paylaştı. Böyle kesik bir nar ve üzerinde de bazı yaralar zamanla iyileşmez, altına da 1915 notunu yazıyor.
Şimdi bu paylaşım sonrası o kadar çok tepki aldı ki bu Hazar, o kadar büyük kanallarda bu skandal paylaşımı manşetlere taşındı ki bu yaptığının kabul edilemez bir tutum olduğunu ona söyleyen o kadar büyük kalabalık vardı ki kısa zaman sonra bu paylaşımı silmek zorunda kaldı. Yani? Geri vites.
1 Ocak 1992 doğumlu bu Hazar nereli, kimdir, nedir, ne değildir diye baktığımda Kıbrıs Türkü olduğunu öğrendim.
Yazık, üzüldüm ve acıdım. Eğer az bir şey bilseydi Kıbrıs’taki Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde Kıbrıs Türklerinin yaşadığını, okusaydı az bir şey o köylerde yaşayan bebeklerin, çocukların, yaşlıların cesetlerinin iş makinalarıyla nasıl taşındığını, yıllar sonra ailesini çukurların içerisinden çıkaran Kıbrıs Türklerinin acısını az bir şey bilmiş olsaydı diyemezdi bu sözleri. Kıbrıs’ta doğup da Kıbrıs’ta Rumların yaptığı soykırımı bile tanımayan Hazar Ergüçlü hangi mahalleden alkış almaya niyetli bilmiyoruz ama ekmek yediğin kaba pislemenin ne demek olduğunu bilse bunları söyleyemezdi bu, en azından bunu biliyoruz.
Ermenin soykırımını kabul eden, bunu anan, buna destek veren, bunu yaşatan, bunu gerçek sayan, bunu hisseden, bunu iliklerine kadar doğru gören hiç kimse ne Atatürk’ü ne de Atatürk’ün fikirlerini yaşatıyoruz falan diye gevelemeye kalkmasın ağzında. Bir gün önce 23 Nisan’ı kutlayıp ertesi günü 24 Nisan’da Ermenilerin acısını, soykırımın üzüntüsünü kalplerinde yaşatan hiç kimse Atatürkçülükten ve milliyetçilikten falan konuşmasın. Mustafa Kemal Atatürk’ün o sözde Ermeni soykırımıyla alakalı tarafını, durduğu yeri, bu konudaki fikirlerini de bilmiyor belli ki bu arkadaşımız. Çünkü bilse bu sözleri söyleyemezdi yani tarihi yetersizliğinden bu cahilliği yoksa diyemezdi.
Ha birde şimdi bu Hazar Türkiye gündemine oturunca böyle eski görüntüleri, eski röportajları, işte eski canlı yayın açıklamaları falan çıktı ortaya. Beyaz Show’a katıldığı bir programda Hazar’la ilgili bir bilgiyi yakalamış Beyazıt Öztürk. Annesinden almış bilgiyi. 9 yaşında ne olmak isterdin diye Hazar’a sorduklarında Türk bayrağı olmak isterdim demiş. Tabii bunu duyan stüdyo alkış, ıslık, kıyamet. Sonra ne oluyor, bu kız ne diyor biliyor musunuz? “Yazık işte, insan o zaman bilemiyor neyi isteyeceğini.” diyor. Böyle imalı imalı gülere, o Türk bayrağının ne demek olduğunu bilmediğinden bu zavallıca açıklamaları yapıyor, çünkü bilseydi bunları söyleyemezdi.
Bir Kıbrıs Türkü olarak o Türk bayrağının ne demek olduğunu bilseydi ki dedelerinin, babalarının o bayrağı gördüğünde ona nasıl sarıldıklarını bilseydi bunları söyleyemezdi. Sözde Ermeni soykırımını savunan o sanat camiasının ünlüleri şu İstanbul’u bir dolaşsınlar ya. Çok uzağa gitmesinler he, önce bir Kurtuluş Mahallesini gezip Balat’a, Fener’e bir uğrasınlar ve oradaki gerçek Ermenilerin bu sözde soykırımla alakalı ne düşündüklerini bir dinlesinler onlardan. Babaları ağaçlara asılan genç kızların hikayelerini, bebeklerin hangi sobalarda nasıl katledildiğini, hamile kadınların doğmamış çocuklarının hikayelerini öğrensinler. Öğrensinler ki olayı bilsinler. Çünkü bilseler böyle saçma sapan konuşamazlar.
Bakın bu mesele birilerinin şov yapacağı bir yer değildir, bu mesele Hollywood’a açılma hayallerinizi gerçekleştireceğiniz bir yer de değildir, bu mesele adım daha da çok duyulsun da nasıl duyulursa duyulsun diye PR yapacağınız bir yer değildir, bu hassas mesele en çok konuşulanlarda ilk sırada olmak için yarışacağınız bir yer de değildir; bu mesele bir şahsın, bir kişinin, bir tarafın, bir partinin, sadece belli bir grubun da meselesi değildir; bu mesele dünün meselesi hiç değildir; yok efendim dış politika da işte şu yanlış yapıldı, bu yanlış yapıldı, işte şu kişi bu kişi falan meselesi de değildir bu mesele; bu mesele sağın, solun ya da bir fikrin meselesi de değildir.
Bu mesele sadece ve sadece bu toprakların meselesidir. Türk bayrağının millî meselesidir, şanlı tarihin ve onurlu geçmişimizin muhafaza edilme meselesidir. Bu bayrağın altında yaşamaktan gurur duyan herkesin ortak derdi, birlik ve haykırış meselesidir.
Tabii yine siz bilmezsiniz
Yaptığınız bu açıklamalarla aydın değil, rezil olursunuz.
Devrimci değil, hain olursunuz.
Sanatçı değil, özenti olursunuz
Modern değil, bağnaz olursunuz
Özgürlükçü değil, tarihe kör olmuş yobaz olursunuz.
Ve siz bu milletin dillere destan o kalender hikayesini bilmiyorsunuz, çünkü bilseniz böyle aciz durumlara düşmezsiniz.
Kalın sağlıcakla.