MİLLET İTTİFAKININ ADAYI BELLİ OLDU! – 21 EKİM 2021
Kötü gidişe son, geleceğe muazzam bir başlangıç, ayrım yapmaksızın siyaset, hangi partili olduğuna bakmadan herkese sarılmak, mutluluk aşılamak, umut vermek, eşit seviyede bir yönetim anlayışı. Böyle hepsinden bir tutam alıyorsun, bunu güzelce ezberleyip yutuyorsun, sana uzatılan her mikrofonda bunları tekrar ediyorsun. Konu ne olursa olsun konuyu sürekli kucaklaşma, sarılma, koklaşmaya getiriyorsun. Pardon bir de konuları çarpıtma adına bunlara cevap verecek zamanımız yok, işimize bakalım diyorsun ve bu şekilde de büyüyünce Ekrem İmamoğlu oluyorsun.
Her ajansın isteyeceği bir model bu. Dediğimizi yap, sakın kendin yorum yapma, bize itaat et, biz sana bir hikâye yazacağız ve seni parlatacağız. İşte karşınızda CHP’li (sadece CHP’li değil), İYİ Partili, Saadet Partili, HDP’li Ekrem İmamoğlu. Hani alkış? Konfeti, ıslık… Yok mu? Yok kardeşim. Neden biliyor musunuz? Az dinleyin anlatayım.
Cumhuriyet Halk Partisi gözünü kapamış, her şeyi koymuş bir kenara 2023 seçim zehirlemesine başlamış bugünden. CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Belediye başkanlarının, cumhurbaşkanı adayı olmasını onaylamıyoruz.” Gibi bir açıklaması oldu. Şimdi gibi diyorum çünkü o kadar dağılmış ve o kadar kopmuş durumdalar ki sürekli yuvarlak cümleler, sürekli nokta koymadıkları açıklamalar yapıyorlar. Onun için böyle “gibi” diyorum. Bu açıklamanın ardından “vay sen misin bunu diyen” dercesine İBB Başkanı Anadolu gezilerine başladı. İstanbul’da o kadar çok yapılacak iş varken, İstanbul’da ciddi anlamda birçok plan-proje, çalışma ve faaliyeti bir an evvel bitirme varken, dilinizde dünya kenti ama gerçekte Beylikdüzü Belediyesi vizyonundan öteye götüremediğiniz İstanbul için yana yakıla, gece gündüz koşmak varken nereden çıktı bu turne havasındaki Anadolu seyahatleri he?
Hakikaten nereden çıktı bu? Adam il il geziyor. Orada miting var, burada buluşma, orada fotoğraf çekimi, bilmem ne toplantısına katılma… Eğer bir gün fırsat bulabilirse inşallah İstanbul’a da gelecek(!) 16 milyon İstanbullu bekliyoruz.
Kemal Kılıçdaroğlu da yüzyıllardır düzenli aralıklarla dile getirdiği siyasi suikastlar endişesini bence farklı konularda dile getirmeli yani 2023 seçimlerine giderken Kemal Kılıçdaroğlu için en büyük tehdit aslında siyasi suikastlar falan değil. En büyük tehdit Ekrem İmamoğlu’nun ta kendisidir. İmamoğlu’yla Kılıçdaroğlu arasında ok yaydan çıkmıştır artık. Yiyin birbirinizi de şöyle güzelce izleyelim, bakalım nasıl kıvırıp nasıl kafa koparacaksınız birbirinizin.
İBB Başkanı galiba popülarite zehirlenmesinin ve şöhretin ona getirdiği edayla adeta ipini kopardı ve o il senin bu şehir benim, gezilere başladı. Görmüşsünüzdür televizyondan, sosyal medyadan falan. Bu gezilerdeki sebep? Bilmiyoruz. Herkesin kafasındaki soru şu: İstanbul’dan daha fazla Yunanistan’da mesai yapan bu adam nereden çıktı da Anadolu’da nabız yoklamalarına başladı he yoksaaa millet ittifakının (ki seçime kadar öyle bir ittifak halen daha kalmış olur mu onu da bilmiyorum) cumhurbaşkanı adayı kendisini mi görüyor acaba? Valla keşke olsa. Seçime giderken ne eğleniriz ama değil mi?
Diyarbakır’da bir sergi açılışı varmış. Türkiye’de yaşanan faili meçhul cinayetler, kazalar, çatışmaların konu edildiği eserler, Diyarbakır’da “Hafıza Odası” isimli bir sergide toplanmış ve bu sergi de Türkiye’nin ve bölgenin tanınmış isimlerinin katıldığı törenle açılmış.
Başlangıçta şunu söyleyeyim, çok özür diliyorum. Böyle garabet bir şeyin öyle ya da böyle reklamına dâhil olduğum için ve bu kirli hafızanın adının duyurulmasına aracı olduğum için çok özür diliyorum.
Şimdi diğer tarafta Diyarbakır analarının yürekleri cayır cayır yanarken neyin hafızasıdır bu diye hiç kimse sormuyor mu?
Bu hafta sonu Bingöl ve Tunceli’deydim. Orada insanların anlattığı yol kesme hikâyelerine şahit oldum, böyle birebir dinledim ve o insanları, o karanlık günleri dişlerini sıka sıka, dudakları titreye titreye nasıl anlattıklarını duydum gördüm. Peki bu eşkıyalıkta var mı o hafıza sergisinde he, o yollarını kesip kafalarına acımadan sıktığınız faili meçhuller de o hafıza serginizde mi? Bingöl’de bir otobüsten indirip 33 askerimizin kafalarına sıkıp infaz ettiğiniz var mı o hafıza serginizde?
Türkiye; Türküyle, Kürdüyle toplumun bütün acılarıyla beraber, hepsini birden ifade ediyormuş bu sergi, öyle açıklama yapıyorlar da bu sergiyi oluştururken hangi acıları seçtiniz he? Hangi ailelerin, hangi Mehmetçiğin, hangi hayatları kararan kardeşlerin, eşlerin hikâyesini temsil ediyor bu sergi he? Hiç kimse sormuyor mu bunu?
Şimdi bu Ekrem İmamoğlu sarılmayı, kucaklamayı çok seviyor değil mi? Diyarbakır’da Ekrem İmamoğlu’nun sarılmaya korktuğu birileri mi var acaba? Ajansınız mı yasakladı yoksa poz verdiğiniz o eş başkanlar ümüğünüzü sıktı da görmediniz mi o Diyarbakır annelerini?
Neyin hafızasından bahsediyorsunuz siz ya? Siz neyi ulu orta sergiliyorsunuz ve bunu da toplumsal acı, toplumsal hafıza diye pazarlıyorsunuz he?
Ekrem İmamoğlu ve HDP’lilerin önünde poz verdiği o sergide arkada kuru kafaların üzerini Anadolu motiflerinin olduğu örtülerle sarmışlar. O örtüler nedir biliyor musunuz? O örtüler birilerinin görmediği veyahut da görmek istemediği o yan sokaktaki Diyarbakır anneleri var ya, işte onların gözyaşlarını sildiği örtülerdir onlar.
Siz neyin hafızasını sergiliyorsunuz Allah aşkına ya? Hadi sergileyin bakayım Yasin Börü’nün hikâyesini de orada!
Sayın Ekrem Bey, hadi yiyorsa söyleseydiniz ya oradakilere, “Bu hafızada bir eksiklikler var” deseydiniz ya! “Neden Yasin Börü yok burada, neden Trabzonlu Eren Bülbül yok burada?” diye sorsaydınız ya! Göremedim onların isimlerini deseydiniz ya! Neden çekindiniz? Yiyorsa falan dedim ya az önce, onun için hiç kimse kusura bakmasın ve benden de bugün üslupmuş, dilmiş, şuymuş buymuş kimse beklemesin!
Bu ziyaretleri yaparak, bu fotoğrafları vererek bir de millete umut vermeye kalkıyorsunuz değil mi? Kusura bakmayın; siz siyaset değil, sadece şov yapıyorsunuz şov!” Hiçbir şey söyleyemediniz oradakilere. Çünkü korktunuz, korkaksınız yoksa ipinizi çekerler değil mi? Sizi desteklemekten vazgeçerler. Sonra? O peri masalınızın sonu gelir değil mi? Onun için çekindiniz.
Hani bu toplumun her kesiminin acılarını ve yaşadıklarını toplumsal hafıza diye sergilemeye kalkıyorsunuz ya, soruyorum size:
Bedirhan bebeği neden anmadınız? Ulan 11 aylık süt kokulu bebeği anmaktan da mı koktunuz be?
Vatanına bayrağına, toprağına, memleketine âşık Kürtlerin acılarını neden koymadınız o sergide? Neden koymadınız o duvara? İşte bu kadar korkuyorsunuz ve hiçbirinizin azıcık bile yüreği yok be!
Türkiye’nin karanlık günlerindeki faili meçhulleri anarken faili kendinizin olduğu acıları neden anamıyorsunuz he?
O terörist başı Apo’nun da heykelini dikseydiniz ya serginin girişine. Başkanınız da gelir, böyle hayran hayran bakardı ona, sarılırdı ona! Değil mi? Poz verirdi, sever çünkü böyle sarılmayı, poz vermeyi.
PKK terör örgütünün yaptığı o kalleşliklerin resmini de assaydınız ya duvarınıza! He? Bu ülke teröre kaç tane Mehmetçiğini verdi? Kaç tane evladını kaybetti? Kaç tane hayaller, hayatlar, umutlar, aileler yarıda kaldı. Siz sergi salonlarında iftihar kahkahalarınızı atarken yan tarafta feryat eden anaların çığlığı sizin kulaklarınıza hiç gelmedi mi, dokunmadı mı yüreğinize? Ama yakındır, bekleyin, sadece bugünlük kalmadı!
Neyse, bu ikiyüzlülükleri gördüğüm zaman kan beynime sıçrıyor. Biz yine gelelim asıl soruya.
Bu Ekrem İmamoğlu bu Anadolu turnesine niye çıktı? Bence Ekrem İmamoğlu, “Halk beni istiyor” profilini partisine kabullendirmek adına bu Anadolu gezilerine başladı ve “Sırtımı da HDP’ye dayadım ve siz bana mecbursunuz” diyerek CHP yöneticilerine bir güzel gözdağı verdi, yetmedi üzerine bir de poz verdi. Ekrem İmamoğlu’nun görevi de zaten budur. Ona İstanbul’da koltuğu veren ağabeylerini bolca ziyaret etmesi gerekiyor.
Bir de dostlar ne olur bilen varsa söylesin:
Bunlar PKK’lı teröristleri kahraman gibi göstererek, övgüler dizip sonra da birbirlerine Atatürk portresi hediye ediyorlar ya, burayı benim aklım almıyor. Bu nasıl bir şey ya? Yahu arkadaş Atatürk’ün resmini bile kendi makam sevdalarına kullanmaktan zerre utanmıyor, çekinmiyorlar mı bunlar? Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusunu teröristle yan yana getirip bunu da şova çevirmeyi nasıl kaldırıyor mideleri? Yahu arkadaş buna ses çıkaracak, bu kepazeliğe dur diyecek bir tane bile Cumhuriyet Halk Partili seçmen yok mudur he? Bir tane gerçek bir CHP’li çıkıp da, “Yeter be, Atatürk sizin dağda, bayırda, merdiven altında kestiğiniz faturalın muhatabı değildir!” diyemiyor mu? Hiçbir tane CHP’linin aklına gelmiyor mu bu ya? Nereden gelsin ki? Bütün CHP’lilere, siz hepiniz Mustafa Kemal’in itlerisiniz diyen adamla, Ekrem İmamoğlu yan yana poz veriyor.
Dostlar 2023 seçimlerine daha bir buçuk yıl varken şahit olduğumuz bu manzara bize gösteriyor ki önümüzdeki günlerde herkesin tarafını, safını, çizgisini, yerini, ülkesi için bağımsızlık mücadelesini verip vermediğini, vesayetin karşısında nasıl bir duruş sergilediğini net bir şekilde göreceğiz. Bu toprakları kanlarıyla sulayan şehitlerimizin, Mehmetçiğimizin savaşını daha da güzel anlayacağız. 2023 seçimlerine giderken bu ülkede kimin kimlerin yanında durup destek verdiğini daha da güzel fark edeceğiz. 2,5 yıldır o HDP’nin kapıları önünde nöbet tutan anaların ne istediklerini, ne için bu bekleyişi sürdürdüklerini daha net bir şekilde görecek ve bu hafızayla sandığa gideceğiz.
Hiç kimse merak etmesin. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ışıkları hep yanacak ve bu ülkenin çocukları –hiç kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın- ecdadı gibi yeniden şahlanacak. Bu ülkenin ışıklarını söndürmeye kalkanlara da en güzel cevabı akşam karanlığında bütün âlemi cihanı aydınlatan o hilal ile verecek.
Konuyu toparlamak gerekirse olan biten şu arkadaşlar:
CHP ve Millet İttifakında Cumhurbaşkanlığı adaylığı krizinin odağında olan isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, partisine rağmen gittiği Diyarbakır ziyaretinde, öldürülen PKK’lıların isimlerinin ve maskelerinin yer aldığı duvarın önünde HDP’lilerle poz verdi ve memnuniyetini dile getirdi. Olan biten bu.
Bir de diyorlar ya, “Ülke çok ayrıştı, çok kutuplaştı” Evet, doğrudur. Bu ülkede sağcı-solcu, AKP’li, MHP’li, HDP’li, CHP’li… Yok abi. Bu ülkede iki taraf var:
Bir, bu ülkenin bekası için gece gündüz çalışan bir adamın yanında toplanan bir kitle, diğer tarafta da bu adam gitsin de ülke ne olursa olsun diye mücadele eden diğer taraf. İşte biz 2023 seçimlerinde bu iki taraftan birini seçeceğiz.
Görelim Mevla’m ne eyler, ne eylerse güzel eyler.
Kalın sağlıcakla.