ÖZLEDİĞİMİZ CHP GERİ DÖNDÜ! – 14 EYLÜL 2021

Chp

Yine tatsız bir konuyla karşınızdayım. Anlatacağım görüntü böyle çok çirkin, çok aşağılık ve çok can sıkıcı ama sonucu itibarıyla çok da mutluluk verici.

Hemen başlayayım. Son 5-6 yıldır bu ülkede böyle iki yüzlü, riyakar, yalanlarla dolu bir siyaset anlayışı hakim oldu. Aslında tam da karşısında yer aldığı, ideolojik olarak yanından bile geçmediği kesimlerden oy almak isteyen partiler böyle çeşitli göz boyamalarla, günlük siyasi manevralarla insanları kandırarak kendilerine çekmeye çalışıyor. 2019’daki yerel seçimlerde de gördük ki az da olsa amaçlarına ulaştılar yani başarılı oldular. Kimden bahsettiğimi anlamışsınızdır. Tabii ki CHP.

Bu CHP’nin başını çektiği millet ittifakında yer alan partiler de tam olarak bu taktiği uyguluyor. Bir bakıyorsunuz yüz yıldır İslam’a ve İslam’ın bütün değerlerine savaş açmış olan, İslam’ın izini bu topraklardan silmek için elinden geleni yapmış olan ve başörtüsü düşmanlığıyla milyonlarca genç kızın üniversite hayallerini yıkmış olan bu CHP, son zamanlarda mütedeyyin kesime göz kırpıyor. İşte başörtülü, çarşaflı kadınlara rozet takıp partilerine üye yapıyorlar, belediye başkan adaylarını camiye gönderip Kur’an okutturuyorlar. Bir başka şehirde ülkücü kökenli bir aday çıkarıp milliyetçi-muhafazakar seçmeni kendilerine çekmeye çalışıyorlar.

Makam mevki uğruna MHP’den ayrılan ülkücülerin kurmuş olduğu İyi Parti’ye bir bakıyorsun, terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP ile cilveleşiyor. O hapisteki kravatlı teröristle böyle kahvaltı davetleri havada uçuşuyor.

Milli Görüş’ün temsilcisi olduğunu, Erbakan Hoca’nın mirasçısı olduğunu iddia eden Saadet Partisi’ne bir bakıyorsun, iktidardayken kendilerine yapmadıkları düşmanlık kalmayan, 28 Şubat’ın aktörlerinden olan gazetecilere Erbakan Hoca’nın adıyla düzenlenen organizasyonlarda ödül veriyor.

HDP’yi tarife bile gerek yok zaten. Daha küçük yaşlardaki Kürt çocuklarını kandırıp dağa götürülmesine aracılık ederek Kürt analarının ocağına ateş düşürüyor ve Kürtlere en büyük düşmanlığı yapıyor. Bütün bunların yanında bir de üstüne kendilerini Kürtlerin temsilcisiymiş gibi pazarlamaya çalışıyorlar.

Bu nasıl bir sahtekarlıktır ya, nasıl bir omurgasızlıktır, nasıl bir ikiyüzlülüktür bu ya? Hani var ya insan bazen söyleyecek kelime bulamıyor bunlara. Bunlar Mevlana’nın yüz yılı aşıp bugüne gelen, artık yabancı ülkelerde dahi nam salan “Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol.” öğünden de bir gram nasiplenmemişler.

Neyse ki tüm bu yalana dolana rağmen o kafalarındaki gerçek düşünceleri, düşman oldukları değerleri ve içlerinde taşıdıkları İslam nefretini ifşa eden birileri çıkıyor. Dayanmak kolay değil tabii, bir yerden patlak veriyor. Bunların hepsi asıl niyetlerini çok güzel saklıyorlar, baştakiler gibi. Tabii herkes bunları saklamakta o baştakiler gibi, o parti liderleri gibi başarılı değil.

Balıkesir’in Edremit ilçesinde Edremit’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü sebebiyle bir organizasyon düzenlenmiş. Görmüşsünüzdür onu sosyal medyada falan, günlerdir konuşuluyor. İşte efeler müzik eşliğinde oynuyor, marşlar söyleniyor. Aa aaa o da ne? Böyle üzeri kara çarşafla örtülü yere diz çökmüş bir kadın zincire vurulmuş. Sonra işte efelerden biri kadının yanına gelip zincirini çözüyor. Kadın da hemen çarşafı yere atıp üzerinde Atatürk resminin olduğu Türk bayrağını elinde tutarak ayağa kalkıyor öyle açık saçık bembeyaz elbiselerle. Bir anda alkış kıyamet!

Tabii aranızda ne olduğuna anlam veremeyen, çarşaf gidip, başı açık elbiseli bir kadının ortaya çıkışında alkışlanacak ne var diye düşünenler olabilir. Anlayın siz de! Çalıştır saksıyı. Ne kadar cahilsiniz ya! Türk kadını özgürleşti işte! Anlamayacak ne var bunda! Çarşaf, işte başörtüsü gibi şeyleri çıkarıp böyle saçını, kolunu falan açınca anında böyle özgürleşiyorsun, çağdaş bir kadın oluyorsun işte! Kaç yıldır bu ülkede yaşıyorsunuz ve çağdaşlığın ne demek olduğunu halen daha anlayamamışsınız. Yazık size vallahi!

Offf Allah’ım of! Ağlanacak halimize gülüyoruz resmen! İşi şakaya falan vuruyoruz da maalesef gerçekten ülkemizdeki durum bu. İçler acısı bir haldeyiz. Yıl olmuş 2021, başka ülkeler nerelere gitmiş, nelerle uğraşıyor; biz halen daha çarşafı çıkarmayı, baş açmayı, orası burası açık kıyafet giymeyi çağdaşlıkla eş tutan bir zihniyetle uğraşıyoruz.

Edremit’teki bu ahlaksız görüntü çok büyük tepki aldı, doğal olarak tabii. İşte valilik soruşturma başlattı, kaymakam görevden alındı, böyle herkes CHP’li Edremit Belediyesine saydırdı da saydırdı. Ben bu konuda herkesle aynı fikirde değilim, açıkçası farklı düşünüyorum.

Ben bu organizasyonlarından dolayı CHP’li Edremit Belediyesine ve o Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğine teşekkür ediyorum hatta tebrik ediyorum onları. Çok ciddiyim, çok teşekkür ediyorum onlara. Çünkü onlar, belki böyle yavaş yavaş unutulan, acaba değiştiler mi diye düşündüren, somut bir gerçeğin Osmanlı tokadı gibi yüzümüze çarpmasına vesile oldular.

Evet çok teşekkür ediyorum . Çünkü bu Edremit Belediyesi ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği perdelemeyi yırtıp, maskelerini düşürdüler. Bize de CHP ve zihniyetinin ne olduğunu en yalın haliyle bir kez daha hatırlattılar.

Sanki artık başörtüsüne karşı değillermiş, bu milletin değerlerine düşmanlık beslemiyorlarmış gibi rol kesen CHP’lilerin aslında ne olduğunu tekrar gözler önüne serdiler.

Bu ülkede başörtüsü sorununun çözüldüğünü ve artık bundan sonra yönetime kim gelirse gelsin bunun değişmeyeceğini iddia edenler var. Çok yanlış bir düşünce. Zira başörtüsü meselesi bu ülede daha çözülmedi, sadece Erdoğan’a güçleri yetmiyor. Onun için suspuslar. Son zamanlarda biraz güçlendiklerini düşünenler sosyal medyadan kafalarını çıkarttılar hemen. “Başörtüsü meselesi bir yönetmeliğe bakar” diye gözdağı veriyorlar insanlara.

Hepimiz çok iyi biliyoruz ki CHP yarın iktidar olsa, ilk yapacakları icraat; kamu kurum ve kuruluşlarında başörtüsünü yasaklamak olacaktır. CHP’nin şimdiki Genel Başkanı bu Kemal Kılıçdaroğlu’nun diğerlerinden farklı olduğunu, daha özgürlükçü düşündüğünü falan zannetmeyin. Bundan 3-5 sene önce Cem TV’de bir programa katılıyor ve sunucunun başörtüsünden bahsederken “çul” ifadesini kullanmasına Kılıçdaroğlu da “işte bir metrekarelik bir bez parçası” diye destek vermişti. Kafa aynı kafa dostlar.

Herkesin şunu çok iyi bilmesi lazım, bu millet kurtuluş mücadelesini bu topraklarda özgürce yaşayabilmek, ezanını rahatça dinleyebilmek, namazını rahatça kılabilmek, inancını hakkıyla yaşayabilmek için verdi. Ardından cumhuriyetin kurulması ve özellikle de Atatürk’ün son döneminden itibaren yapılan uygulamalar insanları çok rahatsız etti hatta rahatsızlık hafif kalır, insanları perişan etti. Hani vardır ya, anamdan emdiğim süt burnumdan geldi diye; heh bu millete aynı o duyguyu yaşattılar. Çok partili hayata geçişin ardından da ilk demokratik seçimde bu millet Adnan Menderes’i başa getirerek CHP’yi alaşağı etti ve bir daha da onlara iktidar yüzü göstermedi. Okuduğumuz, araştırdığımız kadarıyla Adnan Menderes de böyle çok dindar bir insan falan değildi. O da eski bir CHP’liydi ama insanlara onların dini değerleriyle uğraşmayacağının mesajını verince millet onu ülkenin başına geçirdi ve Türkçe ezan gibi bir garabeti ortadan kaldırıp ezanı aslına döndürmesi ona bu milletin defalarca kez teveccüh göstermesini sağladı ama o damarı 1960 darbesiyle kestiler. Sonrasında yapılan seçimlerde bu kez Adnan Menderes ile aynı çizgide olduğunu söyleyen Süleyman Demirel başa geçti. Süleyman Demirel de bu milletin değerlerine savaş açmadığı için kazandı o seçimleri. 71’de yine muhtıra verdiler, ondan sonra Bülent Ecevit başa geldi. Çünkü o diğer CHP’liler gibi görülmedi. Köylüydü hatta lakabı da Karaoğlan’dı ama yine de tek başına iktidar olamadı. Millet bu CHP’yi yani Karaoğlan’ı dengelemek için yanına Necmettin Erbakan’ı verdi, koalisyon kuruldu. Sonra? 80 darbesi. Yine bu millet perişan edildi. Darbeden sonra yapılan ilk seçimlerde millet, böyle kendi İslami konforuna müdahale etmeyecek biri olan Özal’ı ve onun çizgisindekileri başa getirdi.

Özal’ın partiden ayrılmasından sonra Mesut Yılmaz geldi ama bu Mesut Yılmaz da CHP’lilerin yaptığı hataya düştü. İmam hatiplerin önünü kesmek için 8 yıllık zorunlu eğitimi getirdi ve bu millet onu da affetmedi. Yapılan ilk seçimlerde indirdi aşağı.  Dürüst adamdır, bak işte Apo’yu da yakaladılar diye Ecevit tekrar başa geldi. Sonra? Bu milletin yine başörtüsüyle uğraştı ve o 28 Şubat süreci sonrası Bülent Ecevit’in bir sonraki seçimlerde nasıl hezimete uğradığını hepimiz bugün gibi hatırlıyoruz ve 2002 yılına gelindiğinde de sırf namazında niyazında olduğu için, bu milletin değerlerine sahip çıktığı için, insanların inanç özgürlüğünü koruyacağını düşündüğü için Recep Tayyip Erdoğan’ı büyük bir destekle tek başına iktidara taşıdı bu millet. Niçin Tayyip Erdoğan’ı bu ülkenin başına getirdi bu millet biliyor musunuz? İşte ekonomi, işsizlik, susuzluk, çöp falan filan… Bunlar işin görünen tarafı. Asıl duygu şuydu: Bunlar İslam’la savaşmaz! Bakın hizmet ettiği için demiyorum he. Sırf İslam’a ve İslam’i değerlere savaş açmadığı için 20 yıldır desteğini sürdürüyor bu millet.

Çünkü birileri aksini iddia etmeye çalışsa da bu ülkenin büyük çoğunluğu imani anlamda dinine bağlıdır. İslam’ın emir ve yasaklarına da elinden geldiğince dikkat etmeye çalışıyor. Belki namazını düzenli olarak kılamıyor olabilir, içki içmek gibi de bazı günahlardan kendini sakınamıyor da olabilir ama bu kusurlar onların Müslüman olmadığını veya Allah’ın emirlerine karşı geldiğini göstermez hatta yıl 11 ay düzenli olarak içki içen bir insan ramazan ayı geldiğinde elindeki şişeyi bir kenara bırakır ve 1 ay orucunu tutar. Bayram namazlarını kaçırmaz. Haftadan haftaya da olsa Cuma namazına gider. Kim başını örtmüş, kim başını açmış buna karışmaz bu millet.

Bu konuda araştırma yaparken şöyle bir veri çıktı önüme: Geçen şubat ayında Türkiye’de başörtüsüyle ilgili yapılan bir araştırma yani az benim söylediklerimi destekler mahiyette. Vatandaşlara sormuşlar, “Kamu kurumlarında çalışanların başörtüsü takmasına karşı mısınız?” diye. Yüzde 83 gibi büyük bir çoğunluk karşı olmadığını söylemiş. Sadece yüzde 11 gibi küçük bir azınlık başörtüsünün yasak olması gerektiğini savunmuşlar. E bunların çerisinde CHP’ye de oy verenler var yani CHP’ye oy verenlerin de büyük bir kısmı başörtüsü yasağına karşı. Gerçekten beni de şaşırttı bu sonuçlar. Demek ki küçük bir azınlık haricinde bu millet başörtüsü sorununu kendi içinde çözmüş. Aslında sokağa bakınca da bunu görüyorduk ama oranın bu kadar yüksek seviyede olmasını açıkçası beklemiyordum. Özellikle gençlerimize bakıyorum; başı açığı, kapalısı birbirlerinin hayatlarına saygı duyarak kol kola geziyorlar caddelerde.

Bu yapılan anket de bize gösteriyor ki CHP’nin dini değerlerimize karşı yürüttüğü bu saldırgan politika, sadece yüzde 10, yüzde 11 gibi küçük bir azınlığa hitap ediyor. Bakmayın öyle seslerinin çok çıktığına, sanki bu ülkenin yarısı onlar gibi düşünüyormuş gibi davrandıklarına bakmayın siz ama bu faşistçe konuda CHP’ye eşlik eden bir parti daha var. O da PKK’nin siyasi uzantısı HDP. Biri Atatürk’ün arkasında saklanarak böyle Atatürkçülükle uzaktan yakından alakası olmayan şeyler yapıyor. Diğeri de sözde Kürtlerin savunucusu rolünde ama Kürtlere en büyük düşmanlığı yapıyor. Ancak ikisinin de ortak noktası din düşmanlığı. Çok net olarak söylüyorum, din düşmanlığı.

Bundan 5-6 yıl önce Gülten Kışanak da Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı iken bir sanat galerisi açılışında aynı, çarşaflı kadınları yine zincire vurdurmuştu. Çarşafa, başörtüsüne bakış açıları aynı. Din düşmanlığı konusunda bir farkları yok yani. Bugün böyle gizli ortaklık yapabilmelerinin en büyük sebebi de işte bu din düşmanlığı.

Onun için ben, bize unuttuklarımızı hatırlattığı için bir kez daha CHP’li Edremit Belediyesine teşekkür ediyorum. On numara bir programdı, böyle ayan beyan herkes, her şeyi gördü. Bu millet bu iki yüzlülüğü gördükçe ve o geçmişte yaşadıklarını unutmadığı sürece CHP’ye bu ülkede sittinsene bir daha iktidar yüzü göstermez. O yüzden dostlar gelecek günler çok daha aydınlık olacak. Onun için hiç kimse endişe etmesin. Allah var, gam yok.

Kalın sağlıcakla.