SALAĞA YATAN KOMEDYEN – 4 KASIM 2021
Cem Yılmaz:
O bir kıvrak zekâ, o evimizin komedyeni, o bu ülkenin bir değeri ve artık sanıyorum Cem Yılmaz bu ülkenin önde gelen ünlü maşası. Zaten bir bu kalmıştı Osman Kavala hakkında konuşmayan, onun suçsuz olduğunu söylemeyen.
Yok valla, ünlü maşası derken hiç öyle ağır bir söz falan da etmedim hatta ve hatta kendisinin üzerine vazife değilken yaptığı o son açıklamalarının yanında az önce söylediğim o iltifat cümlelerini boşa bile söyledim. Öyle değil mi?
Gezide “Ağaçtan yanayız, sopadan değil!” tweetlerini böyle büyük bir sanatçı duyarlılığıymış gibi paylaşan, kaz dağları talan ediliyor yalanında, en başta kucağına kaz alıp, olayı aklınca protesto eden o duyarlı komedyenimiz Cem Yılmaz yine duyarlı, sade bir vatandaş kimliğiyle çıktı ortaya veya çıkması istendi. Yani o kadar duyarlı bir adam ki bu Cem Yılmaz, o kadar ağacı, ormanı seviyor ki işte Gezi’ye koşuyor, yazıyor, çiziyor, en önde bayrak sallıyor ama bu memlekette son 2-3 yılda milyonlarca dikilen tek bir fidan için konuşmuyor, geleceğe nefes projesine susuyor, ortalıkta yok. Eee hani bunlar ağaç severdi, he? Kaz Dağları için yırtınıyor ama PKK “ormanları ben yaktım” dediğinde başını kuma gömüyor, tek kelime etmiyor, edemiyor.
Birçok konuda fikir beyanında bulunmaktan çekinmiyor ama ülkemizin sınır bölgelerinde verdiği mücadelede, o askerlerimizin verdiği savunmada, Kızılelma’ya giden askerlerimizin gösterdiği o civan mertliğe, o başarıya çıtını çıkarmıyor, konuşamıyor. Onun için de Cem Yılmaz artık bu milleti güldürmüyor, mide bulandırıyor.
Birçoğunuz görmüşsünüzdür. Bir video düştü gündeme. Cem Yılmaz bir YouTube kanalına konuk olarak katılıyor ve Cem Yılmaz’a Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş soruluyor. “Haydaaa, nereden çıktı bu soru?” demiyor Cem Yılmaz. Kelime oyunlarıyla böyle masumane, iyi niyetli ve saf, sade bir vatandaş olarak bu soruyu cevaplıyor yani Cem Yılmaz bildiğiniz salağa yatıyor. Yook, şimdi Cem Yılmaz gibi bir adamın o adamların neden içeride yattıklarını bilmeyecek kadar gündem cahili olduğunu zannetmiyorum. Onun için bu resmen salağa yatıp hedef şaşırtmak, öyle geldi bana.
Cem Yılmaz’a soruyorlar ki, “Osman Kavala’nın ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olması hakkında ne düşünüyorsun?” -Bu arada bir şey merak ediyorum, bu Osman Kavala’yla Selahattin Demirtaş’ın niye isimleri devamlı bir arada kullanılıyor? Böyle tek yumurta ikiziymiş gibi. He? Selahattin Demirtaş’ın suçu başka, Osman Kavala’nın suçu başka ama bu ikisine özgürlük isteyen kişiler aynı.-
Neyse, Cem Yılmaz’ın cevabı şu:
“Evrensel standartlarda bir ülkede böyle şeylerin olmaması gerektiğini düşünüyorum. Başka ne düşüneyim? Çünkü elimde gerçekten dediğin gibi en yalın haliyle, evinde oturan bir vatandaş olarak, -altını çiziyorum- evinde oturan bir vatandaş olarak kim olduğu, ne olduğu bilinen, ne yaptığı bilinen bir insanın böyle gizemli bir suçu varmış gibi gösterilmesini biz oturduğumuz evden anlamıyoruz.” dedi. Gizemli? Oturduğumuz evden anlayamıyoruz?
Cem Bey son filmlerinizdeki şakalar güldürmüyordu da, yani gerçekten sosyal hayatınızda da artık eriyorsunuz ve bu açıklamanız da, ne kadar gündem cahili olduğunuzun bir göstergesi belki de. Onun için Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın neden içeride olduğunu anlamamış olabilirsiniz ama kusura bakmayın, bu ülkenin evinde oturan vatandaşları, özellikle de o evinde oturan Yasin Börü’nün annesi çok iyi biliyor o iki isim neden içeride diye. Hee gerçekten madem anlamıyorsunuz, madem bilmiyorsunuz, e madem konu da buraya geldi; o zaman eğer merak ediyorsunuz gelin anlatayım ben size niçin bu adamların içeride olduklarını. Oturduğunuz o yerden bir kalkın ve iyi dinleyin bizi. Tamam?
Önce şunu söyleyeyim, kimsenin böyle gizemli bir suçu falan yok. Kimsenin de bu bahsettiğiniz kişiler hakkında böyle olmayan bir suçu varmış gibi gösterme çabası, amacı falan da yok.
40 yıldır bu ülkenin yüreğini yakan, binlerce evladını şehit eden, birçok kadını dul, birçok çocuğu babasız bırakan o PKK’ terör örgütüne güzellemeler yapan, böyle bir terör örgütünün müdafaasını yapan kişileri, dernekleri finanse eden Osman Kavala’nın ve 6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi, bu ülkeyi bölmeye yemin etmiş Selahattin Demirtaş’ın gizemli bir suça zaten ihtiyacı yok. Her şey ortada. Birileri görmek istemese bile.
Hayır da Cem Bey, siz neyin gizeminden bahsedip de makara yapmaya çalışıyorsunuz aklınız sıra he?
Uluslararası darbelerin finansörü olan George Soros’un kurduğu “Açık Toplum Enstitüsü”nün Türkiye şubesi temsilcisi olan bu Yerli Soros, bu Kızıl Soros Osman Kavala’nın mı suçunu merak ediyorsunuz? He? Bu adamın serbest bırakılması için Türkiye’ye ayar vermeye kalkan 10 büyükelçi ve arkalarındaki devletlerin bu adamla olan pazarlığını mı merak ediyorsunuz? He? Osman Kavala’nın 15 Temmuz darbe girişimindeki o FETÖ casusluğunu ve askeri darbe girişimindeki hainliğinin suç olup olmadığını mı merak ediyorsunuz? He? Hakikaten neyi merak ediyorsunuz?
Sizin “Mesele ağaç, mesele çevre” diye millete satmaya çalıştığınız ama doğrudan iktidarı yıkmak ve devirmek için yapılan, o demokrasi ve hukuka aykırı olan Gezi ayaklanmasının, Gezi yağmalamasının, Gezi kalkışmasının, Gezi çapulculuğunun, Gezi Vandalizm’inin koordinatörlüğünü yapan, Atatürk Kültür Merkezini işgal edip o terörist sloganları, o çaputları oraya asan, o kuklaları oynatan kuklacı Osman Kavala’nın suçunu mu merak ediyorsunuz? He?
15 Temmuz darbesinin hemen ardından darbeyi yöneten adamlarla otel odalarında görüşmeleri sonrasında o adamlarla merkez üstü yerlerde bir araya gelmesi… Haaa bunların da hepsi böyle belgeli, bilgili şeyler he. Öyle eniştemin komşusunun söylediği uydurma şeyler falan da değil. Bunların suç olup olmadığını mı merak ediyorsunuz?
PKK terör örgütünün lideri olan Abdullah Öcalan’ın gururla selam gönderdiği ve Sırrı Süreyya Önder vasıtasıyla da İmralı’ya selam gönderen bu adamın işlediği suçtan mı emin olamıyorsunuz siz? Derdiniz ne?
Selahattin Demirtaş’a da gelelim, hadi!
Terörist başı Apo’nun heykelini dikme vaadi veren bir adamın ve o adamın uzantısı olanların bu ülkede yaptıkları suç değil mi size göre?
Yasin Börü’nün katili kim? Eren Bülbül’ü öldüren kim? Aybüke öğretmenin hayallerini söndürenler kim? Süt kokulu bebekleri acımadan bombalayanlar kim? Evinde, köyünde, yolunda, okulunda, mahallesinde özgürce yaşama mücadelesi verirken insanlar; bu insanların yolunu kesen, onları tehdit eden, başlarına silah dayayan, kızlarını dağa kaçıran, anneleri evlatsız bırakan, kadınları eşsiz, kocasız bırakanlar kim? He? Kim bunlar? Bu ülkede Kürt Türk nifakıyla kardeşi kardeşe yani bizi bize kırdırmaya çalışan kim? Kobani olaylarını bahane edip, sokak eylemlerini başlatan, ortalığı yangın yerine çeviren, kaos yaratmaya çalışan kim? Süresiz direniş etiketiyle vatandaşları sokak eylemlerine sürüklemeye çalışan kim? Hendekleri ve barikatları savunanlar kim? Teröristlere “terörist değil, onlar direnişçi” denilmesini isteyen kim? PKK’yı, YPG’yi, PYD’yi terör örgütü olarak sayamayan kim? Halkı terörize eden söylemlerde bulunan kim? He? Kim bunlar?
Yeterli mi yoksa daha saymaya devam edeyim mi? Ya da şöyle diyeyim. Bu saydıklarım, bu sıraladıklarım bir insanın neden içeride olduğunu ve neden suçlu sayıldığı için yeterli bir delil değil mi sizin için? Şimdi anladınız mı o oturduğunuz yerden bu isimler neden içerideymiş diye? Şimdi aklınıza yattı mı, ikna oldunuz mu, tamah getirdiniz mi bu iki kişi neden hapiste diye?
Eğer anladıysanız artık bu masum göstermeye çalıştığınız bu isimlerin aslında hiç de öyle gizemli değil, baya baya suçlarının, hainliklerinin, kışkırtıcı örgüt hareketlerinin olduğunu da anlamışsınızdır herhalde. Değil mi? Yattı mı kafanıza?
Artık stand uplarınızda bunlara da yer verirsiniz herhalde. Hem böyle kendi kendinizi de yenilemiş olursunuz. Baya bir tutar yani bu komedi. Mesela bir düşünün. “Salağa yatan komedyen” diye işleyin bu konuyu mesela. Her şeyi bal gibi bilen ama mahalle baskısından dolayı konuşamayan, kıçını kaldırıp da neyin ne olduğunu düzgün okuyamayan, yaşlandıkça da şakalarına gülünmeyen komedyen diye işleyin bu konuyu. Tabii yerse.
Bakın dostlar onlarca ülkenin elimizden gitmesinde, daha da önemlisi Mekke’nin Medine’nin bu milletten koparılıp alınmasının baş mimarı İngiliz Ajan Lawrence’te de aynısını yaptılar. Lawrence casustu, İngiliz istihbaratı adına Arap bölgesinde ihtilaller, isyanlar organize ediyordu. Kuşçubaşı Eşrefin ekibine yakalanınca, kendini ele verince dünya ayağa kalktı. “Hayır, o araştırmacı, o arkeolog.” dediler, “Sadece işini yapıyor.” Öyle dediler Lawrence için. I. Dünya Savaşı yıllarında Arapları Osmanlı Devleti’ne karşı içeriden ayaklandıran kişidir Lawrence. Bu Lawrence de halen daha İngiliz tarihinde bir savaş kahramanı olarak geçiyor ve o Lawrence, Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra böyle vazifesini tamamlamış olarak İngiltere’ye döndü. Kahraman sayıldı, öyle karşılandı. Şimdi anladınız mı bu Osman Kavala meselesini?
Bunlar şunu yapıyor: Vitrine bir isim koyarlar. Onun asıl işinin ne olduğunu böyle bir güzel örterler, kapatırlar, saklarlar. Bu bazen arkeolog olur, bazen papaz, din adamı olur, bazen gönüllü bir doğasever olur, bazen de yardımsever bir iş adamı…
İşte bütün dünya aynı şeyi söylüyor: “Vakıf işlerine gönül vermiş, iyi bir iş adamı Osman Kavala.”
Herkes o kadar güzel inanır ki bu yalana, özellikle de gençler. Sonra? Toplumun gözü önünde bir komedyen çıkar ve şöyle der:
Yani evrensel bir ülkede ben bunu anlayamıyorum. Ne suçları var ki Selahattin Demirtaş’la Osman Kavala’nın? Sanki böyle gizemli bir suç işlemişler de onun için içerideler.
Oturduğu yerden anlayamıyormuş bu işin nedenini.
Yahu arkadaş bu memlekette ekmek yediniz, bu memleketin havasını soludunuz, suyunu içtiniz, bu ülkeden paranızı kazandınız, bu milletten servetinizi kazandınız servetinizi! Hee helali hoş olsun, Allah daha da çok versin, gözümüz yok ama insanda biraz vefa olur bu millete karşı.
Onun için böyle bilmediğiniz veya sadece kendi mahallenizde dönen muhabbetlerden edindiğiniz o yetersiz bilgilerle açıklama falan yapma kalkmayın veya yok işte, öylesine komiklik olsun diye söylemişsen o üstüne vazife olmayan şeyleri, o halde böyle komiklikler falan yapma, çünkü bu son şakanız hiç güldürmedi Cem Bey ve sizden rica ediyoruz:
Bir daha böyle ucuz komiklikler yapmayın olur mu? Bu milletin nazarındaki itibarınızı bitiriyorsunuz. Yazık.
Kalın sağlıcakla.