SURATINDA RABBİ YESSİR GÖRDÜ! – 28 EKİM 2021

8Cfd9Bfc 0281 414A 9621 58490748Aeef

“Rabbi yessir, böyle Ekrem kardeşimin yüzüne baktıkça…” Tövbe estağfurullah, “Rabbi yessir gördüm…”

Kusura bakmayın, hakikaten ne olur kusura bakmayın, tutamadım kendimi. :))

Vallahi akıl tutulması. Yemin ediyorum bu durum hani herhalde şuur kaybı. Meral Akşener’in dindar ablası Ekrem İmamoğlu’nun yüzünde rabbi yessir görmüş. Önceden nur falan görülüyordu, ışık görülüyordu; şimdi kısa sureler, dualar falan görülüyor galiba…

Durun, sakin sakin. Böyle düzgünce anlatayım size olayı.

İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener bir canlı yayına katılıyor. Katıldığı programın bir yerinde de tam olarak bilmiyorum ne demek istedi ama şöyle diyor:

“Benim ablam 75 yaşında dindar bir kadın, ‘dindar.’ Ablam AK Parti bünyesindeki dindar kadınlarla beraber oturup kalkan birisi. Yasin günleri falan var, bir araya geliyorlar, toplanıyorlar…” Böyle anlatıyor. Buraya kadar her şey iyi değil mi? Ama Meral Hanım, aynı cümlenin içerisinde 85 kez “dindar” kelimesini kullanmanız yani sanki bir şeyin altını çiziyormuşsunuz gibi geldi bana. Hı? Yalnız o devamlı böyle karşılıklı serenat yaptığınız CHP’nin İstanbul İl Örgütü Lideri Canan Kaftancıoğlu duymasın bunu, çünkü aynı cümlenin içerisinde kullandığınız o dindar ve Yasin okuma kelimelerine takabilir. Allah muhafaza, böyle sopasını falan gösterir size. Aman, dikkat etmek lazım yani. Yok ya, yok yok yok. Seçim dönemlerine giderken takiyecilik falan her şey mubah oluyordu sizde değil mi? Onun için devam edin, hiç bozmayın. Devam edin, devam devam. Dindar, Yasin, dua, cami, cuma… Devam edin, bir şey olmaz.

Neyse, o programda Meral Hanım’ın bir cümlesi var ki hani böyle tam evlere şenlik, böyle akıllara zarar. O derece yani. Meral Hanım’ın dindar ablası demiş ki: “Ekrem kardeşimin yüzünde rabbi yessir gördüm.”

Ne gördün, ne gördün? Rabbi yessir? Devamında bir şey var mıydı? Yani rabbi yessir velâ tuassir rabbi temmim… Yok değil mi? Sadece rabbi yessir.

Arkadaş bunlar ne yiyip içiyorlar, hangi kafayı yaşıyorlar bilmiyoruz. Hakikaten bu kadar çaresiz misiniz? Yani artık hiçbir siyasi imaj falan umursamadan böyle dümdüz gidiyorsunuz ya, o 90’lı yıllardan kalma ucuz siyaset diliyle bir şeyleri başarabileceğinizi zannediyorsunuz herhalde değil mi? “Ne yapalım aga, işte olan bu…” Böyle mi diyorsunuz? Valla size bir tavsiyede bulunayım mı? Eğer hiçbir çizginiz, hiçbir stratejiniz veya ajanslarınızın dışında hiçbir siyasi aklınız yoksa o zaman çıkarın kin gözlüklerinizi de, önünüzde bu ülkenin hatta Türkiye Cumhuriyeti tarihinin her seçimde oyunu arttırarak seçilmiş bir lideri, bir siyasetçisi var; onu takip edin, kapın ondan bir şeyler yani.

Biz gelelim yine o her tarafı takiye kokan, samimiyetten uzak o meşhur rabbi yessir açıklamasına.

Bakın dostlar bu olay öyle Sırlar Dünyasında ya da Flash TV gerçek kesit parodilerinden birinde falan yaşanmadı he. Baya baya İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in böyle tek başına katıldığı bir YouTube-TV programında oldu bu.

O programda Meral Akşener çıktı dedi ki, “Benim bir ablam var. İşte yaşlı, 75’li yaşlarda ama ‘dindar.’ Ekrem İmamoğlu’nun yüzünde rabbi yessiri gördü.” Merakımızı maruz görün Meral Hanım, peki başka bir şey görmüş mü ablanız? Biraz daha detay verse o dindar ablanız. Siz de biraz daha anlatsanız keşke o “dindar” ablanızın rabbi yessir görmesindeki sırrı. Çünkü sizin “dindar” ablanız bir sonraki buluşmada belki başka bir şeyler de görür he? Çünkü o sizin “dindar” ablanız.

Şunu söyleyeyim:

Çok uzun zamandır siyaseti yakından takip ediyorum; birçok politikacının gaflarını, palavralarını, saçmalıklarını da görmüşümdür. Birçoğuna gülüp geçmişizdir ama son zamanlarda bu kadar çok eğlendiğim, bu kadar çok güldüğüm bir siyasi komedi ben hatırlamıyorum. He bir de geçen aylarda yine bir Ekrem İmamoğlu güzellemesi yapmıştı Meral Hanım. O neydi ya? Tuttu Ekrem İmamoğlu’nu Fatih Sultan Mehmet’e benzetti ya. Fatih Sultan Mehmet, aşağısı da kurtarmıyor. Fatih Sultan Mehmet de zamanında Bizans’a, Avrupa’ya, Haçlılara rağmen “Ya İstanbul’u alırım ya da İstanbul beni alır dedi ve İstanbul’u fethetti. Sende, Ekrem İmamoğlu da öyle yaptı, İstanbul’u aldı.” Böyle demişti ya…

Bunu diyene çıkıp da ne cevap vereceksin ki? O açıklamasını görünce kendi kendime dedim ki, “Herhalde bu Meral Hanım bu aralar böyle zihin açıcı takviyelerini aksatıyor galiba. Çünkü bu saçmalığın başka hiçbir izahı olamaz. Bildiğin akıl tutulmasıdır bu. Milletin aklıyla dalga geçmektir yani…”

Onun için ne olur dikkat edin kendinize Meral Hanım. Hani o “dindar” ablanız var ya, ona söyleyin, o size böyle okunmuş su, pirinç, bulgur falan versin yanınıza, arada atarsınız. Çünkü iyi ki var o sizin “dindar” ablanız.

Türkiye’de siyaset çukuru ve siyasetin en dip noktası dedikleri bir yer var ya, ulan diyorum ki “tamam daha fazla saçmalayamazlar, daha fazla alçalamazlar yani bu seviyeyi daha dibe çekemezler” diye diyorum; yok abi, yine bakıyorum dibin dibini zorluyorlar. Şimdi bu açıklama sosyal medyaya falan düşünce bir baktım öteye beriye, kim ne demiş bu açıklamayla alakalı. Çünkü rabbi yessir, dua, Yasin… Hani bir şeyler dönüyor burada.

Hadi! Hadi o çok konuşanlar, hadi o her yerde tweet atıp yazıp çizenler, “dini kullandılar, dini sömürdüler, muhafazakârlık üzerinden yürüdüler” diyenler; o zırt pırt “insanların dini değerlerini kullanmayın, dini siyasete alet etmeyin” diyen o çokbilmişler… Hadi, hadi sesiniz çıksın! Tık yok.

Binaların açılış merasimlerinde okunan dualara kafayı takanlar, “burası laik bir ülke, laik bir ülkede bunlar olmaz” diyenler, hadi biriniz çıkıp desenize ki “Bu nedir arkadaş? Siyaset yapıyorsanız yapın, millete vaatte bulunun veyahut da kendi konforunuz, kendi makamlarınız için değil de memleket için, millet için yapacaklarınızı, hayallerinizi anlatın.” desenize. He? Hadi! “Meral Hanım ne bu hacı hoca ağzı? Ya doğru düzgün muhalefet yap, siyaset yap ya da çekilip evde torun bak.” diye söylesenize Meral Hanım’a. He?

Olur mu? Sizin laiklik anlayışınız sadece dine saldırmak, İslam’a saldırmak, sadece dini değerleri ile yaşamaya gayret eden insanlara zulmetmek yoksa kendi çıkarlarınız için dini kullanmak, dini değerleri siyaset malzemesi yapmak hani normal bir şey. Hiçbir problemi yok, değil mi? Siz var ya siz, çok ikiyüzlüsünüz var ya… Takiye yaparak milleti kandırabileceğinizi, seçimleri kazanabileceğinizi ve iktidar olabileceğinizi düşünüyorsunuz ama samimi olmadığınız için kaybediyorsunuz. Gerçek olmadığınız için devamlı kaybediyorsunuz. Takiyecilik yaptığınız için, şark kurnazlığı yaptığınız için de sürekli rezil oluyorsunuz!

Yahu bir bakın ya, bir bakın Allah aşkına:

Yerli arabaya fikriniz yok, durdurmak dışında!

Yeni savaş uçağımıza herhangi bir fikriniz yok, karalamak dışında!

Ülkenin nükleer santral gelişimine katkınız yok, çamur atmak dışında!

İlk uzay görevinin başlatılmasına herhangi bir faydanız yok, dalga geçmek dışında!

Kanal İstanbul hakkında tek bir fikriniz bile yok, sadece ve sadece karşı çıkmak dışında!

AKINCI’ya, GÖKBEY’e, İHA’ya, SİHA’ya ve bunu yapan bu ülkenin çocuklarına tek bir tebriğiniz, tek bir takdiriniz yok, taş atmak dışında!

Memleketin gençlerinin geleceği için atılan adımlara herhangi bir desteğiniz yok, o gençleri kullanmak dışında!

Bu ülkenin ilk 10 ekonomi içine girme hedefine herhangi bir katkınız, projeniz, reel bir fikriniz yok; alay etmek dışında!

30 senedir üzerine çalışılan Türk Birliğinin oluşmasına ve büyümesine herhangi bir gayretiniz yok, bu birliği nasıl dağıtırız diye düşünmek dışında!

Ülkemizin bağımsızlığına tek bir desteğiniz yok, bu ülkeyi parçalamak isteyenlerin değirmenine su taşımak dışında!

Birilerinin Türkiye’deki casuslarının önünün kesilmesine ve ensesinden yakalanmasına herhangi bir sevinciniz yok, “nasıl yakalandılar ya” diye diz dövmek dışında!

40 yıldır kanımızı emen, canımızı yakan terörle verilen mücadelede bile ülkenizin, bayrağınızın yanında durduğunuz yok, teröristlerin heykelleri önünde poz vermek dışında!

Değil mi?

Yok kardeşim yok! Bu millet için hayırlı rüya gördüğünüz yok ama siz de anlayın:

Türkiye Cumhuriyeti’nin yürüdüğü bu yolun önünü kesemezsiniz, yok!

Ülkemizin şu anda çektiği sancılardan sonra gelecek olan o doğum sevincinin önüne geçemezsiniz, yok!

Şimdiye kadar verilen o milli emekleri, o gayretleri çöp edemezsiniz, yok!

Biz boynumuzdaki zincirleri tek tek söküp atmaya başlamışken, bu coğrafyayı tekrar o prangalara, o tasmalara yeniden mahkûm edemezsin, yok!

Çocukları dağa kaçırılan annelerin feryatları arşa yükselmişken, katledilen askerlerin, polislerin, öğretmenlerin, çocukların, bebeklerin acıları ilk günkü tazeliğini korurken, sen terör sevicilerle bu ülkenin toprağını bölüşemezsin, yok!

Yeniden dizayn edilmeye başlanan dünya haritasındaki Türkiye Cumhuriyeti’nin konumlandığı yeri birilerinin keyfine bırakamazsınız, yok!

Çiftçi tohumunu, tarlasını, ekmeğini, buğdayını, kendi kendine yetebilen bir noktaya taşımaya çalışırken, siz bu ülkede yeniden süt tozu dağıttıramazsınız, yok!

Ülkemizin iç siyasetine karışmaya çalışan eller tek tek kırılıyorken siz bu ülkenin geleceğini o kapalı kapılar ardında kurulan masalarda meze edemezsiniz, yok!

Kadınların, kızların, gençlerin önündeki liderlik yolunda açılan kapıları bir daha kapatamazsınız, onların gelecekleriyle oynayamazsınız, önlerini kesemezsiniz; onları okulların, nizamiyelerin, devlet dairelerinin kapılarından bir daha geri çeviremezsiniz, yok!

Bölgesinde büyüyen ve dünyada da dikkatle takip edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni yeniden o ulus devletlerin kapısının önünde köpek edemezsiniz, yok!

Yeter ya! Biz böyle feryat edince, bize hakaret ediyorlar, saldırıyorlar…

Yok efendim anlayışlı olalım, medeni çerçevede konuşalım, biraz böyle ılımlı dil kullanalım. Yahu karşıdaki adam benim her şeyime sövsün, her değerimle dalga geçsin, benim inançlarımı, değerlerimi, dinimi, Kur’an-ı’mı kitabımı o ucuz siyasetine alet etsin, benim Mehmetçiğimi şehit edenlerin yanında boy boy poz versin, onlarla kahve içmeye can atsın, onlarla fidan dikme merasimleri düzenlesin. Sonra da pişkin pişkin sırıtsın, Apo’nun heykelini nereye dikeceğiz diye onun pazarlığını yapsın…

Eee? Ben yumuşak konuşayım. Niye? Aman iletişimde kalalım, yok efendim biraz daha uysal yaklaşalım, böyle karşılıklı sevgi- saygı çerçevesi falan filan. Ne güzel ya! Kibarlıktan ben kırılayım, pısırıklıktan ben susayım ama birileri dümdüz gitsin. Öyle mi? Sakın frene falan da basmasın ha, yardırsın yardırabildiği kadar ama ben? Ben anlayışlı davranacağım. Böyle sempatik pozlar verip birileriyle arkadaş takılmak için, onlarla kafelerde, toplantılarda, yemeklerde aynı masaya oturabilmek için, onlara hak vereyim. Değil mi?

Pardon?!

Bu Ekrem İmamoğlu’nun yüzünde rabbi yessir görmek derecesinde sapıtan bu siyasi akılla mı Türkiye Cumhuriyeti yönetilecek? He? Demirtaş’ın siyasi dilini ve çizgisini beğenenlerin satılmışlığıyla mı bu ülke düzelecek? Memuruna, ordusuna, akademisyenine parmak sallayan, onları makamlarında tehdit eden adamlar mı bu ülkeye özgürlük, adalet, demokrasi getirecek? Binalarındaki çalışma arkadaşlarına cinsel istismarda bulunan, teşkilatlarına gelen kadınları, kızları taciz edip onları darp eden bir grup mu bu ülkeye ahlak ve düzen getirecek? Ya bırakın bu işleri ya, bırakın aga ya!

Vatanındaki, memleketindeki, şehrindeki bir derdi, sıkıntıyı kendi içerideki vatandaşlarıyla değil de gidip Yunan devletiyle paylaşanlar mı bu ülkenin bağımsızlığına katkı sağlayacak? Biz de ondan sonra “ulan ne kadar da Fatih Sultan Mehmet’e benziyormuş.” diyeceğiz? He?

Ondan sonra da yok yüzünde rabbi yessir yazıyordu, yok Yasin okuyordu, yok bilmem küçükken bilmem ne sübyan mektebine giderdi, işte Sübhaneke okurdu… Yemezler aga yemezler! Tamam? Yemezler!

Hiç kimse kusura bakmasın, bundan sonra böyle. Herkese anladığı dilden cevap vereceğiz!

Hani Akif diyor ya:

Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;

Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.

Doğduğumdan beridir, aşıkım istiklale;

Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!

Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?

Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum!

Cumhurbaşkanımız da diyor ya, “Bundan sonra defans yok, devamlı atak.” Bam bam bam!

İşinize geliyorsa!

Kalın sağlıcakla.