TÜRKSAT 5A HÜLYA AVŞAR’A TAKILDI – 08 Ocak 2021

Türksat

Sabah kalkınca internet sitelerini, sosyal medyayı şöyle bir taradım. Acaba bugün gündemde ne var, Türkiye’nin en çok neyi konuşuluyor diye. Açtım Twitter’ı, böyle sosyal medyada en çok konuşulan konuların listelendiği trend topic listesini şöyle yukarıdan aşağı bir baktım.

Aradığım bir konu vardı. Hem geleneksel medyanın hem de sosyal medyanın bir numaralı gündemi olması gereken, Türkiye’de yaşayan her bir ferdin dilinden düşürmemesi gereken bir konu ama yok, bulamadım yani.

Onun yerine, gazeteci Nagehan Alçı’nın birine açtığı davayı kaybetmesi, işte ABD’li bir hamburger zincirinin logosunun değişmesi ve Hülya Avşar’ın yeni başlayacağı dizinin yapımcısından istediği o lüks talepler çıktı karşıma.

Ama Türkiye, Avrupa, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Batı Afrika, Güney Afrika, Akdeniz, Ege Denizi ve Karadeniz’i kapsayan geniş bir coğrafyada, TV yayıncılığı ve veri haberleşme hizmetleri sunacak Türkiye’nin 5’inci nesil haberleşme uydusu TÜRKSAT 5A’nın uzaya fırlatılışını, o gündemlerin arasında göremedim.

Evet, Türkiye’nin frekans ve yörünge haklarını tam 30 yıl boyunca güvence altına alan TÜRKSAT 5A’nın uzaya gönderilmesi, Hülya Avşar’ın dizi setine spor salonu kurulmasını istemesi kadar konuşulmuyor maalesef.

Ama biz konuşacağız! Magazin dedikodularına, sosyal medya geyiklerine, yapay gündemlere takılıp kalmadan Türkiye’nin gerçek gündemini anlatacağız.

Türkiye’nin 5’inci nesil haberleşme uydusu TÜRKSAT 5A, ABD’nin Florida eyaletinde bu sabah Türkiye saatiyle 05.15’te Space X firmasına ait Falcon 9 roketi ile uzaya fırlatıldı.

Fırlatılışından daha 35 dakika geçmişti ki ilk sinyal de geldi, elhamdülillah. Uydumuz yolculuğuna devam ediyor. Bu yolculuk da 4 ay sonra tamamlanacak ve 31 derece Doğu yörüngesine yerleşecek milli uydumuz, 30 yıl boyunca da Türkiye’nin veri haberleşme ve TV yayıncılığı ihtiyacını karşılayacak. Şimdi TÜRKSAT 5A sayesinde Doğu yörüngesindeki uzay haklarımız 30 yıl boyunca garanti altında olacak.

TÜRKSAT 5A’nın yörüngeye oturmasıyla birlikte de uzaydaki aktif uydu sayımız 7’ye çıkacak. Bu 7 tane uydudan 3 tanesi haberleşme, 3’ü de gözlem amaçlı faaliyet yapıyordu. 5A’dan sonra 5B’nin de çalışmaları bitti. Onu da Allah nasip ederse haziran ayında fırlatacağız inşallah. Bitti mi? Hayır!

5B’nin ardından sırada 6A var. Onu da 2022’de fırlatacağız. Uzaya insan gönderdiğimiz günler de yakındır inşallah. Göklerde bizim için yeni bir gelecek inşa ediliyor.

Ha bu arada unutmadan, Türkiye uzayda uydu sahibi 30 ülkeden biri.

Hani diyorlar ya, nereden nereye diye. Evet, nereden nereye geldik. Çocukluğumuzda saatlerimizi kurar, gecenin o ilerleyen saatlerinde, sabaha karşı uyanıp Muhammed Ali’nin boks maçlarını seyrederdik. Çünkü Muhammed Ali Müslümandı. Bizden biriydi yani, bizi temsil ediyordu. Attığı her yumrukta gururlanıyorduk. Artık saatlerimizi milli uydularımızın uzaya fırlatılışını izlemek için de kuruyoruz. Hem de bu kez daha başka bir gururlanıyoruz.

Mesela ben uydunun uzaya doğru gidişini böyle bayağı uzun uzun izledim. Baktım acaba havada bir şeye takılacak mı diye. Yok takılmadı! Demek ki üstat Necip Fazıl haklıymış. Uzaya gönderilen mekik başörtüsüne takılmıyormuş.

Türkiye’de ilk defa türbanlı bir rektör atandığında çıkan haberleri tiye alıp “Uzaya roket fırlatmadıysak bu sevinç niye?” diye dalga geçen o Canan Kaftancıoğlu; bak, hem başörtülü rektörümüz, avukatımız, savcımız, doktorumuz, polisimiz, askerimiz var hem de uzaya roket yolluyoruz.

Ha bu arada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, “Ne işimiz var uzayda, sanki uzaylılar bize mi saldıracak?” diye bir açıklama da, bu saat oldu hâlâ gelmedi. Şaşırdık yani.

Mesela eskiden Anıtkabir’in bayrak direğinde kullanılan ipin Amerika’dan satın alınmayıp da yerli olarak üretilmesi gazetelerde gurur duyulacak bir haber olarak yayınlanıyordu. Artık uzaya fırlattığımız uydularımızı, göklerde uçan İHA’larımızı konuşuyoruz.

Yeni nesil gençler –hani Z kuşağı diyorlar ya- işte onlar hatırlamaz belki ama biz ilkokula giderken yerli malı diye bir hafta kutlanırdı. Herkes, bu ülkede üretilen sebze, meyve, fındık, fıstık gibi tarım ürünlerini getirir, oturur sınıfta hep birlikte yerdik onları. Şimdiki çocukların aklına yerli malı deyince ürettiğimiz yerli otomobil, helikopter, SİHA’lar, İHA’lar, millî uydular ve teknolojik ürünler geliyor.

Bunlar çok güzel gelişmeler. Daha güzelleri de olacak inşallah ama yeterince anlatılmıyor, yeterince gündeme gelmiyor veya getirilemiyor.

TÜRKSAT 5A’nın uzaya fırlatılması, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da bir musluk açması veya bir CHP’li bir belediyenin heykel dikmesi kadar ilgi görmüyor, sosyal medyada onun kadar yer işgal etmiyor. Maalesef.

Peki neden? Rahmetli Erol Olçok abinin 15 Temmuz’da şehit olduğu günden bu yana, AK Parti’nin ve hükümetin iletişim stratejisi hakkıyla yönetilemiyor. Yapılan hizmetler millete doğru düzgün anlatılamıyor.

Bu iş sadece İletişim Başkanlığının ortaya koyduğu mücadeleyle olmaz. Bu davanın iletişim stratejisi, bu davanın derdiyle dertlenen, yüreğini ortaya koymuş, zor günlerde mücadelesini vermiş kişiler tarafından anlatılmadığı sürece de düzelmesi zor maalesef.

Temennimiz en kısa zamanda bu sorunların aşılıp, hak edilenin hakkıyla konuşulduğu günleri görmek dileğiyle.

Kalın sağlıcakla.