İMAM HATİPLİLERE HAKARET EDENLER BEDELİNİ ÖDEYECEK! – 09 Eylül 2020

Son yıllarda en çok kullandığımız cümlelerden birisidir, “Eski Türkiye yok artık.” Evet, eski Türkiye yok artık da eski Türkiye’nin o bağnaz, o kindar, o hadsiz tipleri fırsat buldukça içindeki kinleri kusmaya devam ediyorlar. Saçma sapan bir Batı hayranlığı çukurunda debelenip duran, insanların inançlarına ve yaşam tarzlarına hakaret etmeyi akademisyenlik zanneden, çağdaşlık zanneden bu Erol Mütercimler denen insan müsveddesi, kendi ahlaki seviyesini gözler önüne sererek imam hatip liselerine ve imam hatipten mezun olmuş olanlarla ahlaksızlık, sapıklık, sahtekârlık gibi kavramları bir araya getirmiş. Her konuşmasında demokrasiden, özgürlükten, saygıdan bahsedip de kendi hayatlarında bu kavramlardan zerre miskal bulunmayan bu Mütercimler tipli şahısların, imam hatip liselerine olan

AKDENİZ’İN REİSİNE SALÇA OLMAYIN! – 08 Eylül 2020

Aylardır Akdeniz’de bir mücadele veriyoruz. Birileri farklı argümanlarla, böyle kelime oyunları yaparak milletin aklını karıştırmaya çalışsa da bu mücadelenin adı yeniden varoluş mücadelesidir hatta 100 yıl sonra yeniden bir kurtuluş mücadelesidir Akdeniz’de olan. Şu televizyonda konuşanlara, muhalefet partilerinin başkanlarına, milletvekillerine bir bakıyorsun hepsi aynı şeyi söylüyor, “Akdeniz’de gerginliği düşürmemiz lazım.” Tamam, peki nasıl? Cevap yok. “Komşularımızla ilişkilerimizi toparlamalıyız, restore etmeliyiz ilişkilerimizi.” Tamam ama nasıl olacak bu? Cevap yok. Havanda su dövüyorlar. Akılları sıra analizler, tespitler yapıyorlar. Hepsi de papağan gibi, işte sosyal medya mecralarından, katıldıkları radyo programlarından veya şu/bu fenomenin sayfasına konuk

ULU ÖNDERİMİZ İÇİN ÖLMEYE HAZIRIZ! – 05 Eylül 2020

Bugün ağzı salyalı bir şekilde Batı’daki hayata, kültüre, medeniyete, özgürlüğe methiyeler düzenler Batı’nın kültürünü, modernizmini ve sanatını hayranlıkla, böyle taparcasına savunanlar biliyorlar mı ki tarih boyunca Avrupa’da İslamiyet’e, Peygamberimize ve Müslümanlığa saldırmak; meşhur bir yazar olmak için ilk adımdı. Batı hiçbir zaman özgür olmadı ve Batı hiçbir zaman medeni de olmadı. Batı hiçbir zaman insani haklara, inançlara, değerlere saygı da duymadı ve yine bu Batı hiçbir zaman sırf sanat yapmak için operasını, balesini, tiyatrosunu, sinemasını kullanmadı; hep başka bir amaç vardı. Bakın dostlar, 1800’lü yılların sonunda, Fransızların Henri de Bornier diye bir soytarı yazarları vardı. Bu Bornier, Fransız Bilimler Akademisi’ne üye olmak için

PAPA TÜRKİYE’yi UYARMIŞ. SEN AZ ÖTEDE DUR PAPA! – 03 Eylül 2020

Hepiniz takip ediyorsunuzdur, Akdeniz’de kılıçlar çekildi. Bütün dünya devletleri siyasi, askeri, diplomatik ne kadar gücü varsa, bir kanun, kural, anlaşma, hak, hukuk tanımadan Akdeniz’e geliyor. Söylenenlere göre Akdeniz’de tespit edilen gaz, petrol, hidrokarbon yataklarının ederi dünyayı böyle sil baştan yeniden dizayn edecek boyutlarda yani para gani. Eeee durum böyle olunca da binlerce kilometre ötelerden kalkıp geliyor o eli sopalı, uzun çizmeli kravatlı yamyamlar. En önde de yani şoför mahallinde de Fransa var. Özellikle Avrupa Birliği toy ve cahil bir kravatlıyı sürüyor meydana yani bu çakallığın, bu vurdu kaçtının kompetanlığını da Macron yani Fransa yapacak. Suriye’de PKK/PYD terör örgütünü destekleyip o kazdıkları tünellerin betonunu, çimentosunu tedarik eden; Fas, Tunus,

BEŞİKTAŞ’TAKİ UÇAK FABRİKASINI KİM KAPATTI? – 02 Eylül 2020

Ülkemizde gündem o kadar hızlı değişiyor ki bir açıklamanın, bir videonun üzerine düşünme, araştırma yapma, doğru mu yalan mı diye teyit etmeye zaman bile yok. Bir haberin bayatlama süreci neredeyse bir iki saate düştüğü günlerdeyiz. İki saat önceki bir haberle alakalı veyahut da bir sözle alakalı bir şey yazacak olsan “Oooo o haber bayatladı bile, sen hala orada mısın? O haberin modası geçti.” gibi lafları duymak normal bir şey oldu. Biz biraz gündemi geriden takip etsek de (hani gerici diyorlar ya bize) olanı biteni araştırıp, doğru yanlış süzgecinden geçirip anlatma derdinden vazgeçmeyeceğiz. Hani derler ya; geç olsun, temiz olsun. CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir açıklama yapmış, belki görmüşsünüzdür videoyu. Meydanı boş bulmuş uçuyor mübarek. Yok yok yok hakikaten ben

DÜŞÜN ATATÜRK’ÜN YAKASINDAN! – 01 Eylül 2020

Bütün dünyayı etkisine alan koronavirüs tedbirleri kapsamında Mart ayının 12’sinden itibaren bir teyakkuz halindeyiz bütün millet olarak. Yaklaşık 6 aydan bu yana hem virüsle uğraşıyoruz hem de içimizdeki o kronik statükocu virüslerle uğraşıyoruz. Yaklaşan her bayram öncesi veya işte toplu açılış, düğün, sınav, maç, işte ziyaret, toplantı gibi faaliyetler öncesi İçişleri Bakanlığı bir genelge hazırlayıp bütün valiliklere gönderiyor. O genelgede de bu pandemi sürecinde nelere dikkat etmek gerektiği, nelerin kısıtlanacağı, hangi konularda tedbirler alınacağı belirleniyor. 30 Ağustos Zafer Bayramı öncesinde de böyle bir genelge gönderildi valiliklere. Off, ortalık karıştı. Neymiş? Kutlamalar iptal edilmiş hatta yasaklanmış. Yok efendim neden özellikle 30 Ağustos Zafer Bayramı

GEZİ ZEKALI JOE: ERDOĞAN’A BEDEL ÖDETECEĞİZ! – 18 Ağustos 2020

Hafta sonu sosyal medyaya bir video düştü. Eyvah eyvah gümbür gümbür ortadan girdi bu video gündeme hem de. Amerikan başkan adayı Joe Biden’in 8 ay önceki bir videosuydu bu. Seçim vaadlerini ekibiyle paylaştığı bir video. Belki izlemeyenleriniz vardır seçim vaadleri derken kendi devletleriyle alakalı plan proje falan değil he konuşulan. Videoda konuşulanlar şöyle: Türkiye’de Erdoğan konusunda endişeliyiz diyor. Erdoğan’ı darbeyle deviremedik seçimle göndereceğiz diyor (bu darbeyle deviremedik kısmına gelicem birazdan) Erdoğan karşısında biz ana muhalefeti destekleriz diyor. Hem de bunu açıktan yapmalıyız… Bölgedeki müttefiklerimizle (yani PKK PYD ve bunların siyasi kanatlarıyla)  bir araya gelip bunu konuşacağız, değerlendireceğiz diyor. Erdoğan’a itaatsizliğinin bedelini

HUTBE’de KILIÇ NE DEMEK? – 15 Ağustos 2020

24 Temmuz Cuma günü 350 bin müslümanın katılımıyla tekrar ibadete açılan Ayasofya bayramımıza, Ayasofya coşkumuza gölge düşürmek için farklı farklı argümanlar, konular sürüldü piyasaya… Camide protokol mü olur? Davetiye ile Ayasofya’ya girmek ayıptır dendi… Hilafeti tartışmaya açtılar… Önümüzdeki günlerde şeriat naraları atacaklar ya, bugünden zemin hazırlıyor bazı uyanıklar… Profesör Ali Erbaş Hocanın minbere kılıçla çıkıp hutbe okuması gündemin zirvesine oturdu.. Diyanet işleri başkanı, elindeki Kılıçla bizi, yani Türkiye’yi dışardan izleyenlere bir mesaj verme niyetindeyken, birilerine dünü, dünkü yiğitlerimizi hatırlatma amacındayken en büyük tepki, en yüksek tonajdaki ses maalesef içerden geldi… “Utandım” diyenimi arasın, “Bu ne ya! Orta çağa geri mi döndük” diyenine mi, “Abi bu

BEYLER, LİBYA’da NE İŞİMİZ VAR! – 13 Ağustos 2020

40’lı 50’li yaşlarda olanlar iyi bilirler, hatta 50’nin üstünde olanlar daha da iyi bilirler. Ortaokulda, lisede tarih kitaplarında mecburi olarak bize okutulan inkılap tarihi derslerinde istiklal mücadelesi yıllarıyla alakalı bir şeyleri okudukça hep kafamıza takılmıştır bu Musul-Kerkük Erbil meselesi. Bizler Musul-Kerkük hikâyelerini büyüklerimizden yarım yamalak kaynaklardan edindikleri bilgilerle çok dinledik. Dedelerimizin kanıyla, canıyla, malıyla cephede savunduğu toprakları, masada birileri elimizden çekip almıştı. Musul’la bizim aramıza, Kerkük’le bizim aramıza dikenli teller çekildi, mayınlar döşendi. Akrabalıklarımızı, komşuluklarımızı aldılar elimizden. Yetmedi, bizim olan topraklarımızın altındaki madenleri, petrolleri de aldılar. Bastılar algıyı, bastılar algıyı,

BUNLARIN DEDELERİ DAHA ŞANSLIYDI! – 12 Ağustos 2020

Bugünlerde içim içime sağmıyor, yerimde duramıyorum. Gözüm, kulağım, yüreğim, kalbim aklım reisin izinde, Oruç Reis’in izinde. Hani hep diyorduk ya, hepimiz aynı gemideyiz diye, işte o gün bugün. Bizim çocuklar rüzgârı da aldılar arkasına yürüyorlar. Seni beni yaşatmaya yeminli Türk’ün şanlı bayrağı kendisine ait olanı gasp edenlerin karşısına yüz sene sonra da olsa “bi dakka ya, biz daha ölmedik” diyerek yürüyor bugün. 100 yıl önce kaybettiğimiz ne varsa peşine düştük. Kahpe rüzgarlar ne yönden eserse essin, biz bize yeteriz diyerek bizden olana sahip çıkacak, bizim olanı koruyacak bizden alınanı söke söke geri alacağız. 86 yıl sonra Ayasofya zincirlerini kırdı ve Oruç Reis Akdeniz’e açıldı. Türkiye bugün mavi vatanda. Türkiye bugün Oruç Reisiyle Akdeniz sularında. Türkiye bugün